Keyifli okumalar!
Nil Adrasan
Kulağıma dolan yabancı melodi ile gözlerimi açtım. Bu melodiyi hangi salak ayarlamış diye düşündüm. Yatağın içinden uyuşuk hareketlerle sol tarafıma dönüp komidinin üzerindeki telefonuma ulaşmaya çalıştım. Kimin aradığına bakmayıp kaba bir üslupla telefonu açtım.
"Ne var?"
"Telefonu açarken bile kibarlığınızdan ödün vermiyorsunuz Nil hanım."
"Mina, beni rüyanda falan mı gördün? Bu saatte beni neden arıyorsun?"
"Senin olduğun rüya, rüya olmaz anca kabus olur." Arkadan hafif kıkırdamalar gelmişti. Homurdandım. Hiç komik değildi.
"Tamam Mina, hadi, siktir git." Telefonu kulağımdan çekip kapatacaktım ki Mina'nın cırlayan sesini duydum.
"Nil. Telefonu kapatırsan gebertirim seni." (aman ne korktum!) "Hazırlanman için 15 dakikan var. Biz kızlarla geliyoruz, seni alıyoruz, kahvaltıya gidiyoruz ve gün boyu birlikte takılıyoruz."
Umursamaz ses tonumu kullanıp sordum.
"Ee yani?"
"Yanisi seni gerizekalı bugün Kızlar günü yapıyoruz!" Kızlar günü nedir ya Allah aşkına!
"Hadi bakalım çabuk kalkıp hazırlan kapatıyorum bay!" bir şey dememe fırsat vermeden telefonu suratıma kapattı. Benim suratıma. Geleceğiz bunun hesabını sormaz mıyım?
Yerimden uyuşuk hareketlerle kalkıp "Kızlar Günü" saçmalığı için hazırlanmaya başladım.
Hadi hayırlısı!
-
"Gerizekalılar. Beni sabah erkenden uyandırdılar. Kızlar gününün de, kızlarında, üstümdeki yorganında, bozulmuş çarşafımında, şu aynadaki görüntümün de gelmişini geçmişini s*keyim!"
Atarlı atarlı yatağımdan bir hışımla kalkıp banyoya yürüdüm. Rutin işlerimi yaptıktan sonra odama girip aynı agresiflikle üzerimdekileri çıkarıp dolaba tıktım. Dolaptan şifon gömlek ve kot şort alıp giydim. Tuvalet masamın önüne geçip hafif makyaj yaparak saçlarımı dalgalandırdım. Ayakkabımı ve çantamı alıp odadan çıktım. Kapı pat diye çarparken çarpan kapıya da güzel bir küfür savurdum. Sanırım babam yine(!) evde yoktu. Sahi adı geçmişken yaşıyor muydu? Yine uzun bir süredir görmüyordum. Evde olsa dahi yok gibiydi. Ne o beni merak ediyordu nede ben onu. İki yabancı gibi yaşayıp gidiyorduk aynı evin içinde.
Babamı bir kenara bırakıp kapıdan çıktım. Evin önünde bekleyen arabaya yüzümü somurta somurta yürüdüm. Kapıyı açıp arka koltuğa yerleştiğimde bile hala triplerdeydim.
"Sana da günaydın."
"Günaydın dediğimi hatırlamıyorum Ceylin." Ceylin dediğime gözlerini devirdi Mina ise kıkırdadı.
"Zaten demedin ben insan olarak nezaketen söyledim."
Ceylin! Sende mi! Şu nezaket kurallarınıza başlayacağım. Önce Doruk sonra bu! Sahi Doruk nereden aklıma geldi? Tabi nezaket deyince ondan başka isim aklıma gelmiyordu.
Ceylin'in lafına sessiz kaldım. Zaten o da başka bir şey söylemeyip gaza bastı. Ortam da Mina ve Ceylin'in sesi dolanıyordu ben sessiz kalıp onlara katılmadım. Bir süre sonra Mina bana döndü.
"Ablamız biraz atarlı ha?"
"Fazla atar göte batar be gülüm!" Ceylin'in dediği üzerine Mina ile birlikte öküz gibi gülmeye başladılar. Ben ise sadece homurdandım. Bu arada sabahtan beri fark etmediğim bir şeyi fark ettim, Armin'i. Sessizce camdan dışarıyı seyrediyordu. Arabaya bindiğimden beri hiçbir yaşam belirtisi göstermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMLE VAR MISIN? (Tamamlandı)
Novela JuvenilNOT: Bölümler baştan sona düzenlenmiştir. Ana hikayeye bağlı kalıp diğer kısımların birçok yeri değişmiştir. Kitabı daha önceden okuyanların, baştan okuması gerekir. *** "Hayat bazen kaybettiğin yerden başlar." Nil ve Doruk karşılaştıkları zaman pe...