Oh Sehun, yirmilerinin baharında çıtı pıtı sayılabilecek, okulda kimya defterinin 5. sayfasında dersten sıkıldığı için yapmış olduğu 'ağırlıklı sevdiklerim' listesinde kayıtlı olan şekerli armutları sayesinde kendisine şekerli sehun denilen ve bundan hiç rahatsızlık duymayan bir oğlan çocuğu.
'Şekerli armut diye bir şey yoktur, kıçından meyve atma' demeyin gerçekten çok sinirleniyor. Nadir bir huy olsada armutları özenle simetrik bir biçimde ikiye ayırıp içine de çaya atar gibi toz şeker atmaya bayılıyor. Dur yapma oğlum armut zaten tatlı bir meyve demeyin çünkü sizi dinlemez, tıpkı artık armuta şeker atan bir öğrenci gören okul halkının alıştığı gibi siz de gördükçe alışacaksınız bu duruma.
Oh Sehun herkesin lisede tuhaf tuhaf baktığı o çocuk, ama bu zerre umurunda değil çünkü tuhaflığın kelime anlamının sadece insanların kendi 'normal'lerinden farklı şeyler yapan insanlara takılan bir lakap olduğunu biliyor ve şekerli, göbek adı da 'tuhaf' Oh Sehun olmayı kalpten kabul ediyor.
Lise'ye geçtiğinde her şeyin değişeceği düşüncesiyle kendini de değiştirmeye çalışan insanları az çok anlıyor ve kendisi de birazcık değiştiğini kabul ediyor. Mesela her gün erken kalkıp evinin yanındaki az cafcaflı kafeye uğrayıp sabah kahvesini yudumlarken kafenin kitaplığından adını sanını bilmediği bir yazarın kitabını okumaya bayılıyor. Bunu 4 yıldır gelenekmiş gibi yaptığı için içtiği 2. kahve her zaman ucuza gidiyor.
Yine bir gün hazırlığını yapıp kafenin yolunu tuttuğunda kapıda onunla aynı anda içeri girmeye çalışan biriyle karşılaşıyor.
Saat 7:14 perşembe ve şekerli armut oh sehun, tatsız jelibon kim jonginle işte böyle tanışıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şekerli armutlar ve tatsız jelibonlar, sekai
Fanfictionsiz bayım tatsız bir jelibonsunuz.
