"Beni Sen Koru Beni Sen Sakala"

47 9 0
                                    

Çağan Şengül- Benimle Kal

Ben utancımdan kafamı yerden kaldırmazken Müzik hocası konuşmaya başladı.
“Savaş hocam tam zamanında geldin. Eğer  tamamını dinlediysen yorumunu bekliyorum.” Savaş Hoca bana bakıp gülümsedi ve ardından konuşmaya başladı.
“Tartışmasız çok güzel ve farklı bir ses tonun var artı olarak çok iyi kullanabiliyorsun. Sesinden başka parçalar duymak isterim.”
Savaş hocanın söyledikleri ile kendimi pembe bir flamingonun üstünde magmanın derinliklerine doğru yüzüyormuş gibi hissettim.
“Teşekkür ederim” sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile tam duyamadım ama Savaş Hoca duymuş olmalı ki gülümsedi.
“ Ee Savaş Hocam sizde bir şeyler söyleyin bu kadar güzel gitar çalıyorsunuz demek ki müzik kulağınız var. Sizden bir şeyler dinlemek isteriz.”
Oha. Savaş Hoca gitar mı çalıyordu. Gerçekten bu beni şaşırttı. Dışardan hiç böyle bir imaj çizmiyor. Hoş kimse içini göstermez. Bende dışardan bakılınca soğuk itici sevimsiz bir tipim. Yani tipik ”ERGEN”. Ama işte gerçekler öyle değil.
Hatta  tanıyınca bile sevdiği kişi onu sevmiyor diye triplere giren bir ergen gibi duruyorum. Ama işte gerçekler yine öyle değil.
Beni sadece ben anlarım kimse anlamaz anlayamaz. Bir kere benim böyle olmamın sebebi en başında söylediğim gibi. Hayallerim...
Hayallerim bir şekilde hep ezildi. Mert için hayal kurdum. Meğer o çoktan kendi hayallerini sevdiği kızla yaşamaya başlamış. Değer verdiğim insanlar için hayal kurdum. Yeri geldi aylarca bir kere iyi misin diye sormadılar . Ölsem bırakmam bu bağ kopmaz bizim çok hayallerimiz var  dediğim insanlar öyle şeyler yaptılar ki öyle tepkiler verdiler ki onlara o kadar değer veren ben bu bağı koparmak için makası elime aldım.  Ailem ya ailem. Ben ne istediğini bilen bir çocukken baterist olacağım dedim. Kimse yorum bile yapmadı. Herkes takip ettiği dizinin yeni bölümününe odaklandı.
Benim hayallerime hiçbir zaman kimse değer vermedi. Hep yok sayıldı. Herkes baktı benim hayallerime ama kimse görmedi. Herkes okudu benim hayallerimi ama kimse anlamadı. Herkes duydu benim hayallerimi ama kimse algılamadı. Biliyorum böyle olan ne  tek kişi benim ne ilk kişi ve son kişide olmayacağım. Çünkü insanoğlu bu huyu böyle bencil bir varlık. Herkesin içinde bencillik vardır. Kimleri doğduğu günden beri o duygusunu bir şekilde törpüler ya vicdanıyla ya kalbiyle ama bir şekilde törpüler. Kimileri vardır ki doğduğu günden beri bu duygusunu besler ya ailesinin şımartmasıyla besler ya ona sahip çıkan kimse olmadığı için kendine sahip çıkma iç güdüsü ile besler.
Bizimde hayallerimize gözlerini yumanlar bencil insanlardır. Kendilerini başkalarına kapatırlar.
Şimdi sen, Bu satırlarda gezinen kişi. Birileri hayallerine göz yumuyor olabilir sen yumma! Birileri seni duymuyor olabilir sen kendi içindeki sesi duy! Ve sen kimse sana inanmıyor olabilir sen inan! Çok sevdiğim bir şarkı sözü var. Yalnız doğdum yalnız öldüm.
Bu hayata doğumunuzdan ölümünüze kadar yanı başınızda sadece ama sadece siz varsınız. Kimse ama kimse yok. Aileniz bir gün göçüp gidecek her ne kadar bunu düşünmek dahi istemesek de. Ama hayatın kanunu bu kimileri doğar kimileri ölür.
Arkadaşlarınız elbet bir gün hayatınızdan çıkacaklar. Kısa da olsa tecrübe ettiğim şeylerden anladığım bir kaç şeyden biride bu. Hayatınıza giren her arkadaşınızın isterseniz can ciğer olun istersiniz uzak. Ama hayatınıza giren her arkadaşınızın sizin hayatınıza girmek için bir görevi vardır. Hayatınıza gelir o görevi tamamlar ve gider. Bu kadar. Dahası yok. Hayatınıza her giren insan mutlaka iyi yada kötü size bir şeyler öğretir.
“ Hu hu orda kimse var mı?”
“Zeynep kızım iyi misin?”
“Marstan Zeynep’e Marstan Zeynep’e “
“Salak o dünyadan”
“Kızım beni kafam Marsta sen ne diyon”
“Gerizekalısın biliyorsun demi?”
“Hii aynen”
Etrafıma deyim yerindeyse mal mal bakıyordum ki olayı anladım ben yine kendi iç dünyama derin bir yolculuktayken kesin böyle yukarılara yukarılara dalmışım.
“Pardon hocam dalmışım.”
“Zeynepciğim 15 dakikadır yukarı bakıyorsun emin misin iyi olduğuna?” Allahım şuan canımı al utançtan ölcem ne diycem ben şimdi kadına hocam ben bazen böyle kendi kendime geçmişi sorgularken dalıp gidiyorum psikoloğum ileri seviye depresyon belirtileri dedi mi diyim hay Allahım ya.
“Eminim hocam eminin biraz uykumda var ondan.”  Hoca pek yemişe benzemese de uğraşmak istemediğinden olsa üstünün de durmadı.
“ Öyle olsun. Neyse nerde kalmıştık  Savaş Hocam sen bize bir şeyler söyleyecektin.”
Savaş Hoca sanki sabrı taşmak üzereymiş gibi  cevap verdi.
“Hocam dediğim gibi isterseniz bir şeyler çalabilirim ama söylemem anlayışınızı bekliyorum.”
Müzik Hocası istemeye istemeye cevap verdi.
“ Peki öyle olsun madem hocam. O zaman siz çalın diğer öğrencilerle prova alalım. Betül kızım gel senin parçandan başlayalım. Hocam şarkı Haluk Levent- Elfidaydı. Hatırlıyorsunuz değil mi?”
“Tabiki hocam. Başlıyorum o zaman.”
Savaş Hoca çalmaya başladığında gerçekten odaklanmış görünüyordu. Gözleri kapalı bir şekilde çalıyordu demeki gerçekten de gitar onun için büyük bir tutkuydu.
Hakkını yememek lazım Betülün de sesi çok güzeldi. Şarkının  kim bilir kaç yüzyıldır sarılmamış kolların kısmında Savaş Hocanın kaşlarını çattığını gördüm. Pek bir anlam veremesemde çok üstünde durmanın bir manası olmadığını anlayınca boşverdim.  Şu her şeyden bir anlam çıkarma huyumdan nefret ediyorum. Benle alakalı olsun olmasın , tanıdığım biri olsun olmasın herkesin her hareketinin sebebini merak ediyorum. Manyak mıyım neyim.
Şarkı bittiğinde herkesin alkışlamasıyla beraber bende alkışladım.
Betül utanıp başını eğerken çok tatlı gözüküyordu iyi birine benziyor . Gözüm Savaş Hocaya kaydığında ise onunda bana baktığını gördüm. Göz göze gelince o inatla gözlerime bakmaya devam ederken bende bakmayı sürdürüm. İnatla ben ona bakarken   oda bana bakmaya devam ediyordu. Bu saçma bakışmayı Müzik hocasının sözleri bozmuştu.
“Hadi Gençler biraz mola verelim. Herkese benden çay veya kahve.”
Herkes bir anda coşku ile oo lamaya başlayınca istemsizce yüzüm buruştu. Ee napiyim yani sevmiyorm aniden gelişen şeyleri.
Hep beraber kantine gittik . Herkes arkadaşları ile grup halinde oturuyordu. Ben burda kimseyi tanımadığım için tek başıma oturabileceğim cam kenarında iki kişilik bir masaya oturdum.
Elime telefonu alınca aklıma Denizhan’a mesaj atmak gelse de hemen vazgeçtim. Ben kimdim ki sürekli onu rahatsız ediyordum. Annesi değildim Babası değildim –ki onlar benden az düşünüyorlar ama neyse- Sevgilisi hiç değilim. Ben sadece onun birkaç günlük tanıştığı sınıfına ait bir üyeydim. Böyle söyleyince de çok dış kapının dış mandalı gibi oldu ama öylede değilim hissediyorum ne kadar kısa bir sürede olsa çok şey paylaştı benimle. Şimdi bana insanlar arasındaki bağlar karşılıklı kurulur sen bu çocukla hiçbir şey paylaşmadın diyebilirsiniz ki haklısınız ama ben böyleyim kendimi hiçbir zaman insanlara anlatmadım. İstedim ki onlar gelsinler beni ben kendimi anlatmadan anlasınlar. Bir büyü olsun içimi görsünler yaşadıklarımı hissetsinler. Ben aslında hep hissedilmek istedim. Anlaşılmak istedim. Birilerinin kalbi arada sırada benim için de atsın istedim. Birileri benim üşümememi istesin istedim. Ama hiçbir zaman ne ben anlaşıldım ne o bir kalp benim için attı ne de üstüm örtüldü. Ben hep kendi kendimi sardım.
Bence Denizhana her ne kadar kabullenmek istemesem de bu kadar bağlanmamın sebebi bu. Oda kendi yaralarını kendi sarmış biri. Benimkinden çok daha derin yaralar. Galiba kendime benzeyen birini görünce yardım etmek istedim. Benim elimi tutan olmadı. Onun elini tutamasam da yanında olayım istedim.
“ Merhaba çay mı kahve mi?” yakından gelen sesle başımı döndürdüğümde karşımda tahminen benden küçük olan bir çocuk vardı. Yüzüme hafif bir gülümseme kondurarak cevap verdim.
“Çay” cevabımı vermemle çocuk hemen hızlıca diğer masalara gitti.
Ben en sonunda biraz Instagram'da takılmaya karar verip sürekli girdiğim bir tıp sayfasına giridim. Ordaki ameliyat videoları fazlasıyla ilgimi çekiyordu. Hele cerrahi, o parçalanmış kolları bacakları nasıl geri birleştiriyorlar. Gerçekten mükkemel.
“Gerçekten sağlam bir miden var.” Bir anda gelen sesle irkilerek kafamı kaldırdım. Tam karşımda ki sandalyede elinde iki çayla Savaş Hoca oturuyordu. Videolara o kadar dalmıştı ki karşımdaki sandalyeye birinin oturduğunu fark etmemiştim bile.
“Herkesin ilgi alanları farklıdır.” Neden oturduğu neden böyle bir soru sorduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Adam taktı mı takıyor herhalde.
“ Haklısın. Peki başka değişik ilgi alanları var mı?” tövbe tövbe bu adam kesin benle dalga geçiyor. Ben onu öyle merkezde tersleyince taktı bana. İnşallah sözlüleri bu girmez yoksa sıfır falan verir. Adam kabus resmen. Neyse tamam sakinim.
“Pardon ama Hocam neden soruyorsunuz?” GERİZEKALI AHA ADAM TAKMADIYSA BİLE ŞİMDİ EMİN OL TAKTI SANA. Hayattaki en büyük korkum galiba gerçekleşti. Evet en çok korktuğum şeylerden biri Hocaların bana takması. Napayım sevmiyorum göz önünde olmayı.
Savaş Hoca dediğim şey ile yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi. Adam az daha zorlasa kahka atacak.
“ İyi bir öğretmen olmak istiyorum. Ve elime güzel bir okulda staj fırsatı geçti. Bende bu fırsatı oldukça güzel değerlendirmek istiyorum yani öğrencilerimi daha iyi tanımak , öğretmenlik yapmak. Anlatabildim mi?” Ve bir flamingo vakası daha şimdi Zeynep sadece onayla ve koşarak burdan uzaklaş yani mecazi anlamda koş sakın koşma yani koş ama yavaş. Ayy beynim yandı.
“ Hmmmm Anladım neyse benim bir işim vardı ben  gidiyim bir onu hallediyim.” Ben hemen ayağa kalkıp hızlı adımlarla ordan uzaklaşırken arkamdan seslendi “ Çayını unutun” tabiki o an çay için geri dönmedim. Okul koridora çıktığımda ne yapacağıma karar vermeyip geri müzik odasına gitmeye karar verdim. En azından bir şeyler çalarım.
Müzik odasına girdiğimde kimse yoktu. Zaten olması saçma olurdu neyse. Az önce çaldığım benden sonrada Savaş Hocanın çaldığı gitarı elime aldım. Sonra telefonu karışma sabitledim. Kendim şarkı söylerken gitar çalarken ya da herhangi bir şey yaparken bu yürümek bile olabilir videoya almaktan çok mutlu oluyordum. Bana sanki geleceğe bir not bırakmışım gibi geliyordu. Ama bir süredir hiç video çekmemiştim. Hangi şarkıyı çalsam diye düşünmeden hemen aklıma ilk geleni çalmaya başladım. Bu şarkıyı o kadar çok çalıp söylemiştim ki artık gözüm kapalı çalardım.
Yok mu, senin insafın yok mu?
Bir güler yüzün çok mu?
Dağ mısın taş mısın?
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı?
Hak mısın bana yasak mı?
Dost musun düşman mısın?
İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor
Bi selam lütfet, bu ne çok hasret, gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi, dalları kiraz bastı
Yedi kat eller, yakınım oldu, gel kavuşalım artık
Yok mu, senin insafın yok mu?
Bir güler yüzün çok mu?
Dağ mısın taş mısın?
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı?
Hak mısın bana yasak mı?
Dost musun düşman mısın?
İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor
Bi selam lütfet, bu ne çok hasret, gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi, dalları kiraz bastı
Yedi kat eller, yakınım oldu, gel kavuşalım artık
İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor
Bi selam lütfet, bu ne çok hasret, gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi, dalları kiraz bastı
Yedi kat eller, yakınım oldu, gel kavuşalım artık
“Bu videoyu çekerken ki ruh halimi bilmiyorum hayatım da bir şeyler değişiyor ama hiç anlamıyorum ne hissettiğimi ne yaşadığımı bilmiyorum. Bir şeyler oluyor bitiyor. Gün geçiyor devran dönüyor. Bir şekilde yaşıyorum. Ama ben yaşadığımı hissetmiyorum. Oysaki benim o hiç önemsenmeyen hayallerimden biride hayatı iliklerime kadar hissetmekti. Neyse bir gün bu yerden ayağa kalmak dileğiyle.”
Videoyu bitirdim tam telefonu elime alırken müzik odasının kapısı açıldı. Ve içeri bir kızla oğlan sarmaş dolaş mi girdi oha öpüşüyorlar çüş
“Oho -ohoho” neredeyse balgam atacaktım tüküreyim derken ama şu görüntü karşısında kussam yeridir. Kız hemen önüne döndü çocukta kızın arkasından kafasını çıkartıp hemen bana baktı. İkisinde dudakları kızarmıştı. Ah midem. Kız konuşmaya başladı.
““İhh...şey... ben... yani... biz... şey...”
“Tamam sorun yok ben hiçbir şey görmedim. Şimdi ben çıkıyorum ne yapıyorsanız yapın ama birazdan gelebilirler.” Ben odadan çıkarken kızın gözlerinin mutluluktan parladığına  yemin edebilirim. Neyse sonuçta gençler bırakalım  hayatı yaşasınlar. Biz yaşayamıyoruz. Telefonuma gelen bildirim sesi ile telefonu cebimden çıkardım çıkarmaz olaydım.
*Denizhan'dan bir mesaj*
Heyecandan ödüm bokuma karıştı tövbe hemen mesaja tıkladım WhatsApp' a girdiğimde hayatımın şokunu yaşamıştım. Az önce çektiğim videoyu Denizhan’a atmıştım ve cevap.
“Oraya gelir gelmez bu hayatı sana üşümeni sağlayacak kadar hissettireceğim. Bekle...”  Ve benim içim gitti. Hem de bu hiç masum bir gidiş değil di.

Herkese merhaba. Size bayram çikolatası vereyim  dedim.
Düzenli bölüm atmam dileğiyle. Hepiniz çok seviyorum kendinize çok dikkat edin. Beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın çok öptüm 🥰🥰😘😘💕💕.

İhtimal |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin