11. BÖLÜM/ part 1

8.5K 560 2.1K
                                    

Merhaba herkese!

Buraya kalplerimizi bırakalım.🖤

Oy verdik mi?

Bu bölümü okurken yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayın. Daha çok hissedeceksiniz.

Keyifli okumalar.🍁

Bu sabah diğer günlerin aksine daha erken bir saatte uyanmış ve kahvaltıyı hazırlamıştım. Emirle geçen sessiz bir kahvaltının ardından bulaşıkları halletmiş ve aynı sûkunetle odama çekilmiştim. Sessizlik aramıza o kadar sıkı bir şekilde örülmüştü ki, çözmeye kalkışmak istesek sanki bizde onunla beraber örülecek ve yumak yumak olacaktık. Lakin bazen de sessiz olmak gerekirdi, etrafımızda olup biteni kafamızda sakince idrak edebilmek için.

Bugünün diğer günlerden bir diğer farkı ise hafta sonu olmasıydı. Emir işe gitmemişti. Dün akşam bana onunla beraber mezarlığa gelmemi istediğini söylediğinde düşünmeksizin onu onaylamıştım. Belki öyle yapmamam gerekirdi.

Tüm gece boyunca söyledikleri sözler aklımdan çıkmamış, gözüme uyku sokmamıştı. Neden benimle birlikte mezarlığa gitmek istediğini düşünüp durmuş bir sonuca varamayınca da stresten odanın içinde üç aşağı beş yukarı volta atmıştım.

Bu çok özel bir durumdu sonuçta. Beni ailesinin mezarlığına götürecek kadar aramızda ne gibi bir ilişki ve ne gibi bir yakınlık oluşmuştu ki? Benimle neden özelini paylaşmak istiyordu? Yoksa ben onun için sıradan bir insan değil miydim? Kafamda deli sorular koşuşturup dururken içimi bir sıkıntının kapladığını hissettim.

Onun bir sevgilisi vardı ve bana bu kadar yakın olmaya çalışması sadece boş bir ümide kapılmama neden oluyordu. Sonunda üzülen tarafın hep ben olacağımı bile bile kendime yine de laf geçiremiyor, en önemlisi de gönlümü zapt edemiyordum.

İradem beni sürekli bir ikilimde bırakıyordu. Eğer şimdi gidip ona gelmek istemediğimi söylesem çok ayıp etmiş olacaktım. Söz ağzımdan bir kere çıkıp gitmişti. Fakat onunla gidersem de bu içimde kıpırdayan bir duyguyu yeşertip gün geçtikçe güçlendirecek ve beni daha da şevklendirecekti. Sanki onunla yan yana olduğum her saniye bana bir umut bağışlıyordu. Oysa ondan uzak durmam gerekiyordu. Aksi takdirde işler sarpa sarabilirdi.

Bazen insan bir karar vermek zorunda kaldığında çaresizliğin nasıl bir duygu olduğunu, zihnini aynı şekilde bedenini bir idam ipi gibi sarıp sarmaladığını ancak öyle anlıyor ve bir şeylerin farkına o zaman varıyordu.

Sanki çıkmaz bir sokağın ortasında sıkışıp kalmıştım ve bu o kadar karışık bir durumdu ki, işler adeta kördüğüme uzanmıştı. Ne yapacağıma karar veremiyordum. Onun yanında olmak istiyordum ama bu şekilde değildi.

Aynanın karşında dalgın bir şekilde durmuş olan bedenin gözlerinde gördüğüm ifade beni istemsizce irkitti. Kaç dakikadır bu halde kara kara düşünüyordum bilmiyorum ama uzun bir süre geçmiş olduğuna da emindim.

Üzerimdeki lacivert kazak bana sanki içimdeki kararsızlığın rengini ifade edercesine bir görünüm arz ediyordu. Bacaklarımı bir kıskaç gibi saran siyah dar pantalonlar şimdiden bir bunaltı yaymıştı bedenime. Salık olan saçlarım gözüme dağınık göründüğünde çekmeceden çıkardığım kalın dişli tarakla zorlukla da olsa tarayıp omuzlarımdan aşağıya bir dalga gibi savurdum ve yavaş adımlarımı pencerenin camına kadar sürdürdüm.

Bir köpek sesinin ürkütücü sesi kulaklarıma boğuk bir şekilde ulaştığında parmak uçlarımla kalkıp sesin kaynağının nerede olduğunu bulmaya çalıştım. Sanırım ses tam olarak karşı evin bahçesinden geliyordu.

KALBİN ESARETİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin