Uyandığımda nerede olduğumu anlamamıştım. Aslında tam olarak uyanmamıştım zaten. Sadece sesleri duyabiliyordum. Sanırım başımda iki kişi vardı. Biri kız biri erkek. Ikisi de ağlıyordu. Kız olan hıçkırıklara boğulmuştu. Gözlerimi açtığımda ilk olarak Melisa'yı gördüm. Sonra gözüm Kerem 'e kaydı. Kerem ayakta dolanıyordu.
Melisa hemen gözyaşlarını sildi ve bana baktı. "Iyi misin? "
Cevap vermedim , veremedim . Ne olduğunu hatırlamaya çalışırken birden aklıma doktorun sözleri geldi . Kanser demişti doktor evet lösemi demişti . Diğer adıyla ilik kanseri . Şimdi birde bu mu çıkmıştı . Işte bundan korkuyordum . Bu hastaneye gelip birilerinin benim için endişelenmesinden korkuyordum. Herkesi böyle üzmekten .
Yavaş yavaş her şeyi hatırlamaya başladım ve Demir'in söyledikleride aklıma geldi . Hiç sevilmemiştimki . Benim ne önemim vardı? Neden bu kadar üzülüyorlardı ki ? Şimdi çıkıp gitsem hayatlarından ne değişecekti?? Ben kendi düşüncelerimle boğuşurken Melisa tekrar '' Nefes ? Iyi misin ??.'' Dedi .
'' Şey ben Üzgünüm. .. Özür dilerim Kerem den ve senden, sizi üzdüğüm için, ben iyiyim. '' Kerem birden sinirlendi ve
'' Sen ne diyosun Nefes ne diyosun . Ben sana güveniyorum. Benim artık ailem sensin diyorum seni hiç bırakmıyacağım diyorum. Ama senin derdine bak sen beni bırakırsan ne olacak ha!? Kendine gel artık! Şu an kendin için endişelenmenin tam zamanı . Sen bizim için üzüleceğine önce kendine üzül. Kansersin Nefes ben buna dayanamam hele seni kaybetmek ..'' ağlamaya başladı. Bağıra bağıra bir de erkekler ağlamazmış. Al işte. Keşke gerçek olsaydı bu sözde bir işe yarasaydı. Kerem ağladıkça içimden bir şeyler kopuyordu .
Tam o sırada doktor içeri girdi ve '' Yapılan kan ve kemik iliği incelemesine göre lösemi türünü tespit ettik Akut Lenfoblastik Lösemi yani ALL . Uygulanacak kemoterapiyi belirledik aslında daha hafif olan İdame tedavisi veya sürekli terapi yöntemini uygulayacaktık. Biraz daha hafif bir kemoterapiden oluşur. Bu tedavi evresinde hastamızın klinikte yatmasına gerek yoktu ama malesef .....'' doktor sözünü tamamlayamadan
Kapi açıldı annem ve babam içeri girdi. Annem bana sarıldı '' Özür dilerim kızm çok özür dilerim sana söylemeliydik .''
Ne oluyor ?? Neyi söylemeliydi.
Telaşlı görünüyordu . Söyleyeceklerini toparlıyor gibiydi beni karışısına oturttu ve tedirgin bir şekilde '' Nefes, sen aslında 4 yıl boyunca kemoterapi gördün 1 yaşında tanısı koyuldu ve 5 yaşında kadar hep hastanedeydik. Çok kötü günler geçirdik. Ama sen çok küçüktün hatırlamıyorsun.'' Babam Kerem'i alıp dışarı çıkardı. ''Aslında kardeşin yani kerem senin için doğdu ilik nakli gerekebilir diye. Ama tedavi yanıt verdi ve kan hücrelerinin tamamen normale döndüğünü söylediler. Ilerde tekrarlama riski vardı ama bu zamana kadar bişey olmayınca atlattın sandık, ama... '' ağlamaya başladı .
Annem neler söylemişti? Ben cok şaşırmıştım. '' Anne neden ? Neden bana daha önce söylemediniz '' aslında bişeyler hatırlıyorum 5 yaşındaki anlarımı bazı anıları . Ama hiç bir şey kafamda net değildi. Doktor ''Ama malesef hastalık tekrarlandığı için daha ağır bir tedavi uygulaması gerekecek. Bu tedavi sizi çok yorabilir ama kesinlikle moralinizi yüksek tutmanız gerekiyo . Kendinizi sakın bırakmayın." Annemlere döndü ve birşeyler daha söyleyip gitti .
________________________
'' Hdi Ekin ya 10 saat oldu getir artık şunları '' dedi Burak . Ve bana bakıp şirince sırıttı. Diğer yandan Ekin somurttu ve Burak'a süsleri uzatıp mutfağa geçti . Melisa ve Kerem den hiçbir şey söylememelerini ve belli etmemelerini söyledim . Zoraki gülümsemeleriye biraz işi zorlaştırıyorlardı .Bugün 12 den sonra herkese söyleyecektim . Ve korkuyordum herkesi üzmekten çok korkuyordum. Herkese baktığımda o yüzlerindeki gülümseme o kadar içtendiki hepsinin . Beni gerçekten derinden ısıtıyordu .ve herkes bu kadar mutluyken onlara böyle bişey söylemek gerçekten çok zordu . Daha fazla o anı düşünüp moralimi bozmadan çocuklara döndüm ve '' pastayı almaya birinin gitmesi gerekiyoo '' diye seslendim herkes başka bir işle uğraşıyodu . Burakla ekin evi süslemekle meşguldü gerçi ekin burağa kesmekten başka birşey yapmıyorduya neyse . Melisa ve Oğuz mutfakatalardı . Koray mertle birlikte ses sistemlerini ayarlıyordu . Defne daha gelmemisti oyun falan alacaktı . Annem ve babam bu aksam ortak arkadaşlarıyla birlikte olucaktı . Mukaddes teyze de oğlunun yanına gidecegini söylemişti . Pastayı almaya anlaşılan kimse gitmiyordu ve is başa düştü diye düşündüm . Montmu alıp çıktım . Aslında biraz sakinlik çok iyi gelmişti. Pastaneye doğru yürürken kulaklıklarımi taktım . 2 şarkı bitirdikten sonra Pastaneye girdim ve pastayı aldım . Tekrar dışarı çıktım ve Çantami açıp kulaklarımı içine attım . Bugün nedense buralar fazla sakindi . Aldırmayıp eve doğru yürümeye başladım. Fazla uzak değildi zaten . Sokağı döndüğümde birden bağırışma sesleri geldi . Bir grup genç kavga ediyordu. Nasıl geçicektim ben şimdi ordan . Sokak zaten küçük tü .arada iki üç tekme yerdim yani . Ben oraya doğru saf saf bakıp düşünürken .kavganın arasından biriyle göz göze geldim . Ve . Evet oydu çarptığım çocuk . Büyük bir ihtimal benle aynı hastalığı taşıyan çocuk ama sanırım o atlatmıştı böyle kavga falan ettiğine göre . Ben hala saf saf bakarken çocuğun gözlerinin bana dönmesiyle bütün göster bana döndü. Birden tırstım öyle hepsi bana bakınca. arkami dönüp kaçasım geldi . Ama sadece bakıyordum . Aralarından biri '' heyy burda kavgadan daha eğlenceli bir şey var '' dedi .ve pis pis sırıttı . Sonra çarptığım çocuk öne çıktı ve '' ne bakıyorsun kızım gitsene başına bela mı arıyorsun ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sonsuzluk
Novela Juvenil"Çocukken hayat daha kolaydı. Sadece yanlış ya da doğru vardı. Siyah ve beyaz gibi" Bana üzgün bir şekilde baktı ve "Hayat genellikle gridir Nefes" dedi.