Bölüm 2

9 2 0
                                    


İşler belli olmasın diye kendimi sakinleştirmeye çalışıp AI'a normal bi gülümsemeyle baktım. ''Arkadaşlarımla yeni yemekler deneyecektik ama bunun bi sır olması lazımdı, hmph kötü oldu..''

AI soğuk ve ciddi yüz ifadesinden sıcak bir yüz ifadesine döndü, ''Bir şeyler çevirmeyeceğinizi biliyordum zaten.'' deyip gülümsedi. AI yanımdan ayrılınca rolü bırakıp yere oturdum ve bu işin ne kadar sıkıntılı olduğunu tekrar anladım. Yerden kalkıp kendimi toparlamaya çalıştım, hiçbir şey olmayacak Tiarin.. Sakin kal. Sadece bir sargı vereceksin fazla bir olayı yok. Aklımdaki kötü düşünceleri bir kenara attım ve havaya baktım. Hava kararmıştı, çantama sıkıca tutundum ve fark edilmek istemediğimden merdivenleri kullandım. Aşağı indiğimde bir sürü asker vardı fark edilmeyi gerçekten hiç istemiyordum. Büyük arabaların yanından yavaşça geçerek duvarın yanına gittim, sonrasında metalden ama hangi metal olduğunu bilmediğim duvarın üstüne göz gezdirdim. Herkes gelen malzemelerle ilgilendiğinden duvarın üzerinde gözcülük yapan askerler de aşağıdaydı, şans sanırım. Bir arabanın arkasına çantayı attım ve arkasındaki numaraları aklımda tutmaya çalıştım. Tabletimi açıp dışarıdaki arkadaşıma mesaj atmaya hazırlanıyordum, o sırada sırtımda bir silah hissettim. Asker, ''O robot haklıymış sanırım, hm.. Ne de olsa bizden daha zeki olmaları için yaratıldılar. '' dedi. Korku dolu gözlerle askere döndüm, daha çocuk olduğumu biliyordu değil mi? Yoksa bu kaçan herkese uyguladıkları bi tavır mı? Askere yavaşça döndüm, asker ''Buradan kaçanlara ne olduklarını biliyorsun değil mi küçük hanım? '' diyerek o AI gibi soğuk ve ciddi bir yüz ifadesi aldı. 

Korkudan ve şaşkınlıktan titreyen sesimle ''N-Ne o-olur? '' dedim. Asker ''İçeridekileri toz pembe bir dünyada büyütüyorlar tabii, bilmemen normal. '' dedi. Askere aynı yüz ifadesiyle bakmaya devam ediyordum. Asker ''Ölürler. Bazı arkadaşların mutlaka kaçmışlardır, dışarıda nelerin olduğunu bile bilmeden. '' dedi. Gözlerim dolmaya başlamıştı ve kalbimde çok kötü bir acı hissediyordum, kalbimi tutarak ağlamaya başladım. Asker tekrardan konuştu ve ''Bu yüzden dışarıya gidenlere eğitim veriyoruz, öylesine ya da eğlencesine olduğunu mu sanmıştın-'' cümlesini bitiremeden bir yaratığın çığlığı duyuldu. Asker yanımdan ayrılıp elinde kocaman bir silah oluşturdu ve herkes kapıya doğru koştu. Bunu fırsat bilerek dışarıdaki arkadaşıma olaylar hakkında mesaj gönderiyordum. Çantayı koyduğum arabanın arkasına bir anlık cesaretle atladım, ne yaptığımı bilmiyordum. Arabanın arkasında uzandım ve içeriden arabanın arka kapağını nasıl kapayacağımı bulmaya çalıştım, tabletimi açtım ve arabaya bağladım. Arabanın komutlarından arka kapağı kapadım. Araba hareket edince aklım başıma gelmeye başladı ve neler yaptığımı sorguluyordum. Benim arkadaşlarım ölmemişlerdir değil mi? Hiçbir şey olmamıştır... Bunları düşünürken tekrardan sessizce ağlamaya başladım. Kafamı kaldırıp arka kapağın camından baktım, gördüğüm şey yüzünden içim korkuyla dolmuştu. Dışarıda kocaman bir ağzı olan, solucana benzer bir şey vardı. Arkadaşlarıma eğer zarar veren bir şey varsa o da bunlardandı değil mi? Bir anda araba titremeye başladı ve araba yüksek bir yerden düşüyormuş gibi yuvarlandı. Altımızdan çıkan şey solucana benzer varlığın diğer parçasıydı. Askerlerden kırmızı üstlü birisi solucanın bir anda kafasını kesti ve solucan acı dolu çığlıklar atmaya başladı ama çok sürmeden durdu. Ama sanırım kafamı bir yere vurmuştum. Kafamı bir yere vurduğumu anlamamdan çok süre geçmeden ters dönmüş arabanın arkasında baygın olarak yatıyordum.

(Yeni bölüm atmak için kitabın biraz daha görüntülenme almasını bekledim. Sci-Fi konusunda 10. olmuş kitap. Görünce gerçekten mutlu oldum. Teşekkür ederim, bu bölümde biraz olaylara girmeye başladım. Ana karakterin sadece özgür olmak için değil başka sebepler için de dışarıyı merak etmesini istedim. Umarım beğenmişsinizdir, görüşürüz.)

Believe In MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin