Wave Your Hand, Kookie

972 62 25
                                    

   " Hadi kameraya el salla!!"

   Genç adam kendisine seslenen diğer gence aldırmadan telefonuyla oyun oynamayı sürdürdü. Biraz daha... Biraz daha uğraşırsa bu seviyeyi de geçecekti, biliyordu.

   " Kookie..."

   Jungkook her ne kadar aldırmamaya çalışsa da yüzüne tutulan kamera dikkatini dağıtıyordu. Bu yüzden yandığında kafayı kaldırıp sızlandı.

   " Hyung~! Senin yüzünden geçemedim."

   " Üzgünüm, Kookie ~"

   Jimin yüzü düşmüş, elindeki kamerayı diğer üyelere çevirip Taehyung'u filan çekmeye başlarken onun suratını fark eden üyeler ise hem onu güldürmek hem de hayranlarına gülecek bir şeyler vermek için türlü saçmalıklar yapmaya başladılar.

  ****

   Jungkook seviyeyi geçemeyeceğini anlayıp oyundan başını kaldırdığında uzun zamandır oyun oynadığını fark edip kaşlarını çattı. Ayağa kalkıp kaslarını esnettikten sonra diğer üyeleri bulmak için şirketi dolaşmaya başladığında Yoongi Hyung'un ilerde cam kenarında, kulağında kulaklıklarla oturduğunu fark etti. Genç adamın hareketlerinden şarkıya kendini kaptırdığı anlaşılıyordu. Jungkook kendi kendine sırıtarak bir süre genç adama baktıktan sonra hiç rahatsız etmeden yanından geçti.

   Genelde oturdukları odanın kapısının önünden geçerken son anda durup kapıyı açarak içeri göz attığında Namjoon Hyung bakışlarını elindeki şarkı sözlerinden kaldırıp ona baktı.

   " Devam et, Hyung. Ben sadece bir şeye bakıyordum."

   " Neye?"

   " Umm... Önemli bir şey değil."

   " Bir şey mi kaybettin?"

   " Hayır. Sen bana aldırma."

 Kapıyı kapatıp yürümeye devam ederken gerçekten de neye baktığını bilmediğini fark etti. Sanki bir şeyler eksikti ama neyin eksik olduğunu bilmiyordu. Birden canı sıkıldı. İçinde bir sıkıntı vardı. İlerlemeye devam edip vokal odasının kapısını açtı. Açar açmaz da aradığının burada olmadığını anladı. İçindeki o sıkıntı geçmemişti. İçerdeki Jin Hyung ona baktığında sıkıntıyla elini saçlarına götürüp gülümsemeyi denedi.

   " Bir şey mi oldu, Jungkook?"

   " Hayır..."

   " Bir şey arıyormuş gibi bir halin var."

  Karşısındakinin sesindeki hafif alayı fark eden Jungkook kaşlarını çattı. Neden herkes bugün bir şey kaybettiğini düşünüyordu ki? Gerçekten bir şey mi kaybetmişti? İçindeki huzursuzluk daha da arttı. Yine de başını iki yana sallayarak sakin bir sesle yanıtladı.

    " Bunu da nereden çıkardın?"

   Jin Hyung sadece omzunu silkmekle yetinip işine geri döndüğünde o da önemli bir şey olmadığına karar verdi. Sadece kendisi abartıyordu. Öyle olmalıydı. Yine de sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordu. Sanki sürekli yanında taşıdığı bir şey vardı ve bir yerde düşürmüştü. Durup üzerini şöyle bir yokladı. Telefonu yanındaydı. Kulaklığı da öyle. Cüzdanı da yanındaydı. Cüzdanını açıp içine baktığında Jimin'in neşeyle oraya tıkıştırdığı fotoğrafı gördü. Jimin ona yandan sarılmış, yüzünde her zamanki mükemmel sırıtışıyla ona bakıyordu. Kendisi de bir o kadar sırıtarak kameraya poz vermişti.

   " Jimin nerede?" diye mırıldandı kendi kendine. En son oyun oynadığında yanına geldiğini hatırlıyordu. Onu düşününce içi sızladı. Aradığı şeyin o olduğunu fark ettiğinde ise oldukça şaşırmıştı. Cüzdanı ortadan kaldırıp yeniden, bu kez ne aradığını bilerek, "Hyung"unu aramaya başladı. Hızlıca bir iki odaya girip onu bulamadığında endişelenmeye başlamıştı. O hep buralarda olurdu. Hatta genelde hep onun yanında olurdu. Dans pratik odalarından birine girdiğinde Taehyung Hyung'u gördü.

Wave Your Hand, Kookie... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin