Prenses Chaeyoung
Şuanda odamdaydık. Yatağımın üstündeki kanlı cesete bakıyorduk hepimiz. "Üstünde bir not var!" Dedi ceseti kontrol eden biri. "Ver bana." Dedi babam. Kağıdı okuduğunda kaşları çatıldı.
Fark ettirmeden göz ucuyla bana baktı. "Ne yazıyor?" Dedi Kraliçelerden biri. " 'Kim olduğunu biliyorum Prenses Chaeyoung, kaldığın yere dikkat et' yazıyor!" Dedi.
Gözlerim büyüdü bir anda. Ama hemen kimse görmeden düzelttim. "İyi de Chaeyoung burada değil?" Dedi Yerim. "Bunu buraya gönderip,bizi uyarmıştır. Haberi Chaeyoung'a iletmeniz içindir belki?"
"Olabilir." Ben hala dehşet içindeydim. Bu nasıl olmuştu,kim yapmıştı,beni nasıl bulmuştu, doğru mu söylüyor gibi bir sürü soru aklımı yitirmemi sağlayacak gibi geliyor.
Ben şuan kim olduğunu bilmediğim birinin elindeydim. Acilen kim olduğunu bulmalıydık. "Bu cesedi yakın,oda tamamen temizlensin. Burası artık Prenses Chaeyoung'un odası olmayacak. Odadaki kişisel eşyalarını benim odamın yanındaki odaya taşıyın. Herkes odalarına çekilsin artık." Dedi babam.
Hizmetliler babamı onayladı ve işlerinin başına geçtiler. Diğerleri ise odamdan çıkıp kendi odalarına gittiler. Bense koridordan gizli bir koridora geçtim.
Az önceki odaya girip beklemeye başladım. Yavaş yavaş geliyorlardı. En sonunda herkes geldiğinde konuyu konuşmaya başladık.
"Ne yapacağız şimdi?" Dedim. "Eminim ki hiçbirimiz bilmiyoruz." Dedi iç çekerek Yugyeom.
"Kaldığın Sarayda daha da çok dikkatli olmalısın."
"Biliyorum." Herkes susmuştu bir süre. "Bunu yapan Nayeon olmasın?! Şeytan gibiydi kız, kesin öğrenmiştir!" Dedi birden Jennie. Hızlıca ona döndüm. Olabilirdi!
"Gerçekten o olabilir. Onu sizden daha çok tanıyorum ve gerçekten kurnaz biri. Hatta bir keresinde bizi dinlerken yakalamıştım ama önemli birşey konuşmuyorduk. Saygı içerisindeydik anlamamıştır diye düşündüm. Size söylemiştim hatta. Yine bizi dinlerken duymuş olabilir." Ah, kahretsin!
"O saraya gözlemciler sokun. Kızı takip etsinler. Kısa zamanda da onu buraya getirin." Dedi annem. Askerler onaylayıp çıktılar. "Saraya hemen dönün,dikkat edin. Sizi ortaya çıkaracak olduğunu hissettiğinizde Saray'daki gizli ordumuzu devreye sokun ve kaçın." Dedi Joohyun.
"Ben hallederim. Hem kurallara göre kendi istekleri ile getirilmiş olan bir Prensesi veya Prensi öldüremezler ne olursa olsun. E beni de kendileri soktuğuna göre oraya,sorun yok." Dedim.
"Haklısın. Her neyse, çıkalım da yokluğumuz fark edilmesin." Dedi babam. Önce o çıktı sonra ise biz. "Chaeyoung,sen nerede kalacaksın? Bence bizim odada kal, çok özledim ben seni. Hem Jeong'a da bakarsın doya doya." Dedi Lalisa. Göz devirdim.
Sanırım yine Jungkook ile saçma bir kavgaya girmişlerdi ve onunla yanlız kalıp affetmek istemediği için beni yanında istiyordu. "Tamam." Dedim ve onlarla beraber gittim. Yani önceden de böyle olurdu o yüzden sorun yoktu. Ama utanmıyor da değilim.
Kardeşim ve karısının yatak odasında olmak, Jeong'un oluştuğu odada olmak ımmm
Düşündüğüm şey harika cidden. Ama haklıyım. Her neyse odalarına geldiğimizde Jungkook'u yere attık ve Jeong'u ortamıza alarak yattık Lalisa ile. Tamam onların yatağında olmak cidden uyandırıyor ama her gün değişiyor çarşaflar en azından.
"Yine ne için kavga ettiğiniz?" Dedim. Of'ladı ve yerdeki Jungkook'a bir bakış attı. "Jeong için endişeliyim... Ama o hiç korkmuyor. Yine birşey olmasından çok korkuyorum." Dedi.
"Lisa emin ol o da endişelidir. Ben kardeşimi çok iyi tanıyorum. Seni endişelendirmemek için rahatmış gibi davranıyor ama o da çok korkuyor. Duygularını saklamada iyidir ama hiçbir zaman benden saklayamaz. Kendi gelip söyler bir kere. Bunu da söyledi bana. Gelip kucağımda ağladı bebek gibi. Jeong mu yoksa Jungkook mu anlayamadım o an." Dedim ve güldüm sonda.
Dolu gözlerine inat o da güldü. Jungkook yerden kalkıp Lalisa'ya yaklaştı. Lalisa bana dönük olduğu için görmüyordu. Kollarını beline sarıp boynunu öptü Lalisa'nın. Onunda dönmesiyle öpüşmeye başladılar.
"Tanrı belanızı versin! Karşımda yaptığınıza bakın, haber bari verseydiniz. Utandırıyorsunu beni. Çocuk var çocuk! Daha ileri gidecekseni, söyleyin çıkayım!" Dedim hızlıca arkamı dönüp Jeong'u da alırken. Küçücük bebeğin bunları görmesi hiç iyi değildi.
"Aman be Chaeryeong! Devam etmeyeceğiz,bir öpüştürmedin insanı!" Dedi Jungkook. "Sus be kardeş kılıklı sapık! Ablanın önünde yaptığına bak! Beni geçtim Bebek var ya bebek!"
"Ne olacak? O nasıl oldu sanıyorsun?!" Dedi Lalisa da. Gözlerim büyüdü hemen yatalarından çıktım. "Ayıp ya ayıp! Nasıl olduğunu bende biliyorum! O yatak neler gördü kim bilir,birde yattım oraya!" Dedim ve çıkmaya başladım. Ama geri dönüp Jeong'u aldım.
"Ne olur ne olmaz! İsterseniz devam edin! Çocuğu da alayım da bunlara maruz kalmasın!" Dedim ve çıktım. "Yah! Park Chaeyoung, çocuğuma birşey olursa seni öldürürüm!" Dedi Lalisa arkamdan. Dalga geçtiği belliydi sesinden. Tanrım bunlardan en uzak odaya gitmek istiyorum. Hiç iyi şeyler duymayabilirim çünkü!
Jeong'un kucağımda güldüğünü fark ettim. "Gül tabi! Teyzem neler çeksin,annenle baban neler yapsın sen gül!" Dedim. Hala gülmeye devam ediyordu. "Bana çekmişsin." Dedim ve bende gülüp Seokjin'in odasının yanındaki boş odaya girdim. Çünkü Lalisa'lara en uzak oda onun odasıydı.
Birde kendi odam var ama malûm orda bir ceset var. Daha sonra Jeong'a şebeklik yapmaya başladım. Sonra kapı birden açıldı ve yerimde zıpladım. Kapıda Jimin vardı! Mükemmel sanırım oda boş değilmiş. "Leydi Lee? Siz ne yapıyorsunuz burda? Hemde bebek Prens ile?" Dedi beni görünce büyük bir şaşkınlıkla.
"Ben odaları karıştırmışım sanırım kusura bakmayın. Bebeğin de bakıcıları yok olmuş birden. Bende bebekleri çok seviyormuşum galiba,hemen ısındım ben bakarım dedim. Ben bakıyordum." Dedim. Kalbime inecek korkuyorum şuan.
"Oh, anladım." Dedi. "Siz bu saatte nereden geliyorsunuz?" Cidden bu neler karıştırıyordu? "Ben mi? Ben şey... Kardeşim Jisoo'nun sesini duydum da ona bakmaya gittim." Hiç inandırıcı gelmedi.
"Aa anladım? Nesi varmış,bir sorun yok değil mi?"
"Sadece sinirlenmiş. Prens Seokjin ile bir konuşma yapmışlar da." Ha tamam o zaman ya. Seokjin ile olan konuşmalar geenelde sinir bozucu olur o yüzden inandım. Ama kesinlikle başka işler de karıştırmıştı. "Ben özür dilerim. Çıkayım o zaman." Dedim ve Jeong'u kucaklayıp çıktım.
Daha sonra Seokjin'in odasına daldım. Kapıyı o kadar hızlı açmıştım ki yediği yemek boğazında kalmıştı. Ahh bu saatte bile yemek yiyor!
Su içtikten sonra düzeldi. "Chaeyoung ne yapıyorsun ya?!" Dedi sinirle. "Çok kötü bir gün geçiriyorum oppa! Bugün seninle uyuyacağım, Jeong da bizimle olacak." Dedim sonda Jeong'u göstererek. "Jeong ile sorun yokta seninle uyumak istemiyorum." Dedi trip atar gibi yaparak.
"Ne?! Salak mısın? Neden?" Dedim. "Şerefsizlik değil mi istemiyorum." Onu umursamadım ve yatağına geçtim. Gerizekalı bir abim var. Ama bir tane değil doğrusu.
Gülüp yanıma geldi. Jeong'u sevmeye başladı. "Jisoo ile ne yaşadınız?" Dedim. "Onu öptüm." Dedi bir anda. Garip bir ses çıkardım. "Bunların hepsinin dengesiyle oynamalıyız. Joohyun da Junmyeon deneni aldı. Yoongi zaten Jennie de,sende Jimin'i alacaksın." Dedi umursamazca Jeong'u sevmeye devam ederken.
"Ah tamam. Sorun yok o zaman ya,bize dayanabilen tek bir kişi bile görmedim ben." Dedim ve kahkaha attım. O da katıldı. Jeong bile gülüyordu.
Sinsi bir ifade takındım. "O zaman oyunlar yeniden başlasın. Bakalım kim kazanacak?"
Hadi bakalım! Bir olayı aydınlattım ama başka olaylar çıkardım. Jimin naptı sizce? Aşk oyunları çıktı,kim yem olacak bilmiyorsunuz? Onlarla oynarken kendileriyle oynanırsa ne olacak?
Hadiiii djdmzksksndkos
Çok kötüyüm yaaa
Bu bölüm biraz saçmaladığımı da düşünüyorum boştu biraz bdjdbabsbs25 oy 25 yorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Princess | Jirose
Historical Fiction"Onu kurtarabildim mi?" "Kurtardın... Şimdi ise en büyük sınavını vereceksin. Onu tekrar kendine aşık etmek." Chaeyoung × Jimin Kitap kapağı @_nightmaria tarafından yapılmıştır.