Ailemi kaybetmenin üzerinden birkaç ay geçmişti. Hayatımdan eksi üç insan daha gitmişti. Ama bu üç insan belki de hayatımın baş köşesinde ki insanlardı.
Daha önce kaybettiklerim beni hiç bu kadar derinden etkilememişti. Her şeyden önce onlar benim ailemdi. Her hatamda her sorunumda kayıtsız yanımda olup koşulsuz sevgi gösteren insanlardı.
Şimdi ise onlardan geriye sadece bu çiftlik kalmıştı. Neden sanki yarışlara katilmak istiyorum diye diretmiştim ki? Eğer bu şekilde diretmeseydim belki de ailem şu an hayatta ve benim yanımda olacaklardı.
Belki de bütün bu yaşananlar benim yüzümden olmuştu. Benim dinmek bilmeyen at ve jokeylik sevgim yüzünden.
***
Her sabah kalkıp büyük bir mutlulukla gittiğim ağıl şimdi ise en büyük mutsuzluğummuş gibi ayaklarımı geri çeviriyordu.
Ev ise bomboştu. Artık evde benim dışımda hiç kimse kalmamıştı. Bu koca ev artık içine sığamayacağım kadar küçük ve boş geliyordu. Bu evde ve bu çiftlikte kaldıkça her geçen gün daha çok bunaldïğımı ve buradan uzaklaşmam gerektiğini hissediyordum.
Bu yüzden bir an önce evden çıkıp her ne kadar gitmek istemesem de atların aç kalmış olacağını düşünüp soluğu ağılda aldım. İçeri girdiğimde Selim atların başında durmuş onları besliyordu.
Ailem hayatını kaybettiğinden bu yana en büyük destekçim o olmuştu. Onun sayesinde biraz olsun burada tutunacak bir sebebim olmuştu. Yoksa burada kalabileceğimi hiç düşünmüyordum.
Zaten babamlardan sonra Fatih amca ve Feride teyze de bir ay kadar yanımda acımı paylaştıktan sonra onlarda burada kalmanın bir anlamı kalmadığını düşünüp yeniden Yeşilköy'e taşınmıslardı.
Onlar da gidince çiftlik daha da sessiz bir yer haline gelmişti. Zeynep burada çalıştığı ve beni yalnız bırakmak istemediği için burada benimle kalmıştı.
"Sahra gelsene. Ben de atları besliyordum. merak etme senin yokluğunda onlara çok iyi baktım."
"Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. O kazadan sonra bir türlü kendime gelemiyorum. Bazen akşam yatamak için odama girdiğimde sanki duvarlar üzerime geliyormuş gibi oluyor."
"Yaşadığın kolay bir şey değil. Bu yüzden seni anlayabiliyorum."
Bir süre Selim e atları besleme konusunda yardım ettikten sonra yeniden ağıldan çıkıp gizli bahçeye doğru gittim.
Buraya birkaç yıldır uğramadığım için çiçeklerim solmuştu ve sarmaşıklar artık eskisi kadar canlı değillerdi. Karşıda ki söğüt ağacına yaslanıp bir süre orada öylece kaldıktan sonra yeniden anılar gözümde canlanmaya başlamıştı.
Hayat ne kadar da garipti. Buraya neredeyse her gelişimde birilerini kaybetmiş oluyordum. Geçmişe dönüp baktığımda değer verdiğim her şeyi kaybetmiştim.
Bunu sırasıyla Hasan amca, Derya abla, Yadigar, Ahmet amca ve şimdide bütün ailemi kaybetmiştim. Sanki her geçen gün direncin biraz daha kırılıyordu.
Bu yüzden artık bu çiftlikte kalamak benim için com daha zor bir hale geliyordu. Burada kaldıkça tüm anılar, tüm kayıplar canlılığını her an koruyordu.
Eğer bir süre buralardan uzaklaşmazsam kendimi toparlayamamaktan korkuyordum. Önceki her şeyi bir şekilde atlatmayı başarmıştım ama bu kez çok farklıydı. Babamı, annemi ve babamı aynı anda kaybetmiştim. Ve elimden hiçbir şey gelmemişti. Çaresizce bekleyip onların yanarak yok oluşlarını izlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)
Teen FictionSahra' nın on yaşında gördüğü Yadigar isminde ki ata duyduğu sevgi onu ilerde bir jokey olmaya götürecek olan fitili ateşlemişti.