Medya: Bayan Olivia
Bölüm şarkısı: Harry Styles- Sing Of The TimesOy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️
Yeni bölümü beğenirsiniz umarım ❤️
***
Olympos
Yüksek merdivenlerde yankılanan ayak sesleri son bulurken sarayın kapıları açıldı. Telaşını göz ardı ederek bütün sakinliğiyle içeri girdi Aiolos. Saray sakinlerinin pek tanımadığı bu tanrı herkesi biraz şaşırtmıştı. Kendisini karşılayan bu kalabalığın önünde biraz verilmişti Aiolos. Saray çalışanlarından birine yaklaşarak konuştu sonunda.
"Apollo nerede?"
Karşısında duran tanrının gözlerine bütünleşmişti çalışan. Bir süre sonra o güzel gözlerin etkisinden çıkabildi ve Aiolos'un sorusunu yanıtladı.
"Yemek salonundalar kendileri."
Kafasıyla onaylayarak merdivenlere yöneldi hızla. Sessiz sarayda sadece ayak sesleri yankılanıyordu. Yemek salonuna yaklaşırken etrafta seslerin yükseldiğini fark etti Aiolos. Bir köşeye çekilerek sakince kimin geldiğine baktı. Yemek salonunun önünde duran Morpheus'dan başka birini göremiyordu. Tam o sırada başka bir ses duydu.
"Peki anladım. Ama anlattıkların dışında bir şey olursa eğer ne yapacağım?"
O sırada Morpheus konuştu.
"Merak etme anlattıklarım dışında bir şey olmayacak. Güven bana."
Ve dudaklarından o isim uçtu gitti.
"Ápeiro..."
Sessiz sarayın içinde yankılanan adını duyan Ápeiro usulca gözlerini etrafta gezdirir. Morpheus'u gerisinde bırakarak sesi duyduğu tarafa ilerlemeye başladı. Birkaçı adım sonra karşısında hiç görmeyi beklemediği biri vardı. Dimitri...
"Dimitri?"
***
2 Gün Önce
Yunanistan/Atina
"Buyurun siparişleriniz hazır!"
"Teşekkürler!"
Siparişlerini alan müşteriler dışarı çıkarken dışarda birinin beklediğini gördüm. Bakışları bir an olsun üzerimden çekilmezken sabırla bekledim. Pastane boşaldıktan sonra etrafı toparlama ihtiyacı duydum. Pek dağınık olmayan pastanede sandalyeleri düzeltirken üzerimdeki bakışların rahatsızlığını hissedemiyordum. Tam o sırada çan çaldı. Gelenin bir müşteri olabileceğini düşünerek yüzüme bir gülümseme yerleştirip arkamı döndüm. O an içimde bir ateş yandı, tam da sol yanımda. İyileşen yaralarım bir daha kanadı sanki. Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme donuklaşırken elim hâlâ sandalyedeydi.
Yıllar birini hiç mi değiştirmez? Yüzünün o güzelliği hiç mi azalmaz?
Konuşacak gücüm kalmamıştı veya başka bir şey için. Gözlerim yıllar sonra tekrar o mavi gözlere hapsolmuştu. Yıllar sonra tekrar kalbimin sönen ateşi yanmıştı. Bu hissi bilirdim ben, çaresizliğimin diğer adıydı bu aşktı... Yani Apollo'ydu.
"Olivia?"
İşte o ses... Sahi ne kadar olmuştu onun sesini duymayalı? Varlığını hissetmeyeli veya bu sevgilinin yüzünü hafızama kazıyalı kaç sene olmuştu? Varlığına güvenemediğim gücümü toparlayıp konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça
FantasyYıllarca kendini hiçbir yere ait hissedememek nedir? Sanırım cehennemdir... Peki ait olduğun yeri senden alsalardı? Daha büyük bir cehennem mi? Peki, ya ait hissetmediğin bu dünya aslında senin hükmün altında olmayı bekliyorsa? Yaşadığın bunca acıda...