Odanın penceresinden içeri sızan güneş ışınları uyan Azra sabah oldu der gibi yüzüme vuruyordu. bugün avukatla buluşacaktım. Bu yüzden çok vakit kaybetmeden yataktan kalktım ve banyoya girdim. Ilık bir duşun ardından giyinip otelden ayrıldım. Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve avukatın verdiği adresi şoföre uzattım.
"Buraya gidebilirmiyiz"
"Nerden gidelim ablacım"
"Ben ne bileyim şoför olan sensin. Hem nerden ablan oluyorum ben senin babam yaşındasın"
"Çattık ya"
"Kime çattın asıl ben çattım"
"Delimisin nesin in arabamdan lan"
"Lanlı konuşma benimle, kalmadım zaten senin arabana manyakmıdır nedir şimdi iniyorum ama aldım plakanı şikayet edicem seni"
"Peki selamımıda ilet"
"Küstah" Allahım daha dün bir bugün iki musibetler beni bulmaya başladı mal mıknatısıyım resmen ya. deli olacam nasıl bir insan bu daha geldiğimin ikinci günü ne hallere düştüm ya bekle Azra bu daha ne ki offf offf ne yapacam şimdi ben. Yolda nereye gittiğimi bilmeden dümdüz ilerlerken karşıma çıkan taksi durağı imdadıma yetişmiş gibiydi. Ordakilerden birine adresi verdikten sonra bana yardım edeceğini söyleyip beni gideceğim adrese kadar bıraktı. Şofore ücretini ödeyip teşekkür ettikten sonra arabadan indim ve avukatın söylediği cafeye girdim. Sipariş alan garsonlardan birini durdurup sordum.
"Buraya avukat selim bey adında biri gelecekti. Geldimi acaba?"
"Selim bey şu taraftarlar efendim. Buyurun ben sizi götüreyim."
"Peki teşekkür ederim."
"Ne demek buyrun. Ah işte selim bey"
Dedi karşıda oturan orta yaşlı hafif tombul tatlı bir adamı gösterirken giydiği grimsi takım elbise onu gayet ciddi gösteriyordu. Bizim olduğumuz tarafa bakarken. Sanki daha iyi görmeye çalışıyormuşçasına gözlüğünü gözüne yaklaştırdı. Masanın önüne geldiğimizde garson.
"Selim bey, beklediğiniz hanımefendi geldi"
"Tamam çekilebilirsin." dedi tok bir sesle, sonra ayağa kalkıp elimi sıktı.
"Oturun lütfen"
Dediğini yaptım ve oturdum.
"Uzatmayacağım Azra hanım, bildiğiniz gibi babanızdan size kalan miras için buradayız , siz 18inize girdikten sonra babanız size vermem için bana bir mektup bırakmıştı."
"Bana mi?"dedim gözlerim dolmaya başlamışti.
"Evet Azra hanım bu arada şunuda söylemek isterim ki babanızdan size kalanlar sizin tahmin ettiğiniz gibi sadece iki uç ev değil. Babanızın ablanıza verdikleri sizinkinin yanında devede pire kalır bunun sebebi ablanıza ait olan mektupla ablanıza iletildi şimdide sizin mektubunuzda siz herşeyi öğreneceksiniz. Size bir evrak vereceğim ha bide vereceğim adresteki evin anahtarını ve mektubu... evrak bu hafta sizde kalsın inceleyin ondan sonra imzalayıp bana getirirsiniz. Buyurun bu evrak, mektup buranın içinde buda evinizin anahtarı ve adresi, şimdi izninizle çok ecelem var yetişmem gereken bir dava var, görüşmek üzere Azra hanım" avukat o kadar hızlı sıralamıştı kı her şeyi duyduklarımı biraz hazmetmem gerekiyordu. Garsondan bir su istedikten sonra önümde duran evrağa anahtara ve adrese baktım. İçimden bi ses hayatım hiç bi zaman eskisi gibi olmayacak diyordu.
*****
Otele geldikten sonra telefonuma baktım. Hazal ve ablam aramıştı 2 de mesaj vardı.Ablamı arayıp onla sonra konuşacağımı söyledim ve Hazala mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-İ AŞK
Teen Fictionİşte o burdaydı, tam karşımda, olabildiğine dikkatli bir şekilde izlediğimiz filmi takip ediyordu... Öyleki onu göz hapsi altına aldığımın farkında bile değildi, o zaten hiç farkında olmadıki ne benim nede ona karşı olan hislerimin... Filmin bitmesi...