3

13 1 0
                                    

Birinin beni dürtmesiyle gözlerimi yavaşça araladım.

-Selin iyi misin?

Gözlerimi ovuşturup sakince yerimden doğruldum. Kolumun üzerine yattığım için kolum uyuşmuştu. Bir yandan onu ovalayıp bir yandan da tekrardan karşımdakine döndüm.

-Ah..iyiyim Burak.

Biraz daha kendime gelince etrafa bakındım. Sınıfta kimse yoktu.

-Herkes nerde?

Burakta gözleriyle hemen sınıfı süzdü ardından bana döndü.

-Abdurrahman hocanın acil bi işi mi ne çıkmış, Meltem hoca da onunla çıktı. Bu yüzden de ders boş.

-Meltem hoca ne alaka?

-Abdurrahman hocanın arabası olmadığı için onunkiyle gittiler.

Başımı 'anladım' anlamında salladım. Ardından sakince yerimden kalktım.

Sınıftan çıktık ve koridora doğru ilerledik. Herkes derste olduğu için her yer sessizdi. Bu sessizlik canımı sıkmıştı. Burakla da pek konuşmaya niyetim olmadığı için hızlı adımlarla okuldan çıktık.

Okul kapısına yaklaşınca derin bir nefes aldım. Sanki her an tekrardan geriye gidecekmişim gibi. Adımlarım yavaşlamaya başlamıştı, Burak'ın arkasında kalmıştım. Burakta bu halimi görünce birden yavaşladı ve "İyi misin?" diye sordu. Evet anlamında başımı salladım ve ilerlemeye devam ettik.

Kapıya iyice yaklaşıyorduk. Kalbim çıkacak gibiydi. Neden bu kadar heyecanlanmıştım ki? Geriye gitmekte ne? Çok saçma!

Refik abiye selam verdikten sonra tam dışarı adım atacakken birden Burak beni durdurdu.

"Ayh!" diye bağırıp birden korku ve heyecan boşalması yaşadım.

-Korkuttum mu seni? İyi misin?

-E-evet.

Derin bir nefes aldım ve Burak'a döndüm.

-Aslında kavga etmeyince az çok anlaşabiliyoruz diyecektim. Bugün gibi.

Bir süre duraksadım. Çünkü sabahki kavgayı bilmiyor oluşu tuhaf geliyordu. Birden ona her şeyi anlatmak istedim fakat iyice delirdiğimi düşünmemesi için sustum ve gülümseyerek "Aynen" dedim. O da gülümseyerek "Tamam o zaman yarın görüşürüz." Dedi ve kapıdan çıkıp gitti.

Ben ise hâlâ kapının önünde durmuş çıkıp çıkmama konusunda düşünüyordum.

-Eee eve gitmiyor musun Selin kızım?

Birden Refik abinin sesiyle kendime geldim. "Gidiyorum" deyip gülümsedim  ve minik bir adım attım.

Ardından gözlerimi o anın heyecanıyla sıkıca kapadım ve okul kapısından dışarı attım kendimi.

Bir süre dışarıda gözlerim kapalı bekledim. Açmaya pek niyetim yoktu açıkçası fakat yavaşça aralamaya başladım. Gözlerimi açınca hâlâ dışarıda olduğunu farkettim. Daha çok açınca da okul kapısının önünde olduğumu anladım.

Kapıda Refik abi vardı bana gülümsüyordu.

Birden duraksadım.Ne yani yine mi başa döndük? İkinci derse mi giricem ben şimdi?
Hangi zamandayım ben? Kafam allak bullak olmuştu.

Hemen Refik abiye yöneldim. Ani hareketim onu korkutmuş olacak ki birden irkildi.

-Eh..korkuttuysam özür dilerim Refik abi de bi sorum olucak sana.

Refik abi birden ciddileşti ve tamam anlamında başını sallayıp bana biraz daha yaklaştı. Ne sorucağımı düşünüp bu kadar ciddileşti bu adam diye düşündüm bir an ardından hiç vakit kaybetmeden konuşmaya başladım

-Şimdi kaçıncı dersteyiz biz?

Refik abinin yüzündeki tüm ciddiyet birden kayboldu. Sorduğum soruyu komik bulduğu için hafifçe gülümsedi. O an sadece 2. ders dememesi için içimden dua ediyordum.

-Dalga mı geçiyorsun benimle kızım? 7. derstesiniz başka kaçıncı derste olucaksınız.

İçimden çığlık atıp yerimde zıplamak geçiyordu ama sakin kalmaya çalıştım. Refik abi ise bana delirmişim gibi bakıyordu. Teşekkür edip kocaman bir gülümsemeyle okuldan ayrıldım.

Yaşadığım şey gerçek değildi. Zaten gerçek olabilmesi çok saçma. Her neyse normal ve bir o kadar da sıkıcı hayatıma geri döndüğüm için azda olsa mutluydum. Kulaklığımı takıp eve doğru yürümeye devam ettim.

Eve vardığımda annem yemek sofrasını hazırlamıştı bile. En sevdiğim yemek vardı. Köfte ve patates. Kilo aldırdığı için annem haftada sadece bir veya iki kez yapardı bu yemeği, ne kadar ısrar etsem de.

Yemeği yerken bugün yaşadığım olayı anneme anlatmak istedim fakat konuya nasıl girerim bilmiyordum.Birden giricektim konuya çünkü neresinden anlatmaya başlasam da annem çok saçma bulacaktı anlattıklarımı. "Zamanda geriye yolculuk mu? Hangi kitaptan etkilendin söyle" diyecekti. Her neyse yine de birine anlatıp rahatlamak istiyordum.

Boğazımı temizledim ve konuşmak için hazırlandım. Tam o sırada annem söze girişti.

-Abdurrahman hocanızın hanımı da iyi kadındı ya çok üzüldüm olanlara.

Birden kaşlarımı çattım ve şaşkın bir biçimde anneme döndüm.

-Ne olmuş ki?

-Evlerine hırsız girmiş ya. Hemde gündüz vakti, görülmüş mü hiç böyle bir şey?!.

Ağzına bir dilim patates aldı ve yedikten sonra tekrardan söze devam etti .

-Kadıncağızda kaçayım derken bıçaklamışlar onu da yazık oldu yazık..

Birden elimdeki çatal yere düştü.

-Ne?!

Diye bağırdım. Ve birden o anı düşünmeye başladım. Hırsızın girişi, kadını bıçaklayışı, Abdurrahman hocanın eşini o halde görmesi.. Gerçekten korkunç.

Başka hiçbir şey konuşmadan yemek yemeye devam ettik. Konuşmak istediğim konuyu da unutmuştum. Durgun ve düşünceli bir biçimde sofradan kalktım ve direkt yatağıma geçip uyudum.

GERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin