İstanbul'un bitmek bilmeyen çilekeş trafiği... Trafik o kadar yavaş akıyorduki, saat başı yarım metre ilerliyorduk. Küçükçekmece'den Beylikdüzü'ne gitmek hiç bu kadar çekilmez bir hal almamıştı. Korna seslerinden sıkılmıştım. Aslında radyoyu açmak aklıma gelmişti fakat sevdiğim şarkıları, korna seslerinin bastırmasını çekemezdim. Yine de radyoyu açıp birkaç kanal dolaştım fakat denk geldiğim hiçbir frekans çekmiyordu. Bulunduğum konumdan olsa gerek. Radyodan gelen hışırtı sesi canımı iyice sıktı ve radyoyu kapattım. işten çıkalı iki saat olmuştu. Burda zaman durmuştu. Şuana dek Ayla'nın beni merak edip araması gerekliydi. Belkide ev işleriyle uğraşmaktan zamanın nasıl geçtiğini fark edemedi. En azından ben onu arayayım. Bakalım ufaklıkla ne yapmışlar. Dün oğlumun dördüncü yaş günüydü. Tabi işlerin yoğunluğundan unutmuştum. Gerçi doğumgününü bilmiyordum ama işler bahane oldu. Karım özel günlere çok önem verir. Benim pek de umrumda olduğu söylenemez. Çünkü sevgimi tek bir günle ekstradan belli etmek doğama aykırı geliyor. Tüm bu düşünceleri kenara atıp telefonu elime aldım. Son gelen çağrılar kısmını açtığımda liste baştan sona kadar Ayla Aşkım ismiyle doluydu arada da 444 ile başlayan numaralar vardı. Listeye daha dikkatli bakınca operatör numaraları daha çok vardı. Aslında eşimden çok soruyorlardı beni. Kampanya tanıtımlarından bıktığım için hattımı kapatmayı düşündüğüm bile olmuştu, hatta eve geç kalacağımı operatörlere haber versem daha iyi olurdu. Adamlar beni eşimden çok soruyorlardı. Listeyi boş boş bir yukarı bir aşağı kaydırırken en sonunda eşimi aradım ve hattın çekmediğini fark ettim. Kendimi kötü hissettim. Eğer eve gittiğimde eşim beni arayıp ulaşamamış olursa suçlusu ben olacaktım. Bunları düşünürken E5 üzerindeki tüm binaların karanlığa büründüğünü hissetmemiştim. Kafamı kaldırdığımda ürpermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen Ölüler: İstanbul
Teen FictionHerkes panik içindeydi. Olanları anlayamadan dünya yok olmuştu.