1.8 (Final)

3.8K 243 137
                                    

Bir ay sonrası, Michael

Luke'un yüzüne karşı söyleyemediklerimi bir mesajda yazmak yüzsüzlük sayılır mıydı bilmiyordum ama günlerdir onu görmemiştim ve ailesi tekrar odasına kapandığını söylemişti. Onun gerçekten bu kadar dipte olduğunu bilseydim o mesajı daha önce atardım, o gün ona gitmemesi için yalvarırdım. O gün yanına almadığı siktiğimin telefonuna attığım mesaj hiçbir şey ifade etmemişti çünkü. Kendinizi bir binanın 15. katından öylece aşağı bıraktığınızda hiçbir şeyin ifadesi kalmıyordu zaten.

Onun güçsüz ruhu canı için mücadele verirken tek yaptığım herkes gibi onu bir camın arkasından izlemekti. Mucize diye adlandırmıştı doktorlar başlangıçta, bu kadar yara alıp da yaşaması mucize. Ama sanırım o kadar da mucize değilmiş ki bir aydır makinelere bağlı bir şekilde yattığı yataktan kalkmasını bekliyorduk. Yoğun bakım ünitesinden çıkmış ve odaya alınmıştı ama bir türlü uyanmıyordu. Bir aydır yanından toplamda birkaç saat falan ayrılmıştım. Umutla her gün ve her gün uyanacağına inanmak istiyordum. Ama o her gün inatla aralamıyordu gözlerini. Hepsi benim suçumdu biliyordum. Luke, bir karşılık beklemeden vermişti bana tüm sevgisini. Sevgisinden öte benliğini, ruhunu. Ben ise onun gücünün ardına saklanacak kadar korku doluydum. Ama düşünmemiştim, onun beni taşıyamayacak kadar güçsüz düştüğünü düşünmemiştim. Yaslandıkça yaslanmıştım ona.

Başımı odasının dışındaki cama yaslayarak onu izlemeye başladım. Dışarı bıraktığım titrek nefesler camın buğulanmasına yol açıyordu. Gözlerim onun solgun bedeninde gezinirken elimin tersiyle yanağımdan süzülmekte olan yaşı sildim. Delicesine arzuladığım bedeni yaralar içerisinde orada yatarken onun da benim gibi acı çektiğini biliyordum. Ruhunun hiçbir şeyden habersiz içeride bir yerlerde can çekiştiğini biliyordum. Bir elimi cama dayayarak ondan destek aldım, titreyen bacaklarım bana ihanet edip beni düşürmesin diye çabalıyordum. Gergince iç çektikten sonra başucunda ritmik sesler çıkaran alete baktım. Düzenli çizgiler onun hala burada olduğunu gösteriyordu. Derin bir nefes alarak odanın kapısına ilerledim, ardımda duran Ashton ne yaptığımı sorduğunda omzumu silkerek içeri girdim. Kimseye hesap vermek istemiyordum, onun dışında kimseyle konuşmak bile istemiyordum. Duvara dayanmış sandalyeyi başucuna çekerek oturdum. Kabloların arasındaki elini avuçlarım arasına aldıktan sonra gözümden bir damla yaş solgun tenine düştü. Parmaklarımı onunkilere kenetledikten sonra burnumu çektim. Boğazıma takılmış yumrunun gitmesi için ise yutkunmaya çalıştım.

" Luke, " diye mırıldandım. " Doktorlar bizi duyabileceğini söylüyor ama.. emin değilim. Yine de tüm bunları duyuyormuşsun gibi yapacağım. " titreyen elim onun çizikler dolu yanağına sürtündükten sonra tekrar kucağıma düştü.

" Gitmeni hiç istememiştim, sadece itiraf etmeye korkuyordum. Çünkü hissettiklerim benim bile canımı yakıyordu.

Tanrım, Luke, lütfen uyan. Uyan ve bana gurursuz kırmızı kafamla ilgili espriler yap. Uyan ve gitmediğini söyle Luke. Acı çekmene dayanamıyorum. "

Dudaklarım arasından dökülen hıçkırıklara mani olamıyordum. Hala onun benden beklediği kelimeyi duyamadığını hatırladığımda elimin tersiyle yüzümü ıslatan yaşları kurulamaya çalıştım. Tüm organlarım kendi bağımsızlığını ilan etmiş gibiydi, hiçbir şeyi kontrol edemiyordum bedenimde. Her hücrem ayrı bir şekilde yas tutuyordu onun için.

" Geç kaldığımı biliyorum, çok geç kaldım. Ve bunun için üzgünüm Luke. Seni seviyorum, hep sevdim. Özür dilerim. Sikeyim. Çok üzgünüm. " alnımı avcumun içerisindeki eline dayayarak hıçkırıklara boğulduğumda yanımdaki makineden gelen ritmik sesler yerini daha uzun süren bip seslerine bırakmıştı. Ne olduğunu anlayamayarak başımı gömdüğüm yataktan kaldırdığımda birkaç hemşire odaya daldı.

" Seni dışarı alacağız. " bir tanesi elektroşokun yanına koşarken bana kapıyı işaret ettiğinde sesli bir küfür savurdum. Makineden yükselen uzun süreli sesler içimdeki gerginliği arttırıyordu. Kusacakmış gibi hissediyordum. Odanın ortasına çökecek ve içimde ne varsa çıkaracak gibi. Kapıya doğru döndüğümde başta Liz ve Andrew olmak üzere koridordaki herkes cama yaslanmıştı. Ben ise olduğum yerde kalakalmıştım. Vücudum kaskatı kesilmişti. Hemşirelerden biri beni sürükleyerek dışarı çıkarmasaydı oraya yığılıp kalacaktım. Etraftaki tüm sesler birer uğultuyu andırıyordu şimdi. Hastane holündeki sandalyelerden birine kendimi attıktan sonra hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

Sonunda cesaretimi toplamış olduğum anın bir hastane koridorunda gerçekleşeceğini düşünmemiştim. Ama sonunda beklediği an gelmişti. Ve istediği iki kelimeyi aldığında gitmenin artık uygun olduğunu düşünmüştü ruhu. Beraberinde bedeni de tabii.

Bir yandan içimde ona bir şey olmamasını umut eden parçaya susmasını söyleyen karamsarlığımla uğraşırken bir yandan kırgın kalbimle uğraşıyordum. Ama en kötüsü onun kırgın kalbiyle uğraşmaktı. Paramparça olmuş kalbi atmaktan yorulmuş, durup kurtulmak için çabalarken göğsüne bastırılan pedalları izledim. Elektrik her verildiğinde zıplayan bedenini. Monitörde süregelen uzun, düz çizgileri.... Ruhu gitmek için yalvarıyordu. Ve vicdanım beni her seferinde paramparça ediyordu. Kulaklarım ile gözlerimi kapayarak dizlerimi göğsüme dek çektim. Başımı dizlerime yaslayarak yalnızca onun ruhuna kulak vermeye çalıştım.

Acı çeken ruhuna.

Pekala, size açık uçlu bir son yapmak istiyorum derken bahsettiğim buydu. Benim kafamda doktorlar Luke'u kurtaramadılar ve Michael, Luke'un ruhunun acı çığlıklarını dinleyerek kendini cezalandırdı. Ama bu sizin hayalinizdeki son olmak zorunda değil. İsterseniz sizin hayalinizde Luke kurtulabilir. Dediğim gibi bu açık bir pencere gibi, sizin götürdüğünüz yere gidecek bir son. Aklınızdaki sonları yorumlarda belirtebilirsiniz.^^

Multimedyadaki video resmen feels geçirmeniz için, eh, videoda Luke'u ölü gösteriyor ama dediğim gibi öyle düşünmek zorunda değilsiniz. O kısım haricinde video bu bölümü resmen özetliyor, ayrıca Ed'in sesi *-*

İlk bölümden son bölüme dek yanımda olduğunuz için çok teşekkürler. Siz harika okuyucularsınız, her birine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım başka hikayelerde de burada olursunuz. :')

Ayrıca, final bölümünü benim çok çok yakın bir arkadaşım olan Aslı'ya ithaf ediyorum çünkü Aslı ilk bölümden beri bu hikayenin hızla güncellenmesini sağlayan kişi. Herkesten önce okuyarak hatta bazı günler sınava çalışmak yerine beni hikaye yazmaya yönlendiren kişi. Lalezar farkı tabi:')

Sizleri seviyorum küçük muke shipperlar, her biriniz harikasınız. <333

Friends | Muke ClemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin