İngiltere, Addison Malikânesi
Beyaz Oda
8 Temmuz 2018
Yataktan sıçrayarak uyandım. Ellerimdeki kanı ve kasıklarımdaki bıçağı kontrol ediyordum. Hiçbiri yoktu. O kadar gerçekti ki, hâlâ etkisinden dolayı titriyordum. Bu tarz kâbusları benden uzaklaştıracak bir taşları var mıydı acaba?
Güneş doğmuş, odamı aydınlatıyordu. Vakit henüz erkendi ama ben duşumu almış, temizlenmiş ve giyinmiş bir şekilde kahvaltımın gelmesini bekliyordum.
Kapıma gelen yara izli koruma kahvaltıda bana Robert Amca'nın eşlik edeceğini haber verdi.
Her şey yolunda mı? diye kontrol ziyaretiydi sanırım. Uzun zamandır kendisiyle görüşmüyorduk, "Gelsin bakalım" dedim kendi kendime.
Robert Amca geldiğinde ise beni çok sıcak karşıladı. Mutlu gözüyordu sanırım, anlamlandırmak yine zordu. Ama ziyareti de bir o kadar garip ve utanç vericiydi.
"Nasılsın Eva?"
"İyiyim Robert Amca sağ ol. Adaylığı kabul ettiğimden beri seni göremiyorum."
"Evet. Bu aralar yoğundum."
İçimi kanser gibi yiyip tüketen bir soru vardı ve bunu sormanın tam zamanıydı.
"Adaylığı kabul etmemle alakalı neden benimle konuşmaya gelmedin?"
"Dediğim gibi yoğundum Eva."
Yine yuvarlak, üstünkörü cevaplar. Sinirimi ses tonumu yükselterek belli ettim.
"Lütfen Robert Amca bana bunu yapma."
"Ben sadece hizmetkârım Eva. Seçimlerini sorgulamak ya da seni yönlendirmek hizmet tanımımda yok."
"Sence adaylığı kabul etmemeli miydim?
"Bunu konuşmanın artık bir anlamı yok değil mi?"
"O zaman sadece şuna cevap ver. Sen aday olmamı istiyor muydun?"
"Evet."
Bu cevaptan sonra uzun süre sessiz kaldık ve kahvaltımızla ilgilendik. Geç de olsa Robert Amca'nın da onayını almak içimi ferahlatmıştı.
"Merak ettiğim bir şey daha var."
Robert Amca gözlerini devirerek bana baktı.
"Babamın adını neden Jacob koydular?"
Sorunun farklı bir konudan gelmesiyle rahatlamış gibi görünüyordu.
"İsimlerle ilgili kitabı mı okudun?"
"Evet ve benim merak ettiğim nokta, babama Jacob ismi yedeğe ayrıldıktan sonra mı yoksa önce mi verildiği."
"Bunu sana anlattığımı düşünüyordum."
Hafızamı yokladığımda böyle bir bilgiyi anımsayamadım. Hangimiz yanlış hatırlıyordu acaba?
"Hayır anlatmadın."
"Theodora'yla Diana'ya tercih sunulması meselesi."
"Yani Theodora ve Diana'nın tercihlerine göre biri hükümdar ismi aldı ve biri de yedeğe mi ayrıldı?"
"Evet, öyle oldu."
"Peki Eliot'ın yedeği var mı?"
"Belki vardır belki de yoktur. Bu konumuzla alakalı değil Eva."
"Bana da bir tercih sunulacak mı Robert Amca?"
Konuşmamız o kadar hızlı ve spontane ilerliyordu ki sesimizin yükseldiğini fark etmemiştik bile. En azından benim sesimin.
"Bunları düşünmek için henüz erken değil mi?"
Sadece sessizlik.
"On gün sonra gebelik testin var Eva. Seni o gün almaya gelirim. Bu on günde Jack'in sözünden çıkmamanı istiyorum. Ağır ve yorucu işlerden kaçınıyorsun. Sağlığına ve beslenmene dikkat ediyorsun. Bir şeye ihtiyacın olursa da çalışanlar sana yardımcı olur."
Malikânede yaşayan herkesin ne yaptığımızı bilmesinden öte, bunları Robert Amca'yla konuşmak daha çok utanç vericiydi. Robert Amca sanırım sinirlenmiş bir şekilde odadan çıkarken "Tamam, dikkat ederim" dedim ama bunu o duyamadı sanırım. Ve Robert Amca'yı bir daha on gün sonra gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021
Mystery / ThrillerGizemli olan ev mi? Zaman mı? Yoksa insan mıydı? Elime bir hançer tutuşturdu. Bronzdan yapıldığını düşündüğüm bu sade hançer belki de malikânedeki en eski nesneydi. Ürpertiyle birlikte bir hançere bir de Robert Amca'ya bakarken içimden "Bütün tarika...