hatırlatma: en son savilya nın güçleri kayboldu.
Bölüm anlam ve yazım hataları içerir kimse tdk cilik oynamasın.Savilya, en güçlü varlık demekmiş. Şimdi ise okyanusun en diplerinde en güçsüz varlık olarak geziniyorum. eğer bir kraliçeysen güçlerin olmalı, mükemmel olmalısın. ben ise bunların hiç biri değilim. tükendim. yaptıklarımın cezası, çok ağır oldu. bazen sadece kabullenmem gerekirdi. ben ise ezorladım. gözlerimi kapatıp hayal kurmaya çalışırız bazen. geleceğimizi düşünmeye başlarız. ben ise sadece karanlık görüyorum. sadece karanlık. aptal bir kuyrukla büyük bir kayanın arkasında deniz canlılarından saklanıyordum. her seferinde gözlerinde bana karşı nefret görüyordum. bunu hak ettim. inkar edemem. iki masum deniz canlısını benim yüzümden öldü. benim ve aptal egom yüzünden.
annem ve babam yoklar. nerede oldukları ise büyük bir soru işareti. belki anneme anlatsam rahatlayabilirdim. belki bana gelse neyin var dese omuzuma dokunsa sarılsa her şey aha güzel olabilirdi. ama beni bir başıma bırakıp gitmişti. kendine iyi bak bile dememişti. bir mektup bile yoktu elimde. en başından keşke bıraksaydım. inat edip aptal yeryüzüne çıkmaya çalışmasaydım. her şey daha güzel olurdu belki. annem yanımda oldupu için güçlü hissederdim belki.
semolanın yanıma oturmasıyla kafamı ona çevirdim. "Gözün, kızarmış." ağlıyordum fakat bunu ben bile hissedemiyordum. bir şey demeden tekrar kafamı yüzüğüme çevirdim. fakat semola konuşmakta ısrarcı gibiydi. "Bak savilya, seninle çok fazla konuşmuşluğumun olduğu söylenemez. hatta beni suçlu çıkartmaya çalıştığın bile söylenebilir. ama ben seninle konuşmak istiyorum. çok yalnız görünüyorsun. bende bazen çok yalnız hissederim fakat çevremdeki insanlar beni yanıltır. bu konuda şanslıyım. ama sen öyle değilsin. ve ben bunu değiştirmek için yanına geldim." ikimizde birbirimize bakmıyorduk. karşımızdaki kayalara bakıyorduk. bir şey demeden kafamı omuzuna koydum. ve anlatmaya başladım. "İnsanlar benden nefret etmekle haklı. iki masum insan benim yüzümden öldü. onu ben öldürdüm semola. ama onu hedef almamıştım.benim bencilliğim yüzünden şuan yapayalnızım. derdimi anlatacağım hiç kimse yok. tükendiğimi hissediyorum. gitmem gerek ama nereye bilmiyorum. kayboldum."
semola bir şey demeden elini omuzuma koyup beni kendine çekti. "elimden geldiğince yanında olmak isterim savilya, eğer sende istersen tabii." buna izin veremezdim. şuan çok güçsüz duruyordum ve bunu birine yansıtmak istediğim en son şeydi. omzumdaki elini geriye itip kayalıklardan destek alarak doğruldum. "iyi niyetin için sağ ol. ama ben sandığınız kadar güçsüz değilim. kendi başımın çaresine bakarım." sandığınızdan daha güçsüzdüm. kendi başımın çaresine bakmak içinde güçlü olmam gerekirdi. suyu yönetmekten değil ruhumun güce ihtiyacı vardı.
her zaman güçlü bir profil çizmek istedim. her şeye rağmen ayakta duran ve yııkılmayan bir insan olmak istedim. vardığım nokta inanılmazdı. hiç bir zaman üzülmemiş gibi davrandım, üzülmeyi hep sonraya erteledim. ama şuan hepsini birden yaşıyordum. üzülmenin zayıflık olmadığını ama biriktirince büyük bir tükenmişlik yaşayabileceğimi anladım. şuan eski halime bir tavsiyem olsaydı üzül derdim. doya sıya üzül ki bir tecrüben olsun. en ağrında bile asıl o zaman dimdik olursun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVİLYA
Science Fictionyüzyıllar boyu insanlar evime ulaşmaya çalıştı. burası, dünyanın kaldıramayacağı gerçeklerle doluydu. buradaki herkes burayı canı pahasına koruyacağına eskitanya yemini etmişti. buranın en başında biz vardık. burası bizim krallığımızdı. ben kim miy...