Bir kaç saat sonra uyandığımda hala arabadaydım. Arabayı süren kişi o yaratığı gördükten sonra kaçmış olmalı.. Zorlanarak arabadan çıktığımda etrafa bakındım, tam bir gün boyunca uyanmamışım sanırım. Hava karanlıktı ve acıkmıştım. Bir anda birisi omzuma dokundu ve hemen arkama döndüm. Arkamdaki Shinium'du, bu belaya girme sebebimdi.. Sinirli bir şekilde Shinium'a bakıyordum. Shinium ''İyi ki bayılmadan önce arabanın plakasını atmışsın, arabanın hareket etmediğini tespit edince hızlıca geldim ve senin de arabada olduğunu bilmiyordum.'' dedi ve kocaman gülümsemesiyle bana baktı.
Geldiği araç yerin sadece biraz yükseğinde uçabilen bir motosikletti, Shinium bir şeyler anlatırken bende motosikleti inceliyordum. Shinium ''Yine dinlemiyorsun değil mi? Çok sinir bozucusun.. Her neyse acele et getirdiğin sargıları falan götürelim.'' dedi ve motosiklete atladı, ben de arkasına ters şekilde oturdum. Sırt sırta oturuyorduk, bende etrafı izliyordum. Motosikletin sesinden pek bir şey duyulmadığı için Shinium sesini yükselterek ''Ben sana bakıcılık yapamayacağım bu arada, bizim orada bir abla var ne demek istediğimi o anlatır ve sana da yardım eder.'' dedi, bende sesimi bilmeden biraz fazla yükselterek ''ARKADAŞLARIMI BULMAK İÇİN BİRAZ DA KENDİMİ KORUMAYI-'' cümlemi bitiremeden Shinium bağırarak sağır olmadığını söyledi, cümleme devam ettim ''Biraz da kendimi korumayı öğrenmek istiyorum eğer arkadaşlarımı bulabilirsem onları da korumak için..'' dedim, Shinium sessiz kaldı yüz ifadesini de göremiyordum.
Küçük ve ortalıktan bulunmuş parçalarla yapılmış olan bir sığınağa geldik. Motordan ikimiz de indik ve bir abla bizi karşıladı. Shinium ''Biashin-san bu sargıları bana getiren arkadaşım, ama kendisi de geldi. Sıkıntı olur mu?'' dedi. İsmi Biashin olan abla sığınaktan tamamen çıkıp bana soğuk bakışlarla göz gezdirdi, tek gözü kapalıydı ve kapalı olan gözünün üstünde kocaman bir pençe izi vardı baya havalı gözüküyordu ne yalan söyleyeyim. Biashin ''Dövüşmeyi bilmiyorsun değil mi? Gel sana yardım edeyim..'' dedi ve soğuk ifadesinden sonra sıcak bir gülümseme onun yerini aldı. Biashin-san öyle deyince çok heyecanlandım, Shinium'a gözlerim parlayarak döndüm ve o da ne kadar heyecanlı olduğumu anladı. Shinium bir kaç dakika sonra yaralıyla ilgilenmeye gitmişti. Biashin-san ''Gidip düzgün kıyafetler getireceğim o aptal yerin kıyafetlerini görünce bile sinirleniyorum..'' dedi ve siyah bir suit getirdi bazı yerleri zırha benzer şekilde farklı renkli ve sertti. İçeri girdim ve dışarının aksine gayet güzel gözüküyordu ama 4 5 kişi yaralı olarak yatıyordu. Biashin-san bana kendi odasını işaret etti ve orada giyindim. Giyindikten sonra Biashin-san ile birlikte sığınağın aşağı katı?? SIĞINAĞIN AŞAĞI KATI O KADAR BÜYÜK Kİ! Ağzım açık kalmıştı. Biashin-san ''Çoğu sığınak böyle, yeni haberin oldu tabii normal.'' dedi ve gülümsedi. Biashin-san iki tane bileklik uzattı ve bunları kullanmamın uzun zaman alabileceğini söyledi. Sabırsızdım ama daha öğrenmem gereken çok şeyin olduğunu hatırlayıp kendimi rahatlatmaya çalıştım, bir yandan da kardeşim ve annemi özlüyordum. Biashin-san ile çok geçmeden eğitime başlamıştık bile.
-2 yıl kadar o sığınakta kaldıktan sonra-
Shinium'un güneşte parlayan bembeyaz saçlarına baktım. Shinium bana dönerek ''Duvarlara uğramamı ister misin? Yinwei teyze ve kardeşinin durumunu öğrenip gelirim.'' dedi ve mutlu bir yüz ifadesiyle ''Endişemi gidermiş olurum, onları gerçekten çok özledim..'' dedim ve Shinium kısa sürmeden yola çıktı.
-Shinium'un gözünden-
Motora binip duvarlara gitmiştim, motoru biraz daha yükseğe çıkarıp o büyük yerin üstünde bıraktım. Motorun kalkış için kullandığı şeyleri ayakkabımın altlarına taktım, ne de olsa kendim modifiye etmiştim motorumu. Ayakkabılarla havada süzülerek pencereden Yinwei teyzenin yanına girdim. Yinwei teyze bana bakarak ''Shinium?! Ne kadar da büyümüşsün-'' diyerek öksürdü. Bir sıkıntı mı var diye sordum, gözleri parlamıyordu ve hasta yatağında yatıyordu. Çok endişelenmiştim. Yinwei teyze bana gülümsedi ''2 yıl önce burada bir canavar vardı, Tiarin bahsetmiştir. Onun bedeni öldürüldükten sonra toza dönüştü ve toz benim gibi çok fazla kişiyi hasta etti, hala hastalığa bir çözüm arıyorlar..'' dedi ve gözlerim doldu. ''S-Size bir şey olmayacak değil mi?'' dedim. Yinwei teyze, ''Ne kadar zamanım kaldığını bilmiyorum, tek bildiğim zamanımın kısa olduğu..'' dedi ve ağlamaya başladım. Yinwei teyze benim ailem olmasa bile hep yanımda olmuştu küçükken. Yinwei teyzeye baktım ve Tiarin'i hızlıca getireceğimi söyledim.
-Tiarin'in gözünden-
Shinium bir anda sulu gözlerle yanıma geldi ve beni sıkıca tutup duvarların oraya götürdü, ''Hey, noldu?'' dedim ama Shinium bana bakmadan sulu gözlerle önüne bakıyordu. Pencereden girdik ve annemin yanındaydık. Shinium'u bırakıp anneme sarıldım, ama.. Gözlerim büyümüştü, annemin battaniyesinin üstünde neden kan vardı? Anneme baktım, bana gülümsedi. ''A-Anne..'' dedim ve annemin kucağına kafamı koyarak ağlamaya başladım. Annem Shinium'a anlattığı şeyleri bana da anlattı. ''Tiarin, tatlım. Çok fazla zamanım kalmadı, ama b-bu dünyada herkesin sonu aynı değil mi? Duvarlar arasında yaşamak gerçekten kötü, sana hak veriyorum...'' dedi ve biraz duraksadı annem, ''A-Ama ne olursa olsun,'' dedikten sonra öksürmeye başladı, hala ağlarken anneme bakıyordum. Annem bana tekrar gülümsedi ve ''Ne olursa olsun savaş, olur mu?'' dedi ve gözleri o hala gülümserken kapandı. Anneme sımsıkı sarıldım, ''Ş-Şimdi gidemezsin.. Lütfen..'' dedim ve sesli ağlamaya başladım. Shinium hemşirelerin ayak sesini duyunca beni bir anda sıkıca tutup motosikletin yanına götürdü. İkimiz de uzun uzun bakıştıktan sonra kendimizi tutamayıp ağlamaya başladık. Hala ağlarken Shinium ayağındakileri motosiklete takıp motosiklete bindi, arkasına ters şekilde bindim ve sığınağa gittik.
Biashin-san'a sarılıp ağlamaya başladım. Shinium da gelip sarıldı. O da ağlıyordu. Biashin-san olanları bilmese de ikimizin de başını okşuyordu. Annemi kurtaracak hiçbir şey yapamadıysam, arkadaşlarımı kurtarmaya odaklanmalıydım. Biashin-san'ı bırakıp aşağı katta bilekliğimi aktifleştirmek için eğitimime devam ettim.
(Merhaba, bölüm uzun oldu ama umarım buraya kadar okuyup beğenmişsinizdir. Kendinize iyi bakın, sonraki bölümde görüşürüz.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Believe In Me
AdventureBizim zamanımızdan çok uzak bir zamanda, Dünyadaki her şeyi yiyen canlılar neredeyse tüm Dünya'yı çöl haline getirmişti. Devlet bu canlılara çare bulmak için 5 yaşın üstündeki erkek çocuklarına istediği silahı kullanmalarına izin veren teknolojik bi...