Dayımla birlikte yeni bir ülkeye, Almanya'ya taşındık. 7-8 yaşlarımda yeni bir hayata başladım. Almanya'ya alışmak biraz zaman aldı biliyorum. O gavurların arasında yaşamak bir hayli zordu. Seninle hep dalga geçerler, alay ederler, birde yetmezmiş gibi de Türk olduğumdan bana küfürler edip, beni döverler. Birinci sınıfa yeni başladım. Öğretmenim tamamen ırkçı, acayip pislik bir öğretmendi. Bir keresindeTürk olduğum için beni dövmüştü. Gururlu birisiyim aslına bakarsanız. Şu an canım o kadar çok acıyordu ki, kimse ağladığımı anlamasın diye okulda kaçtım. Geri dönmeyeceğim. Zaten dönmek de istemiyorum. Çok hızlı bir şekilde koşarak kaçııyordum. Annem ile babam savaşın ortasında Türkiye'de şehit olmuştular. Annem babam ile birlikte hep cesur olmamı söylüyorlardı. Bir an içimden ''Şu köprü altında oturup dinleneyim!''dedim. Bir köşeye oturdum.Kulağımda habire annnemin sözleri çınlanıyordu. Fakat ben kaçarak şehirden çok uzaklaşmıştım. Sinirden kafamı duvara vurmaya başladım. Artık yetmişti. Koşarak şehire geri döndüm. Bir baktım ki dayımın şu an içeride bulunduğu eve bazı manyak erifler molotovkokteili atarak evi yaktılar. Hemen yardım istedim ama gavurlar bana bakmadılar bile. Dayım artık gidmişti... Artık hiçbir käfire acımayacaktım. Buna söz verdim. Hemen ordan uzaklaşıp kaçtım. Kaçtığımın farkındayım. Hadi ama Mahir! Şimdi hemen şuracıkta söz verdiğim gibi kaçmayacaktım herhalde! Yada... Düşündümde kaçmak iyi fikir. Kaç! Ne yapsam ki!
Bir düşünmek lazım doğrusu. Şinciiiiiik... Mahir şehirden uzaklara mı kaçacaktı, yoksa öylece hayatta kalmaya çalışıp dilenecekmiydi? Az sonra kitap üzerinde... Aslında karar verdimde, en iyisi dilenmek.
Sizce de kaçmak bir az saçma değilmiydi? Aynen. Neyse. Sanırım buralarda bir yerlerde kalacak bir yer bulmalıydım.Ne yapsam, ne yapsam?? Buldum! Dahi Mahir gene bir plan buldu. Gerçek dilenciler gibi kartonların içinde saklanıp dilenci gibi dilenecektim! Galiba ''Dilenci gibi'' sözümü geri alıyorum. Çünkü zaten ben artık bir dilenciyim. Evet bu gece aslında karton içinde ilk gecem. Çok heyecanlıyım! Hayır! Aslında başka bir şey hakkında heyecanlansam daha iyi olacaktı. Ya yetim gidersem. Ya bir adam beni götürürse! Daha 7 yaşımdayım. Tek bildiğim şey ; toplama, çıkarma, okuma, yazma. Daha bu yaşımda öylece sokaklarda dilenmek istemiyorum!Neyse. Sanırım uyku vaktim geldi bile. Tam kartonumun içine yatıp uyuyordum ki... O da ne?!?!? Hemen kartonun iki adım sağında.Mahir, sakın sesini çıkarma. Yoksa birden kendimi yetimhanede, yada dilenci olarak harabe sokaklarda bulacağım. Hapşıracağım. Hayır.Ha HA HAAAAAPŞUUU!!!Hayır.Kaç Mahir kaç! Ben daha kartondan bile çıkamadan yüzümde ıslak beyaz bir bez hissettiğim gibi, bayıldım. Uyandığımda kamyonun içinde ağzım bağlı bir şekilde oturuyordum.
Şoförün yanında ki adam arkasına döndü ve ''Çok mutlu olacaksın evlat, çok!'' dedi. Neden ağzımı bağladılar ki? Madem ''mutlu'' olacakmışım, o zaman niye ağzımı bağladılar? Fakat ilginç olanı, adam Türkçe konuşuyordu. Acaba bu bir istihbarat örgütünün adamları ve beni kurtarıyorlarmıydı? Her şey mümkündü... Tabi yedi yaşında ki bir çocuğun aklından her şey geçebilir. Ama normal olarak bunların %20'si gerçek oluyor.Evet! Ben 20nin içindeymişim.Araba birden sağa çekti. Ben de tabi korktuğum için adama karşı çırpınmaya başladım. Yıllarca orada vakit geçirdim. Bana kendimi nasıl savunmam gerektiğini öğrettiler. Bunun yanında tabi ihtiyaçlarımı karşıladılar. Adete bir yuvaydı orası. Taki 17 yaşıma gelene kadar. Artık genç bir silahlı ajandım. Ama kendim kendi ihtiyaçlarımı karşılayıp kendim hayatta kalacağım. Başlangıçta bana sadece 5 milyon dolar verdiler. Bunlar ev almam için yemek mobilyalar almak için yeterdi. İlk önce kendime güzel bir villa aldım. Sonra telefon, playsatıon vs. gibi eşyalar aldım. Bodrum katıma güzel bir silahlık yaptırdım. Orada silahlarım saklanıyordu. Kendime güzel bür kurt aldım. Depresyona girmek istemem doğrusu. Hem beni koruyabilir...
Türkiye'de yeniden güzel bür hayata başlamak istiyorum ama imkanlar bana izin vermiyor. Kendi vatanıma gitme hakkına sahibim. Ama sorumluluklarım bitmeden gidemem. Yapacak çok şey var...Gece saat 12 gibi yatağa girerken,yavru köpeğim yanıma geldi... Ertesi sabah ferrarime binerek giderken benzin istasyonuna gittim. Orada çete başı gibi bir adam yanıma geldi ve ''Güzel araba...'' dedi:
-Sağol
-Kaç euro istersin?
-Üzgünüm ama satılık değil,dedim ingilizcem ile. Almanca bildiğimi bilmesini istemiyorum. Sonra arbama bindim. Yanımda köpeğim duruyordu.Ve camdan bana fiyat soran adama baktı. Adam önce köpeğe baktı, sonra bana bakarak almancasıyla:
-Salak köpekler,dedi. Benim almanca bilmediğimi sanmıştı ki ben de ona almanca:
-Hayır,değiller gerizekalı,dedim.
Susarak oradan ayrıldı. Gece köpeğim mırıldanmaya başlayınca ben de uyandım.Aşağı katta birileri vardı sanki. Aşağı indiğim gibi kafama bir darbe aldım. Yarı baygın yere düştüm. Köpeğim beni korumaya başlayınca onu öldürdüler. Sonra adam maskeyi çıkardı... Bu arabamı isteyen şahsiyetti.
Son kez yüzüme vurup beni bayılttı.Sabah uyandığımda baktımkü arabam çalındı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNİRLİ ÇOCUĞUN GÜNLÜĞÜ
ActionÖNSÖZ Bu kitap sinirli bir çocuğun başından geçen olayları anlatır. Aynı zamanda maceraları ise hiçbir şekilde eksik kalmıyor. Kitap azcık abartılı, azcık ise gerçek olaylardan alınmıştır. Umarım bu yazdığım kitap herkesin hoşuna gider.