Sahra' nın çiftlikten ayrılmasının ardından tam beş yıl geçmişti, beş koca yıl. Bu beş yıl içerisinde ondan ne bir haber almışlar ne de bir şey duymuşlardı.
Sahra arkasında tek bir mektup bırakıp öylece çekip gitmişti. Bu Selim ve Zeynep e göre bir haksızlıktı başlangıçta ama Selim bunu geçte olsa kabullenmeyi seçti. Sahra'nın gidişi belki de iyi olmuştu.
Ama Zeynep bunu kabullenmiş gibi durmuyordu. Hatta Sahra' yı görse ona bunun hesabını soracaktı. Karşısına geçip "Bunu nasıl yaparsın? Öylece bir şey demeden nereye gidersin?" Diyecekti.
Çiftlik ise artık eski ününü kaybetmiş ziyaretçiler uğramaz olmuştu. Zeynep bu konu hakkında Selim' e gidip artık çiftliği satmak istediğini söylemişti. Ama Selim bunu kabul etmemiş Sahra' nın yeniden çiftliğe döneceği inancını kaybetmemişti.
"Bak Selim bu çiftlik Sahra ve Metin amca sayesinde ayakta kalıyordu. Onlar çiftliği ünlü bir yer haline getirmişlerdi. Metin amca artık hayatta yok, Sahra desen tam beş yıl boyunca ne aradı ne de sordu. Şimdi ne halde? neler yapıyor? bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki bu çiftliği biraz daha satmazsak en sonun da o da elimizden gidecek. Geriye kalan tek şey bu çiftlik."
"Olmaz Zeynep. Ben Sahra gittikten sonra kendime bir söz verdim. Burada kalıp çiftliği yeniden eski ününe kavusturacağıma dair. Bu yüzden burayı bırakıp hiç bir yere gidemem."
"Tamam öyle olsun o zaman ben şimdi gidiyorum."
Zeynep bir sinirle arkasını dönmüş giderken Selim çaresizce arkasından bakakalmıştı. Evet, belki de Sahra bunca zaman ne aramış ne de sormuştu. Ama Selim' in içinde onun geri geleceğine dair hâlâ büyük bir inanç vardı.
Sahra mektubunda ne demişti. Bir gün çok daha iyi bir şekilde geri döneceğim. Belli ki Sahra geri dönecekti. Ufak bir umut ta olsa bunu hiçe saymadan her gün bu çiftliğe gelip onu göreceği günü bekliyordu.
****
Aradan birkaç hafta geçmişti. Selim' in acilen çiftliği kurtarması için bir şeyler yapması gerekiyordu. Günlerce süren uğraşlardan sonra çiftliği bir yere kadar getirebilmişti ama o da ancak kısa bir süreliğine yetmişti.
Bir gün internette gezinirken bir haber dikkatini çekmişti. Haber İngiltere' de ki bir çiftlikte ortaya çıkan bir jokeyden bahsediyordu.
Başlıkta Fırtına Adımlar konulu bir manşet vardı. Bahsi geçen jokeyden için Fırtına Adımlar deniyordu. Üst üste girdiği bütün yarışlarda birinci olarak çıkmıştı.
Ama işin tuhaf yanı ise bu jokeyi kimseler tanımıyordu. Her yarışta yüzünü gizliyor ve yarış sonunda ise onu gören kimse olmuyordu. Yüzünü göremedikleri içinde kim olduğu hakkında en ufak bir fikirleri yoktu.
Bütün gazeteciler ve çiftlik sahipleri ve meraklıları sırf bu jokeyi görebilmek için farklı ülkelerden geliyorlardı.
Özellikle at sahipleri kendi atları ile yarıştırmak için sıraya giriyorlardı. Fırtına adımlar ismini ise bir gazeteci, yarışlarda üst üste kazandığı galibiyetler den sonra vermişti.
İnsanlar arasında yayılınca da herkes onu bu isimle tanımaya başlamışlardı. Zaten onun hakkında bildikleri tek şey bu isimdi.
Nereli olduğu? Nasıl biri olduğu? hakkında en ufak bir fikirleri yoktu. Bir kadın olduğunu biliyorlardı o kadar.
Selim bu Fırtına Adımlar hakkında biraz daha araştırma yaptıktan sonra aklına bir fikir gelmişti. Neden olmasın dı? Belki de Fırtına adımlar isimli kadınla iletişime geçebilirse şayet, onun çiftliğe gelmesini sağlayıp daha çok insanı buraya çekebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA ADIMLAR (Tamamlandı)
Novela JuvenilSahra' nın on yaşında gördüğü Yadigar isminde ki ata duyduğu sevgi onu ilerde bir jokey olmaya götürecek olan fitili ateşlemişti.