Nocturnus

473 46 56
                                    









"Annen bana bu kadar vicdanlı yaklaşmandan haberdar mı?"

Konuşmam ile irkilerek uyanan Jennie'i sabahtan beri yaptığım gibi izlemeye devam ettim. Yeni uyanmanın verdiği sarsıntı ile etrafa hayatı sorgulayan bakışlar atarak neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Gözleri varlıklarından daha da kısılmıştı ve dudakları hiç olmadığı kadar kırmızıydı. Sürekli yalaması buna yol açarken ne kadar farklı göründüğünü düşünmeden edemedim. Yeni uyandığında normal birisi gibi davranıyordu. Sevimliydi ve kesinlikle ürkütücü değildi.

Gözleri sonunda beni bulduğunda olduğu pozisyonu değiştirerek kendine daha rahat bir alan yaratmaya çalıştı. Nerede olduğumuzu tahmin edebiliyordum fakat onun varlığı bunların dışındaydı. Keskinliklerini bileklerimde hissettiğim zincirler tavanda bağlı kalmaya ayarlanmışken kullanımına tezat bir şekilde sıkı değillerdi ve altımda kendime gece boyunca yer edindiğim bir sandalye vardı.

Uzaktan bakınca pek de tutsağa benzemiyordum.

"Henüz gün doğmadı. Sessizce uyumaya çalış." Her zamanki soğuk ses tonunda söyledikleri ile gözlerimi kapattım. Onun bu hallerine aşina değildim. Benim ile böyle konuşmazdı. Söylediğine onun da duyacağına emin olduğum bir şekilde güldükten sonra ortamı eski sessizliğine bıraktım. Bu şekilde uyuyabileceğimi sanabilirdi fakat yapamazdım. Olduğum pozisyon fazla rahatsız hissettiriyordu. Onun dinlenmesine sevinebilirdim fakat şu anda bu pek de önemsediğim bir şey değildi. "Klanımızı korumak için mi annen ile karşılaştın? Bana söylenen buydu."

Gözlerini açmadan kaşlarını çattığını farkettim. Bu kadar kısa sürede kurumayacaklar da olsa dudaklarını tekrardan ıslattı. "Sana denediğimi söylemiştim, Lalisa." Derin bir nefesi vücuduma kabul görerek gözlerimi kapatıp başımı kaldırdım. Korumaya çalıştığı klan artık varlığını sürdürmüyordu. "Zayıf davrandım. Çaban başından beri boşaydı." Sıkıntılı nefesini gergince bıraktıktan sonra sinirli bakışlarını gözlerimde bulundurup doğruldu.

"Korumak istediğim siktiğimin klanı değildi. Sendin, Lisa. Şimdi de karşımdasın. Boşa giden hiçbir şeyim yok. Başından beri klanınız zaten yok olmuştu. Sadece kıymetsiz günler bahşedildi." Duyduklarım soru sorar gibi olan bakışlarıma neden olduğunda karşılık olarak çattığı kaşlarını serbest bıraktı. Neyden bahsediyordu? "Uyumalısın." Konuyu kapatır gibi kısıkça söylediği şeye karşı sesimi yükselttim. "Söyle bana."

"Söylenilecek bir şey yok. Dinlenmen gerek." Hala beni kaale almaması üzerinde oturduğum sandalyeden kalkarak arkamda kalması üzerine sertçe ittirerek yere düşmesini sağladım. "Sikeyim, neyden bahsediyorsun?" Çıkardığım gürültülü ile ayağa kalkarak hızla yanıma adımladı. Başımın biraz yanında kalan zincirler ile ilgilenirken bakışlarını benden ayırmıyordu. Yaptığı şey ile birden ayağım yerden kesilince ses çıkarmamak dişlerimi olabildiğince sert bir şekilde sıktım.

Hissettiğim acıyı görsün istemiyordum fakat yüz ifadem beni ele verdiği için bu durumdan kesinlikle haberdardı. Arkama doğru eğilip düşürdüğüm sandalyeyi kendine çekerek önüme konumlandırdı. Kendini üstüne bıraktığında bana bakmadan tekrar yere eğilerek zincirler ile uğraşmaya başladı. Ne yaptığını biliyordum. "Yapma." Uyarıcı sesim ile konuşunca bakışlarını bana yönlendirdi.

"O halde kalırsan canın acır." Beni kaale almadan ayağa kalkarak bu sefer aramızda yok denecek kadar olan yakınlığı dert etmeden bileğimdekiler ile uğraştı. Daha fazla yapmasına izin vermeden bacağımı kaldırarak onu hafifçe geri ittiğimde oluşan boşluktan yararlanarak ayağımı göğsüne konumlandırıp sandalye üzerinde yer edinmesini sağladım. Olmaması gereken bir mesafe vardı aramızda. Kesinlikle hoş durmuyordu. Sandalyesinin bacaklarından birine ayağımı dolayarak kendime çektiğimde yakışı kalmayan mesafeyi de yok denecek kadar aza indirmiştim.

cafunè | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin