Dost acısı

17 1 0
                                    

En kötüsü insanın kendi dostlarından, daha doğrusu kardeş dediklerinden kazık yemesidir. Canım dediklerin, bu hayatta ilk senin canına kıyanlardır. Bugün yüzüne güler, yarın arkandan saymadığını bırakmaz. Sen yükseldikçe hayatta, sen bir şeyler elde etmeye başladıkça, hep bir kin büyür içlerinde. Kıskanırlar. Onların iyiliği için dediğin her lafı, yüzüne çarparlar. Senin en has noktanla alay ederler. Seninle değil, SANA güler. Bir „eyvallah", çeker yerine geçer sadece izlemekle kalırsın. Senin düşman dediğine ilk onlar el uzatır. Senin düşmanlarınla aynı sofrada yer içerler. Bir de yan masadan, sadece sırıtırlar. Dost değilmi, dostum. Hep yalan. Yol verin böylelerine. Acımasız olun demiyorum, ama canını yakanın bazem şah damarını keseceksin. Böylesi için kendini üzme değmez. Beş kuruşun üçünü sana verse, geri kalan ikisiyle seni satar. Yalnız kal, ama iki kuruş için satılan olma. Asaletin senin yüreğinde'dir. BBBaşkasına muhtaç kalma. Kendi kapından başka kimsenin kapısında yatma. Allahtan başka kimseye yalvarma. Sen yine de hakkını helal et, gerisi takdiri ilahi. Sen sen ol onlar var zaten. Bir de gülümse bak kimsecikler seni üzemez. Sen iyiki varsın, bunu hiç bir zaman unutma.
_______________________________________________________
Artık bittim, tükendim dediğim her anda bir kerz daha vuruldum, bir kez daha kırıldım, döküldüm. Kimse gelipte onarmak için çaba sarf etmedi. Kimse gelipte „iyi misin?", diye sormadı. Bir zamanlar bir dostluğum vardı kimileriyle, bu bitmez, kimse bizi ayırmaz dediğim. Haklıydım, kimse ayırmadı kendileri gitti. Hiç bir zaman tek taraflı değildir bir hata, sadece bir güçlü bir de güçsüz vardır. Ben de işte o güçsüz olandım. Savaştım ama kaybettim. Kaybettim sandım. Şimdi dönüp bakıyorum ve biliyorum ben kazanmadım, kayıp da etmedim. Ben hep Ben oldum farklı değildim, sadece güçlendim. Affeden oldum, susan oldum. Size şöyle anlatayım zamanında biz güzel bir grup halinde dik ve bizim bir yönetenimiz vardı. O kişiyi çok severdim çokta bağlıydım ama bir bana karışamaz dı bir bana sözü geçmezdi. Bu yüzden en çok benimle tartışırdı. Çünkü karşısında asla kafamı öne eğmezdim. Susmazdım. Susturamazdı. Diğerleri benimle bir olur „Hadi söyleyelim hatasını", derlerdi ama demeye giderken susup kalırlardı. Birgün o kişi hepsini yanına çekmiş „ya o ya ben", demiş. Benim geldiğim yerde böyle bir şey yoktur. Ya hep, ya hiç. Tabi ki onu seçtiler. Tüm sınıf bana sırtını döndü, Öğretmenler bile umursamıyorlardı. Komik olan ne biliyor musunuz? Kavga dahi etsek onunla benim aramda bu hiç kimseyi aslında ilgilendirmez, sonuçta bende bir çocuğum neden bir öğretmen barıştırmak yerine taraf tutar ki? Sebep neydi kavganın biliyor musunuz? Bizim Grubun küçük olanın doğum günüsü vardı bir tek ben ve o „Lider" gidecektik. Ama o dedi ki „ben hafta sonu gelemem, Pazartesi yapalım.". Bizim burda ki Camii de Kermes vardı Pazartesi benimde yardıma gitmem gerekiyordu. „Pazartesi olmasa olurmu bak ben gelemem yazık olur", dedim. Keşke demeseydim. „Seni aldırırız babasına sen gel, sanki ne yapcan orda daha mı önemli", gibi şeyler saymaya başladı. Düşündüm o başka bir gün değince değişebiliyor ama ben değince neden olmuyor. Hayir ona da yazık kizin doğum günü ortada kalıyor. Aslında pekte kalmıyor hep zaten onun yancısıydı. Her neyse tartışmaya başladık. Biraz hakaret etmeye başladım dini katınca araya. Şimdi doğruya doğru hakaret etmeme hiç gerek yoktu tek yanlışım buydu. Daha bir de şakalar yapiyorum ki ortalik düzelsin ama yok susmuyordu. Arkadaşlığı sonlandırdı hemde her ikiside. Beni engellediler. Peki sırf böyle bir olaydan sonra arkadaşlıktan silinilir mi? Güya Dostduk işte. Okul o sıra bir haftalığına tatildeydi, tatilde yaşandı bunlar. Okul açıldı gittik birbirimizi gördük, yine yanlarına gittim konuşmaya çalışıyorum, ama bana hakaret etmekten başka hiç bir şey yapmiyorlar. Çok ağladım, çok üzüldüm. Düşündüm düşündüm hayır aklım almıyordu o kadar saçma bir şeydi ki. Hepsi bana sırtını döndü. Yalnızdım okulun bitmesine son dört ay. Ben hep yalnızdım. Okul bitmeden bir kaç hafta önce sınıfça para kazanmak için gruplara dağılıp bir yerde bir hafta sonu çalışmıştık ve evet ben onlarla bir gruptaydım. Ne umursuyorlardı, ne konuşuyorduk ne başka bir şey. O gün öğretmen geldi ilk kez o gün akıl etti nerden geldiyse artık aklına. Bizi barıştırdı. Özür diledim sarıldım. Hiç bir şey olmamış gibi davranmaya başladılar. Pazartesi yine okul başladı yanlarına gidiyorum ama tık yok. Geçtim oturdum bende bir kenara baktım bir olacağı yok. Saf gibi
kaldım. Sonra yine suçlu ben oldum, neymiş „O bizim yanımıza gelmedi, biz barıştık.". Daha ne yapacaksam. Hayatım boyunca kimsenin arkasından bu kadar koşmadım, kimseye yalvarmadım ve kimseye karşı bu kadar küçük düşmemiştim ama yine yanlış olan bendim. Okulun son günü şükür kendisi yoktu karnemizi alacaktık. Geldi grubun diger üyeleri bana sarıldılar özür dilediler. „Biz sana aslında hiç küsmedik ama o istiyor diye yanında olduk". Kendisi çünkü padişahın kızı haklılar. Hayır suç yine bende bende gelmiş affediyorum. Çünkü bir anlık ta olsa mutluydum birileri bana da hak vermişti, aslında hiç hata yapan ben değilmişim. Yanlız hissi gitti bir an. Güzeldi, o an sevilmek çok güzeldi.

_______________________________________________________

Binlerce iyilik yaparsın, yaptığın iyiliğe bile takacak bir kulp bulurlar.
_______________________________________________________

Dost dediklerimiz değil miydi asıl bizi yüreklerine sığdırmayan.
Seviyormuş gibi yapıp, ardından onlarca kötü söz söyleyen.

_______________________________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________________________

Yaz tatilin sonuncu günüydü grubun bir üyesi aradı benimle konuştu, çok kez özür diledi hatta „Yarın istersen beraber okula yürüyelim mi?", dedi. Tabiki kabul etmiştim. Bir başıma o sınıfa girmeye korkmuştum. Hatta istemiyordum. Ve yine aynı sezon. Kaldığımız yerden devam ediyorduk. Tek farklı olan bu sezonda yeni Karakterler girdi. Iyiki de girdi. Hani derler ya sen ne zaman düşersen o zaman biri elbet gelir tutar elinden. Şimdi ki Can dostum, kardeş bildiğimi o zamanlar yeni tanıdım. Yokluğuma bir güneş açtı sanki. Uzun bir ara geçti artik diğerleri ile birlikte olmaya da başladık, dostluklarımız büyüdü. Ama insan kaç yıl da geçse unutamıyor, sadece alışıyorsun. Acılara da, insanlara da. Şimdi dönüp bakiyorum bir zamanlar beni silip atanlar şimdi beni bir gün bile bırakmıyorlar. Bir zamanlar yüzüme bakmayanlar yanımda olabilmek için çaba sarf ediyor. Beni Görmemezlikten gelenler, arkamdan bir bir konuşanlar, beni listesine „Kardeşim" diye kaydediyor. Şimdi siz söyleyin. Kaybetmek neydi? Ya kazanmak? Size sadece şunu söylim düşsen de başka dallara sarılmayacaksın. Dizlerin yara bere içinde bile kalsa kendin teker teker oturup saracaksın. Öyle bir gün gelir ki, seni yok sayanlar kafalarını nereye çevirirlerse çevirsinler senden başkasını görmeyecek hale gelecekler. Bu hayatta her insan bir kere kaybeder, kaybeder ki güçlenmeyi öğrensin. Kaybeder ki kendince savaşsın. Kaybeder ki ayağa dimdik kalkabilsin. Ne olursa olsun kendinizden asla ödün vermeyin. Kendinizi değiştirmeyin. Hep siz olun. Ve en önemlisi yaşayın, iyisiyle kötüsüyle yasayin. Yaşamadan göremezsin, öğrenemezsin. Ve sadece bir kere kaybedin!
_______________________________________________________

Sırtından vurana kızma,
ona güvenip arkanı dönen sensin.
Arkandan konuşana da darılma,
onu insan yerine koyan yine sensin.

-Charles Bukowski-
_______________________________________________________

+ Sen gökyüzüne ben sana hayran!
- Gökyüzüne dokunsam geçer mi yürek yaram?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 11, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayaller Hayatın parçasıdır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin