Incubus' Love

Merhabalar! Umarım beğenirsiniz, beğenirseniz lütfen oy vermeyi unutmayın. Oylar insanı gerçekten çok mutlu ediyor ^^

Incubus: Kadınların rüyalarına girip onlarla ilişkiye giren, bundan beslenen iblis. Genelde erkek olarak tasvir edilir.

Succubus: Erkeklerin rüyalarına girip onlarla ilişkiye giren, bundan beslenen iblis. Genelde kadın olarak tasvir edilir.

İki iblis türü de aşırı derecede güzel veya yakışlıdır. İnsanı bu şekilde kontrol ederler.

Evet Taehyung bir incubus iblisi ve hikayenin başı biraz şaşırtıcı olabilir ama okumaya devam edin, sabrınızın karşılığını alacaksınız :)

Medya ve kapak ikilinin bu hikayedeki görüntüsüdür.

Keyifli okumalar...

Neredeyse aylardır bir dans okulunda ders veren, kendisinden kısa boylu ama ağız sulandıran kasları ve seksi siyah saçlarına rağmen herkese adeta bir melek gibi davranan şirin insanı izliyordu incubus Taehyung.

Dans ederken yüzünün aldığı sert ifadelerle insanı adeta kirli bir günaha davet eden, ama ders biter bitmez sevimli gülümsemesiyle adeta bir mochiye dönüşen bu çocuğu altına alıp kırmak, tüm devrelerini teker teker bozup işi bittiğinde delirtmiş bir halde kenara atmak istiyordu Taehyung. Çünkü onun bütün oyuncaklarıyla oynayış tarzı buydu.

Cehennemden sürekli genci izlediği için, dans okulunun en az yoğun olduğu günün çarşamba olduğunu bildiğinden o günün son seansına randevu aldı ve beklediği büyük gün gelene kadar ne giyerse daha seksi durur diye düşünmeye bıraktı kendisini.

*******

Çarşamba günü gelip çaldığında cehennemi terk etmeden önce göğsüne kadar kesik -içine kaburgalarını örtecek uzunlukta dar beyaz bir atlet giymişti- ve köprücük kemiklerini açıkta bırakacak şekilde gri uzun kollu crop top, altına gözleriyle aynı renkte turkuaz elmaslı göbek piercingini kapatmayacak düşük belli ve tüm kıvrımlarını gösterecek siyah sporcu taytı giymişti. Beyaz tozlukları ve ayakkabılarıyla baştan çıkarıcı kombini tamamlamıştı. Yaradılışı gereği zaten nefes kesici güzellikte olmasına rağmen elmacık kemiklerini biraz parlatıp dudağına kiraz rengi parlatıcısını sürdü. Taehyung zavallı kurbanları için süslenmeyi çok zevkli buluyordu. Siyah, Gucci spor çantasını da aldıktan sonra boynuzlarını ve çatal uçlu kuyruğunu gizleyip kendisini dans okulunun girişine ışınladı.

Dünya saatine göre saat akşam altı civarıydı fakat kış ayında oldukları için hava çoktan kararmıştı. Birazdan olacakları düşünüp iyice keyiflenerek havaya soğuktan buharlaşan şuh bir kahkaha bıraktı  ve kıvırtarak binadan içeri girdi.

Bildiği gibi girişte lobideki görevli dışında kimse yoktu ve o zavallı görevli kız da Taehyung içeri girdiğinden beri trans olmuş gibi gözlerini Taehyung’un buz mavisi olanlardan alamıyordu -gerçi incubus olduğu için gerçekten de transa girmiş olabilirdi-

Taehyung kızın yanına vardığında baştan çıkarıcı bir şekilde gülümseyerek derin bal sesiyle, “Merhaba, benim saat altı için Park Jimin Beyle randevum vardı.” dedi. Zavallı insan Taehyung’un sesini de duyduktan sonra ağzını ardına kadar açmış, ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordu bile.

Taehyung tüyleri ürperten bir kıkırdayışı kulaklara sunarak parmaklarını şıklattı ve kızın biraz da olsa kendisine gelmesine izin verdi.

“E-evet efendim, he-hemen kendisini arıyorum.” diye kekeleyerek dans hocasını aradı. Kısa ve kekelemelerle dolu telefon konuşmasından sonra Taehyung’ a geri dönünce yine birkaç saniye afalladı ve “Kendisi sizi 3. kattaki odada bekliyor efendim.” dedi. Taehyung teşekkür etmeye bile  tenezzül göstermeden kıvırtarak asansöre yürüdü.