Melodi'nin ağzından;
Burnumu çeke çeke koşmaya başladım. Arkamdan gelen topluluk umrumda değildi. Okuldan çıktığımda yağan yağmura doğru kafamı kaldırıp biraz serinlemeye çalıştım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Anılarımız yaşadığımız şeyler yaptığımız şey.. sadece iddaa için miydi? Bu kadar mı aptaldım? Bu kadar mı kördüm?
Bir yandan yürürken bir yandan da kızlara nereye gittiğimi gösteren ve yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu anlatan kısa bir mesaj çektim. Umarım merak edip başıma üşüşmezlerdi ki onların benim huyumu bildiklerinden böyle birşey yapıp beni sıkacaklarını hiç sanmıyordum.
Sabahın dokuzuydu saat! Ne yapabilirdim ki! O anda aklıma gelen çılgınlıkla gülümsedim. Hep böyle bir şey yapmayı istemişimdir zaten. Adımlarımı hızlandırıp iskeleye vardığımda ilk ayakkabılarımı çıkardım. Tokamı çıkarıp saçımı saldım. Montumu ve hırkamı çıkardım. Ah evet yapacağım!
Havanın 9 derece olmasını yada kasımın 27'sinde olmamızı umursamadan kendimi soğuk suya bıraktım...
Kesinlikle iliklerime kadar donuyordum ama rahatlıyordum. En fazla 3 dakika dayanabildim ve hemen sudan çıktım. Ah kesinlikle hasta olup annemi endişelendirecektim. Hem ağlıyordum hemde gülüyordum. İddaa uğruna herşeyimi kaybetmiştim kalbimde dahil! Sağolsun Kaan herşeyi söküp atmıştı. O yara nasıl kapanırdı ki!?..
Sokaklardan geçerken insanların tuhaf bakışlarına maruz kalıyordum. Dert etmedim tabii ki saçımı sıkarken bir teyze beni durdurdu.
"Ay yavrum bu halin ne? Birşey mi yaptılar sana? Kim bu hale getirdi seni? Polise gidelim yavrum!"
"Teyze sen bildiğin en iyi bedduaları Kaan Soydaş isimli gence yap bana yeter. Ama söz ver bak!"
"Beddua mı tövbe tövbe! Çıldırmış!!" diyerek hızla uzaklaşan teyzeye bakıp kıkırdamak istedim ama çenem saniyede 1500 kere aşağı yukarı hareket ettiğinden yapamadım.
Bir mağazaya girerek yeni kıyafetler aldım. Sonra bir kuaföre girdim. Saçımı yıkattırdım. Hafif sarıya çalan bir renge boyattırdım. Aralarına da pembe renk attırdım. Ne kadar fön çekselerde düzenli görünmesini istmediğimden dağıttım. Şimdi daha iyi görünüyordum. Sabah yaptığım makyajım tüm yüzüme yayıldığından beni temizlemek için üç elemana el koydum. Kuaförden çıktığımda yüzüme bakılabilecek haldeydi. Sonra aklıma kafa dağıtmamın gerekli olduğu geldi. Hemen bir mağazaya hücum edip gece kıyafetlere bakmaya başladım. Kendime sarı beyaz siyah askılı kabarık etekli bir elbise beğenirken Miray'a siyah dantelli belden oturtmalı bir kıyafet seçtim. Çağlaya ise renkli giyinmeyi sevdiğinden kısa straplez üstü beyaz dantel detaylı alt kısmı güzel renkli bir kıyafet aldım. Akşam kafayı dağıtsak şöyle güzelce eğlensek çok güzel olurdu. Ama ilk önce gidip biraz depresyon moduna girmeliyim..!
Nutella fıstıklı damak çikolatam eti karamın her türlü çeşidi 12 tane laviva 5 kutu bonibon ve daha onlarca çikolatayla eve girip duygusal bir film aramaya başladım. Aşk Şimdi'ye rast geldiğimde meraklanarak onu açtım. Çok yeni bir film değildi ama daha önce de izlememiştim.
Filmin sonuna doğru kıza ölümünün nasıl olacağını anlatan hemşireyle birlikte ağlamaya başladım! Herkes unutulmamak istiyordu. Ah yapma ama her insan birgün unutulur! Kemal Sunalın ölümünün 1200. yılı! diye kutlama yapacaklarını hiç sanmıyorum! Neyse kız öldü sonunda! Hemen filmi kapatıp Miraylara doğru koşuşturmaya başladım. Saat altı olmuş bile..
"Sen delirdin mi?!!" diye bağıran kızlara bakıp abartılı şekilde gözlerimi devirdim.
"Ne? Bunu hep yapmak istemişimdir zaten!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geri Dönüş
JugendliteraturMiray Acar lisenin ilk yılı kötü arkadaşlar, sırtından vuran en iyi dostlar, aldatan sevgili, hakkında çıkan dedikodular ve sürekli aşağılanmasından sıkılmış ve üzerine de ailevi problemler eklenince okuldan kaçmıştır. Amerika' dan geri dönmesi baba...