Hayat, garipti. Bazen acıtıyordu. Canım yanıyordu. Her yeni bir şeyde kalbim kanıyordu. Ama herşeye rağman yaşamaya değiyordu. Yüzümüz hiç gülmüyor değildi. Gülüyordu. Sevdiğim insanlar, arkadaşlarım, ve şu an saçlarıyla oynadığım bebekler gibi uyuyan sevdiğim adam. Onlar için yaşamaya değiyordu hayat. Bu güne gelene kadar atlattığım badireleri düşündüm. Hikaye'nin başında ne neşeliydim oysa... Şu an bazı şeylerin farkında olmamın sebebi bişeyler yaşamıştım. Bazen canımı o kadar yakan şeyler oluyordu ki, dün gibi hatırlıyordum. Hayat gerçekten garipti. O an canımı yakan şeylere şu an gülebiliyordum bile. O aptal neşe dolu kız hâla içimdeydi. Arada; o kız, ben ve sevdiğim eğleniyorduk. O kızı seviyordum. Hayat'ın garip olduğu kadar, aşk da garipti. Kucağımda uyuyan bu adamı bir gün bu kadar çok sevebileceğimi ve onun da beni sevdiğine inanabileceğimi, aşk insanı olabileceğimi söyleselerdi inanmazdım. Güler geçerdim. Onunla yaşadıklarımız aklıma gelince gülümsüyordum. Dediğim gibi; oysa bazı yaşadıklarımız mutlu şeyler değillerdi. O an oturup ağladığım şeyleri bile şu an düşününce yüzüme bi gülümseme yerleşebiliyor. Herkesin zalim dediği hayat, müşterek olabiliyor. Şu an düşündüğümden bir saniye sonra vazgeçebiliyorum. Çok plan da yapmamak gerekiyor aslında. Hayatın bi planı var nasıl olsa. Hayat, şaşırtıcı bir şekilde ilerliyor. En olmaz dediğimiz şeyler, oluyor. En aşkla alakası olmayan, mecnuna dönüyor. En alakasız kişiler, yeri gelince hayatımızın merkezi haline gelebiliyor. İşte tam da bu yüzden; hayat'ı akışına bırakmak gerekiyor. Hayat'ın bu akıl almaz planı tek şekilde açıklanabiliyor;
Kader...Hikaye'nin biraz gerisinde:
"Kanka, kaaankaa, uyansana Gülenay!" sabah bu seslerle uyandım. Daha doğrusu UYANDIRILDIM. Evet uyandırılmayı hiç sevmem. Ama tam şu an, başımda cırlayan bir adet Merve var ve bu gerçekten çok sinir bozucu.
Ben, Merve, Gaye ve Sena beraber bordo bereli eğitim yurdunda kalıyoruz. Onlar benim ailem gibiler. Eren ve Uraz'ı da unutmamak lazım onlar erkek yurdundalar.
"Kaankaaaaaaa" ah pardon Merve detayını unutmuşum şu anda Merve beni uyandırmak için Çin işgencelerine başvurmak üzere.
Çünkü bir umut beni uyandırmaktan vaz geçer diye uyandığıma dair herhangi bir belirti göstermedim.
"Kanka sen bilirsin uyanmak zorunda değilsin sonuçta, neyse ben de kahvaltı hazırlamıştım ben yerim artık, ha bu arada 1 kutu çikolatalı süt almış Eren gelirken. Sen uyuduğuna göre biz içeriz artık"
Zeki bir insanım ve şu an kandırıldığımı biliyorum ama o %1 ihtimal çok önemli bu yüzden yeni uyanmış süsü vererek belli ettirmeden çikolatalı süt varmı diye kontrol ettim. (hani nerede çikolatalı süt verin ya uyanığım ben valla bak diye böğürüp ağlamaya başladı)
Gülen bir adet Merve, bir adet Sena, bir adet Eren ve bir adet Gaye gördüğüm anda sinirlerim tepeme ulaşmıştı bile. (Boyum kısa olduğundan sinirlerim tepeme çok çabuk ulaşıyor.) Ters bakışlarımı Merveye atarken bir yandan da intikam planı düşünüyordum, bir kutu çikolatalı sütü görene kadar...
Üstelik yanında çilekli süt bile var. Sanırım şu an dünyanın en mutlu insanı benim. Çikolatalı ve çilekli sütlerimi dikkatlice dolabıma yerleştirdim. Başlarına bir şey gelmesini istemeyiz öyle değil mi?
Ama bu mutluluğum Mervenin çığırması yüzünden kısa sürdü. "Leş gibi kokuyorsun. Çabuk duşa gir de çıkalım. Geç kaldık zaten. O otobüs kaçarsa seni gebertirim Gülenay. Of Gülenay of" "Hey! Ben pis korkmam Bi kere. Terlerim ama asla pis kokmam asla!"
Mervenin ters bakışları yüzünden savunmam biraz kısa sürdü. Bu kızdan ciddi anlamda tırstığım zamanlar oluyor ve biz şu an o zamanlardan birindeyiz arkadaşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo SarmAşık
General FictionSadece eğlenmek ve bordo bereli olma hayalini gerçekleştirmek için yaşayan Gülenay, bir anda kendini çok karmaşık bir olay zincirinin içerisinde bulur. Hayatına yakışıklı bir bordo bereli girmesi, olayların tuzu biberi olur... ...