XVI

107 25 26
                                    

Hwasa - Maria

Seungwan sanki üniversite sınavına hazırlanan bir on ikinci sınıf öğrencisi gibi çalışıyordu. Yapacak bir şeyi yoktu. Tüm günkü planını Haerim üstüne kurmuştu ama Haerim gelmemişti...

Kafasını dağıtması lazımdı... Her zaman yaptığı şeyi yaptı... Çalıştı...

Onu çalışmasından alı koyan şey telefonuna gelen mesajdı. Kafasını dosyadan kaldırıp telefonuna baktı. Mesaj bilinemeyen bir numradandı.

Bilinmeyen numara:

Seungwan?

Ben Joohyun.

Numaramı kaydetmemişsindir belki

Şey konuşalım mı bir yerde

Seungwan şaşırmış bir şekilde telefona bakarken Joohyun'a görüldü atmanın uygun olmayacağını düşünüp mesajına cevap verdi.

Seungwan:

Şey peki.

Nerede?

Anında Joohyun'dan cevap geldi.

Bilinmeyen bir numara:

Yine aynı kafede buluşalım.

Yurdun yanındaki.

Uygun mu?

Seungwan:

Evet

Joohyun'dan görüldü yedikten sonra telefonu bir kenara bırakıp düşündü. Cidden buluşmalı mıydı?

Telefonu tekrar eline alıp Joohyun'un numarasını kaydetti. Tekrardan dosyalara döneceği zaman bu sefer bir arama sesi onu böldü.

Arayan Haerim'di. Şaşkın gözlerle telefona bakarken hemen telefonu eline aldı. Kapanmadan açtı telefonu.

"Hae?"

"Seungwan... Beni aramışsın?"

Seungwan yutkunarak cevap verdi.

"Evet... Tatilden döndüm demiştin... Sabah gelmeyince merak ettim. Bende seni aradım işte... Karamelli latte almıştım sana..."

"Cidden mi?"

Sesi mutlu gelmişti Haerim'in. Cidden mutluydu ama. Seungwan'ın karamelli latte sevmediğini ve onun için bu kahveden almış olması onun yüzünde ufak bir gülümseme bırakmıştı.

"Evet..."

"Özür dilerim. Çok yorgundum. İstersen akşam sana geliyim?"

Seungwan bunu duyunca istemsizce sevinmişti. Haerim'in ona kurgu ve sinirli olduğunu düşünürken şuan evine gelmek istiyordu...

"Benim evim senin evin Hae. İzin istemene bile gerek yok."

"Peki. Nasılsın? İşler yoğun mu?"

Bu soru Seungwan'o daha da mutlu etmişti. Kendi ile alakalı bir soru soruyor oluşu.

"Bir haftalık işleri bitirdim sayılır."

"Ne?"

Şaşkın bir şekilde sordu Haerim bunu.

"Ya şey... Kafam dağınıktı... Çalışmaya verdim kendimi de..."

Haerim ufak kıkırtısı kulaklarını kaplamıştı Seungwan'ın. Buda Seungwan'ın yüzünde bir gülümsemeye sebep olmuştu...

"Her zaman ki gibi. Neyse Seungwan kapatmam lazım akşam sana gelicem."

"Peki kendine iyi bak Hae."

"Sende öyle Seungwan..."

Telefonu Haerim kapattıktan sonra dip sesi ile Seungwan kulağından çekti telefonu. Tekrar masanına dönerken bir mesaj geldi telefona.

Joohyun:

Şey zamanı söylemedin de?

Ne zaman buluşalım?

Seungwan biraz düşündükten sonra yanıt yazdı.

Seungwan:

Yarın sabah gibi?

11, 12 civarında?

Uygun musun?

Joohyun:

Tabikii

Bekliyorum...

Seungwan telefonu masanın üstüne bıraktıktan sonra pencerenin oraya yürüdü. Dışarıdaki insanlara baktı. Haerim'i Joohyun'a nasıl açıklayacağını düşündü...

 Haerim'i Joohyun'a nasıl açıklayacağını düşündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Okunma 590 bu sefer💞
Yazarken cidden zorlandım neden bilmiyorum özür dilerim kötü olduysa🦁

i'm a little monster ➳​ wenrene ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin