17. Bölüm

102 35 129
                                    

Selam, Gece yıldızlarım. Nasılsınız?

Şimdi yine size iki bölümle geldim. Hadi bakalım okuyun o zaman.

Oylamayı unutmayalımmm

Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızlarım.

★★★

( 1 hafta sonra )

Tam bir hafta. Ait olduğum yere döndükten sonra aradan tam bir hafta geçmişti. Bu bir hafta boyunca ne annem ne de ben evden dışarı çıkmıştık. Tamamen evdeydik ve ben şuan buradaki hayatıma hiçbir şey yaşanmamış gibi devam edecektim. Yani anneme göre öyleydi tabii. Ben o anların hiçbirisini unutmak istemiyordum çünkü.

Hepsini özlemiştim. Onları bir daha görür müydüm bilmiyordum. Ama bir gün görmeyi umut ediyordum.

Evden çıkıp okula geldiğimde kendimi saklamam zordu. Çünkü renkli saçlarım buna oldukça engel oluyordu. Ve Kara... Çoğu kişi onu tanıyordu ve bu nedenle çok fazla dikkat çekmiştim.

Okulun içinde en az kişini olduğu yerlerden gidip oldukça az kişiye görünmeye çalışıyordum. Sonuçta, neredeydi bu kız, diyen çok olurdu.

"Vay, vay, vay, kimleri görüyorum burada?" Duyduğum sesle olduğum yerde dona kaldım. Ya neden seni görmesem, sesini duymasam olmuyor muydu? Neden illa, ben buradayım, diye bas bas bağırıyorsun?

Öyle dike verip gitmemeye karar verdiğim için yavaşça arkamı dönüp ona baktım. Hiçbir şey demedim. Sadece o kara gözlerine baktım. O adımlarını bana doğru atıp tam önümde durdu.

Boyu benden uzun olduğu için yukarı doğru bakıyordum. Sinsi gülüşünü suratına kondurup elini saçlarıma doğru götürdü. Başıma kapattığım şapkamı açarken aynı zamanda saçımın bir tutamını kulağımın arkasını atmıştı.

Bunu istemediğim için bir adım geriye çıktım ve soğuk duruşumla ona bakmaya devam ettim. Eli saçımda olduğu için benim geri çıkmamla havada kalmıştı. Elini yumruk yaparak indirirken zoraki ve kendini sıkan gülümsemesi kendini belli etmişti. Ardından da bozuntuya vermeden gülerek konuşmaya başladı.

"Neredeydin?" diye sordu. Hala soğuk olan bakışlarımla konuşmaya başladım.

"Bundan sana ne?" dedim çıkışarak. Bana bir adım daha atarak yine bana yaklaştı. Bense ondan uzaklaşarak yine onunla aramıza mesafe koymuştum. En son oflayarak pes etmişti. Gözlerime baktı bir müddet, ardındansa konuşmaya başladı.

"Bakışların değişmiş..." Bunu demesini hiçbir türlü beklemiyordum. "Ne oldu sana neredeydin bilmiyorum ama bakışların değişmiş. Benim renkli saçım gibi bakmıyorsun."

"Senin renkli saçın olmadığım için olabilir mi?" dedim göz devirerek. Güldü.

"Kiminsin o zaman?" işte bunu da hiç beklemiyordum. Bu soru aklıma bir kişiyi getirmişti. Ama bu asla olamaz diyerek hemen onu sildim aklımdan.

"Hiç kimsenin bir şeyi değilim." Dedim kararlı olmaya çalışan ses tonumla ve saçlarımı geriye atarak tekrar konuştum. "Ben sadece Buz'um."

"İşime yarar." Dedi ve ben bir şey dememe kalmadan arkasını dönüp gitti. Yine aynı şeyi yapmıştı...

Bir müddet arkasından tiksinircesine baktıktan sonra arkamı döndüm ve sınıfıma gittim. Kara'nın 'bakışların değişmiş' cümlesi kafama takılmıştı. Cidden öyle mi olmuştu? Nasıl bakıyordum ki?

Acaba iyi bir şekilde mi? Yok canım. Öyle olamaz. Çünkü ben bir cadıydım. E o zaman nasıl bakıyorum? Cidden Kara'nın dediği bu şeyi kafama mı takmıştım? Ah, saçmalama Buz. Boş yere zırvalıyor işte.

Yıldızlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin