[ Bölüm Sekiz: Rubik Küp ]
Üzerime "yanlışlıkla" dökülen meyve suyunu tuvalette temizlerken bir yandan da Bade'nin atarlı cümlelerini dinliyordum.
"Birde pardon diyor! Sen o pardon kelimesini al bir yerlerine..." Devreye küfürler girerken ister istemez gülümsedim.
Gülümsemem hala devam ederken "Meyve suyu senin üzerine dökülseydi neler olacağını düşünemiyorum," dedim.
"Onun o saçlarını alır, duvara sürterdim, kıvılcım çıkardı," diye homurdandı.
"Ben daha yaratıcı şeyler bekliyorum senden."
"Bende daha neler var, anlatmıyorum," dedi hain hain sırıtarak.
Gömleğimi biraz daha çitiledikten sonra Bade'ye gösterip, "Belli oluyor mu?" diye sordum.
Sinirden kaşlarını çatarak "Kesinlikle belli oluyor," dedi.
Gömleğimi daha dün yıkamıştım ama maalesef Mehtap 'yanlışlıkla' üzerime meyve suyu dökmüştü. Bugün yeniden yıkamak zorunda olmam kendimi okulun en üst katından aşağı atma isteğimi getirse de, gömleğimin üzerinde turuncu bir kesik gibi duran ve bir türlü geçmeyen meyve suyuna bakıp iç çekmekle yetindim.
"Neden böyle bir şey yaptı?" diye mırıldandı Bade.
Mehtap, Amas'ın sevgilisiydi ve bahse girerim, bunu yapma nedenin altında Amas yatıyordu, fakat Bade'ye bu konuyu açmak istemediğimden omuz silkerek "Bilmiyorum," dedim.
Köşeye koyduğum hırkamı alıp giydim ve gömleğin üzerindeki leke gözükmemesi için yarısına kadar çektim. Aynada uzun bir süre boyunca kendime bakıp saçlarımı bir o yana, bir bu yana atmak, bir şeyler yapıp güzel görünmeye çabalamak isterdim, fakat yapmadım, sadece üstüme başıma kısa bir bakış atıp kapıya yöneldim, tuvaletin pis havasından kurtulmak adına koridora çıktım.
Geçen sene fiziksel anlamda kendimle çok fazla uğraştığım oluyordu, bir ara ablam gibi sarı saçlara sahip olmak isteyerek saçlarımı sarıya boyatmaya karar vermiş, onun saç rengine benzeyen tonu bulmaya çalışmıştım. Ancak annem olaya el atmış, beni vazgeçirmiş, yaşımın daha küçük olduğu hakkında vaaz vermişti. Daha sonra her annenin yapacağı gibi saçlarını erken yaşta boyatan kızların çalı gibi saçları olduğunun dedikodusunu yapmıştı.
Bade'nin kedi mırıltısını andıran konuşması kulaklarıma ulaştığında ona döndüm ve meyve suyu davasına son vermek için "Abartılacak bir şey değil, bir daha olmaz zaten," dedim.
"Sen öyle san," diyerek 'çok safsın Ecrin' bakışlarından birini attı.
Tam itiraz edeceğim sırada birinin önüme çıkmasıyla aniden durarak gözlerimi Bade'den alıp yoktan var olan kişiye çevirdim.
Amas karşımda gergin ve stresli bir şekilde duruyor, ellerini ovuştururken ne söyleyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Onu görünce bir an donakalsam da "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda, "Hayır," diye cevabı yapıştırarak Bade'nin kolundan tuttuğum gibi koridor boyunca yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKSAN | ✓
Mistero / ThrillerO, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı. Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı 🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...