22. Bölüm

172 34 677
                                    

Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızlarım.

★★★

Dumanlar odamı daha fazla sarıyordu ve benim öksürüklerim de ona eşlik ediyordu. Gözümü aralamak istiyordum ama bu pek kolay değildi. Yavaşça araladığım sırada gözüme direk odamın penceresi takıldı.

Belki camı açabilirim diye düşündüm. Zar zor duvara tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım. Ne kadar zor olsa ve şuan imkansız gibi gözükse de başarmıştım. Yavaş adımlarla duvara tutunarak ilerledim. Bir müddet sonra cama ulaşmıştım. Anında camın koluna yapışırken öksürüklerimle camı açmaya zorladım. Ama açılmıyordu.

Birkaç kez daha denedikten sonra açılmayacağını anlamış bir şekilde birkaç adım geri çıktım. Belki camı kırabilirim, diye düşünerek etrafıma bakınmaya başladım. Çalışma masamın altına yerleştirdiğim ayakları demirden olsan sekmen çarptı gözüme.

Oraya kadar gidip onu alamayacağımı, alsam bile cama hızla fırlatamayacağımı bildiğimden gücümü kullanmaya karar vermiştim. Elimi şıklatarak onu havalandırdığım gibi ikinci şıklatmamla hızla cama çarptırmıştım. Cam sesli bir şekilde parçalara ayrılırken bende kollarımı önüme tutmuştum. Aksi taktirde cam parçalarının yüzüme gelme riski vardı.

Parçalara ayrılan cam parçalarının ardından içeriye esen rüzgar ve temiz havayla biraz rahatlamıştım. Ama daha fazlasını almak için kendimi cama attım ve derin derin soludum. Rüzgar yüzüme çarpıyordu ve bu his şuan bana hayatımın en güzel şeyiymiş gibi hissettiriyordu.

Şimdi de evden çıkmam gerekiyordu. Aksi taktirde aşağıda ne oluyorsa birazdan beni de etkisi altın alabilirdi. Anında gözlerimle aşağı doğru baktım. Çok fazla yüksek değildi. Ama yine de atlayabileceğimi sanmıyordum. Zaten hala eski gücümü toparlayabilmiş değildim. Bu nedenle kapıyı açabilmenin yolunu bulsam iyi olacaktı.

Yavaş yavaş pencereden ayrıldım ve kapıya doğru ilerledim. Tam karşısına geçip ne yapabileceğimi düşünürken aklıma gelen şeyle iki elimi birden havaya kaldırıp şıklattım.

Kapının ortasında büyük bir buz kütlesi belirirken amacıma ulaşmıştım. Elimi bir kez daha şıklattığımda buz kütlesinin ortası yok olmuştu. Bende oradan ilerleyerek kendi odamdan çıkmıştım. Anında merdivenlere yöneldim ve aşağı inmeye başladım. Ben aşağı indikçe görünen alevlerle yangın olduğunu anlamıştım. Alevleri gördüğümde korkarak bir merdiven üste çıkmıştım. Ama ardından tekrar inmiştim. Tüm basamakları indikten sonra arkamda bir şeylerin yere düşme sesi gelmişti.

Anında arkama döndüğüm gibi ilerdeki tabloların düşmüş olduğunu görmem bir olmuştu. Sonra sakin olmaya çalışarak dış kapıya doğru döndüm. Yine öksürmeye başlamıştım ve gücümü kaybediyordum.

Kapıya doğru bir adım atacağım sırada alevlerin orayı esir aldığını görmüştüm. Aynı zamanda başımda dönmeye başlamıştı. Etrafımda bakındığımda dört bit yanımın sarılmış olduğunu gördüm.

Baş dönmem fazlasıyla artarken bir anda kendimi yerde buldum. Hangi ara yere düştüğümü bilmiyordum. Tek bildiğim şey daha kalkamayacağımdı.

Öksürüklerimin arasında gözlerimle dış kapıya baktım. Benden baya uzaklaşmış gibi gözüküyordu. Normalde daha yakınken şimdi nasıl bu kadar uzakta olabilirdi ki?

Alevlerin arasından sadece gözlerini görebildiğim birisi belirdi. Bu gözleri tanıyordum. O gece orada olan, Ateşlerin Efendisi olarak taktığım takma isimli kişinin ta kendisiydi.

Şuan fark etmiştim de gözleri Ateş'inkilere çok benziyordu. Bunu daha önce neden fark etmemiştim acaba?

Gözlerim Kararmaya başlamıştı. Sanırım bilincimde birazdan kapanırdı. Gözlerim kapanmaya yüz tutarken bakışlarımı tavanla buluşturdum. Bu sırada gözlerimin önüne burada olmadığına emin olduğum avizeye denk geldi. Buraya nasıl gelmişti ki?

Yıldızlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin