Coco Jamboo| Taekook [DÜZENLENİYOR]

Bölüm 11

[Şarkı: You Are The One That I Want/ John Travolta/ Olivia Newton-John]

Resturant Grubu 7

Namjoon:
Günaydın arkadaşlar bugün birkaç değişiklik olacak

Yoongi:
Günaydın Namjoon Hyung ne gibi bir değişiklik olacak?

Namjoon:
Erkenden mesajları görmen güzel oldu. Akşam senin yerine başka bir barmen geçecek bir iki gün önce konuşmuştuk

Yoongi:
Ah! Evet tamamen aklımdan çıkmıştı hatırlatman iyi oldu

Namjoon:
Ayrıca Jimin dışında bir kişi daha barda bulunsun bundan sonra cuma akşamları git gide bar kısmı kalabalıklaşmaya başladı

Jungkook:
Tamam Namjoon Hyung ben giderim

Jimin:
Kuyruğum asla peşimi bırakmıyor

Namjoon:
Tamam Jungkook Jimin'le
Geri kalanlar normal işlerine devam edebilir bundan sonraki cuma günleri için program bu şekilde olacak
Şimdi herkes işinin başına
(Namjoon Çevrimdışı)

Jimin

Bugün resturantın ikinci kanadında çalışacaktım. Resturantı bir bütün olarak baktığımda gerçekten çok büyük geliyor. Herhangi birisine
resturantın toplamda üç kanadı var desem bunu normal karşılar çünkü çoğu yerde zaten bu bir standarttır. Buradaki resturantın büyüklüğü  kuş bakışı bakıldığında bile büyük bir T harfine benziyor ve sadece ilk kanat bile üçe ayrılacak genişlikte. İlki içerideki resturant alanı burada diğer 3 grup çalışıyor. Gerçekten büyük bir alan ve resturantın V.I.P kısmından sonra en  lüks kısmı olduğunu söyleyebilirim. Buraya girişte büyük ve siyah renkte olan kemer şeklinde yapılmış kapı bizi karşılıyor ve daha kapıdan girerken bile kasıldığımı hissederim çünkü sosyetenin en çok ilgisini çeken kısım burası ve bazılarının ezici bakışları altında kalmaktan nefret ediyorum. V.I.P kısmı ise hâlâ içeri giremediğim benim için gizemli olan kısım.

İçeride ne olduğu muallak ve merak konusu. Bir gün bu kapıdan içeri gireceğim tabii büyük ikramiyeti kazanırsam çünkü sırf kapıdan içeri girmesi bile çok uçuk fiyatlarda. Kim bilir içerideki yemeklerin fiyatları nedir düşünmek bile istemiyorum. İlk kanata dönecek olursak bir noktada neden bütün bu sosyetenin 3 kanat içerisinde burada toplandığını anlayabiliyorum çünkü gerçekten kendine özgü bir havası var. En basitinden masaları bile ben buradayım diye bağırıyor. Duvarların mat siyahtan yapısı, onlarla eşleşen zümrüt renginde sandalyeler, yer yer duvardan aşağı doğru sarkan sarmaşıklar ve her masanın üstünde buranın parlayan yıldızı olduğunu söyleyen avizeler... Birinci kanadın fazlasıyla sofistike olduğunu söyleyebilirim. Burası öncesinde benim için öyle aman aman bir yer değildi ve açıkçası bu bölgede şimdiye dek çalışmadığım için de mutluyum. Öncesinden şimdiyi ayıran fark ise iki gün önce getirdikleri piyanoydu.

Sırf piyano geliyor diye birkaç masayı iptal etmişlerdi ve hayallerimi süsleyen o baldwin piyanoyu barın 100 metre uzaklığına yerleştirdiler. Hayatım boyunca hep piyano çalmayı ustaca öğrenmek istesem de bunun için hiç fırsat bulamadım ama yine de dinlemeyi asla bırakmadım ve piyanonun burada olması beni mutlu eden bir diğer detay çünkü bundan sonra her cuma buraya çalışmaya geldiğimde müziği dinleyebileceğim.
İlk kanadın ikinci kısmı ise anlaşılacağı üzere bar kısmı. Burası girişteki kısma bağlı gibi gözükse de aslında ikinci kanada yani bahçe kısmına çok daha yakın. Barın en sevdiğim özelliği ise ara sıra molalarda Yoongi Hyung'un bara  yakın ve bahçenin arka kısmına koyduğu şezlongta uzanmak. Tabii onun bundan haberi yok ve kimsenin de ben hariç bu şezlongtan haberi olmadığı için onun olmadığı günlerde hep buraya geliyordum. Bir gün beni burada yakalarsa o günün son günüm olacağına eminim.