I- YAŞAYAN BEDENLER ÖLÜ RUHLAR

29 4 0
                                    


ZEMHERİR

I- YAŞAYAN BEDENLER ÖLÜ RUHLAR


❄🔥

"Ölmek de en az yaşamak kadar zordur.

Ama en zoru yeniden doğuştur."

🔥


Şeytan, elimden aldığı hayatımı; kan kokan anılarımla birlikte ateşe vermişti. Karanlığa çakılan kibrit misali, bu karanlık ve kanlı oyunun ortasında beni yakarken şeytanın hesaba katmadığı şey, yandığım yerden yakarak yeniden doğacak olmamdı. Çok daha güçlü, çok daha acımasız bir ruhun doğuşuydu bu.

Görülecek hesaplar, alınacak intikamlar vardı zihnime savrulmuş küllerin uğruna. Çalınmış bir hayat, öğrenilecek gerçekler vardı o küllerin berrak sularda süzülmesi adına.

Ben Leyâl.

Leyâl Efnan Karacahan.

Annesinin biricik Leyâl'i, babasının güzel Efnan'ıyım.

Saçlarında gecenin, gözlerinde gökyüzünün ve doğanın hüküm sürdüğü kadınım.

Gözlerini kapatıp bir zamanlar başını okşayan babasının şefkatli ellerini hissetmek isteyen küçük bir çocuğum.

Ne zaman gülümseyerek önünden geçen genç kızları görse aklına kaybettiği kız kardeşi geldiği için kendini, çocuk olarak nitelendirdiği kızlardan nefret ettiğine inandırmak isteyen aciz bir ruhun sahibiyim.

Anne ve babasının ortak mirası olan gözleriyle yüzleşmekten delicesine korktuğu için üstlerine siyah bir örtü örten yaralı bir kızım.

Ama en çok intikam uğruna küllerinden yeniden doğan, duygularını yitirmiş bir Anka'yım.

Bir zamanlar yağmuru çok severdim. İnsanların rahmet olarak adlandırdığı o damlalar, ne zaman pervasızca gökyüzünden üzerimize yağsa, Tanrı'nın biz insanlara acıdığını ve günahlarımızdan arındırmak istediğini düşünürdüm. Babam söylemişti buna bana küçük bir kızken. Hayatım elimden alınana kadar da hiç şaşmamıştım bu düşünceden.

Oysa şimdi, bir saattir vücudumun her zerresine nüfuz eden damlalara karşı zihnimde beliren tek ifade alaydı.

Gittikçe şiddetini arttırmasını çok fazla günahım olduğuna mı yormalıydım?

Belki de işleyeceğim günahların, işlediklerimden fazla olacağı gerçeğiydi onları bu denli ısrarcı yapan?

Ya da Tanrı; yaşadıklarım ve en çok kendime zarar veren, söndüremediğim intikam ateşi yüzünden bana acıyordu.

Yaşamak için unutmak gerekiyordu ama unutmak imkansızdı.

Oldukça sert ve aceleci adımlarla bildiğim sokaklarda yürüyordum. Islanmamak için değildi bu hız, zira bedenimde kuru bir nokta kalmayana kadar ıslanmıştım zaten. Bacaklarımdaki güç; yeni kurtulduğum o deliğe, yakalandığım takdirde tekrar tıkılacak olduğum gerçeğinden besleniyordu.

ZEMHERİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin