Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar gece yıldızlarım.^^
★★★
Moralim aşırı derecede bozuktu. Kendimi odaya kapatmıştım. Anneme olabildiğince iyi gözükmeye çalışmıştım ama bu ne kadar mümkün oldu orası konuşulurdu.
Yatağıma uzanmış bir şekilde sadece boşluğu izlemiştim. Saatlerce. En son uyuya kalmıştım sanırım. Düşüncelerle boğuşurken neyin ne olduğunu anlamam zordu. Aslında düşüncelerle boğuşuyor muydu orası da muammaydı tabii.
Sanki bir boşluktaydım. Etrafta hiçbir şey görmediğiniz zaman bir şeye daha fazla odaklanırdınız ya hani. Şuan o boşluğun içindeydim ve bir şey göremiyordum. Sanki karanlığa odaklanmıştım. Kafamın içinde siyahdan başka bir şey yoktu. Kendim olduğum gibi düşüncelerimde boşluktaydı.
Bu şekilde uyuya kalmıştım. Hiç uyanmasam güzle olabilirdi aslında. Sonsuza kadar uyumak. Kafamdaki sorularda Kara'nın dediği saçmalıklarda giderdi. Ama tabii ki böyle bir şey olacak ya da yapacak değildim.
"Neden gerçekleri bulmuyorsun Buz?" Her şeyin başladığı gece rüyamda duyduğum o Şelale'nin sesini duyunca bir anda irkildim. Yatağımdan ayaklandım. Bu sırada bir güç beni havalandırdı. Ben ne olduğunu anlamazken kendimi bir yere doğru ilerletilirken buldum.
İlk başta korkmuştum. Ama saniyeler içinde kendimi Şelale'nin önünde bulunca korkum gitmişti. Çünkü zaten şelalenin sesini duymuştum. Şuan orada olduğuma göre bir şey yoktu sanırım.
Neden burada olduğuma anlam verememiştim. Etrafıma bakındım kimse yoktu sadece karalık vardı. Peki, ben buraya neden gelmiştim? Ya da getirilmiştim?
"Bir de olayları uzaktan izle Buz." Şelale'nin sesini tekrar duyduğumda bir anda önümde o gece olduğu gibi karşı taraf Ateş bu tarafta buz belirdi. Çok garipti. Aynı olayları bir daha mı yaşayacaktım yani. Etrafıma bakındığım sırada ilerde kendimi gördüm. Şaşkınlıkla bir iki adım geri çıktığım sırada olanları anlamıştım. Şelale o geceyi bana tekrardan gösteriyordu.
Tam fırsatı olduğunu düşünerek karşı tarafa bakıp Ateşlerin efendisi diye adlandırdığım kişiyi görmeye çalıştım. Çok garipti onu göremiyordum. Sanki kendisinin de alevleri vardı da saklanmıştı.
Ve sonunda gördüm. Karşıdan geliyordu. Ama yüzü gözükmüyordu. Ah, hadi ama! Onun yüzünü hiçbir türlü göremiyordum. En son her şey eski halini alana kadar orada bekledim. Şelale normal halini aldığı zaman birkaç adım ilerledim. Neden bendim ki burada olması gereken kişi? Neden?
Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım. Ve o yıldızı gördüm. Sirius yıldızını. O kadar güzel parlıyordu ki... Sanki bu parlayışı bu geceye özledi.
Öyle zaten...
Kim olduğunu bilmiyordum ama birisi sanki benle telepati yolu kurmuştu ve bunu söylemişti. Ona katılabilirdim. Çünkü gerçekten bu geceye özel bir güzelliği vardı.
Parlaklığı diğer yıldızları kıskandıracak kadar güzeldi. Nedense bir bağım varmış gibi hissettim o yıldızla. Gecedeki yıldız. O güzel ama güzel olan her şey gibi gizemli olan yıldız...
(Bölmek istemezdim ama bu son paragrafı unutmayın. Baya baya sonra anlayacaksınız nedenini. Ama bu kitapta değil... Bu serinin devamında.)
***
Yavaşça gözlerimi araladım. Boş tavanla göz göze geldiğim sırada dün gece düşünceler arasındayken uyuya kalmış olmalıydım. Gözlerim saate kaydı. Saat 07.00'dı. Ayağa kalkıp banyoya doğru ilerledim. Duş almanın iyi olacağını düşünüp suyu açtım ve üzerimdekileri çıkarıp girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlı Gece
FantasyBuzu sadece ateş eritir... ★★★ Periler, Cadılar ve onlar arasında geçen savaşlar... Buz, bir cadıydı. Sadece annesi vardı hayatında. Hayatı normal bir şekilde ilerlerken bir gecede her şey değişti. Yıldızlı Gece... O geceden sonra kafasında çözmek...