Köydeyim çok sıkılıyorum arkadaşlarrrrr
Gün boyu tüm yaptığım instada-youtube'da dolaşıp whatsapp'a girmek, wattpad'de kitap yazıp yanımda getirdiğim kitapları okumak...
Youtube'da bilgilendirici videolar izlemekten içim dışıma çıktı artık, izleyecek hiçbir şey bulamıyorum.
Hadi bu paragrafın altına wattpad'deki en güzel Taekook ficlerini yorum olarak yazın, bu paragrafı gören herkes de fic ihtiyacını buradan karşılasın.
Yazan'ınız Zey, iyi okumalar dilerrrr....♡♡♡
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Okuldan çıkmış ve dün Taehyung'la gittiğimiz yoldan, bugün üçümüz birlikte yürümeye başlamıştık. Taehyung'dan uzak durmak için Jimin Hyung'un sağ tarafında yürüyor, onun olduğu tarafa doğru bakmıyor, onların arasındaki ufak konuşmaları dinlemiyor ya da dahil olmuyordum.
Genelde sessizlik içinde geçen kısa bir yürüyüşün ardından kitap kafeye vardık ve beklemeden içeri geçip, genelde Jimin Hyung'la beraber oturduğumuz, kafenin en köşesindeki, kitaplığın önünde kitaplığa bitişik olan masaya oturduk. Notları birlikte yazacağımız için ben kitaplık tarafındaki sandalyeye, Taehyung işe benim yanıma oturmuştu. Jimin Hyung ise benim karşımdaydı.
Garsonu beklerken bu öğle yemeğinin hızla geçmesini istediğimden dolayı beklemeden çantamı açıp içinden Jimin Hyung'tan aldığım notları çıkartıp masanın üstüne fırlatırcasına bıraktım. Aynı şeyi defterlerim ve kalemliğimi koyarken de yapmıştım çünkü bulunduğum durumdan oldukça mutsuz, sinirli ve rahatsızdım ve bu duygularımı eşyalara hırçın davranarak onlara gösteriyordum. Herkese karşı böyleydim, bu hep yaptığım bir şeydi. Benim için bir çeşit huy halini almıştı.
İkisinin de bakışları bana dönerken umursamadan çantamı da yere fırlatırcasına bıraktıktan sonra asık suratım ve sert bakan gözlerimle onlara döndüm. Ancak ikisine de bakmadan kalemlerimi çıkarttım ve notları açıp beklemeden yazmaya başladım.
"Jungkook, önce yemeğini ye. Acelesi yok öğle arası uzun nasılsa, sonra yazarsın."
"Ne kadar çabuk, o kadar iyi. Bunu çabucak bitirip bu saçmalığa bir an önce bir son vermek istiyorum."
Başımı kaldırıp karşımda oturan Jimin Hyung'a ateş saçan gözlerimle baktım. "O yüzden, karışma."
Sinirli yönümü görmeye alışkın olmadığından, şaşkınlıkla donup kalmış, bir cevap verememişti. Genelde ya güler yüzlü, ya da ifadesiz takılan biriydim. Kolay kolay sinirlenmez, sinirlendiğimde de bunu dışa vurmamak için elimden geldiğince çaba gösterirdim ancak bugün o günlerden biri değildi.
Cevap verememesini fırsat bilerek tekrar notlara gömüldüğüm sırada, bu kez Taehyung'un konuşmasıyla tekrar durmak zorunda kaldım.
"Jungkook, benden bu kadar nefret etmeni gerektirecek bir durum yok ortada. Bu basit şeyi hem kendin, hem de benim için zorlaştırıyorsun. Bu şekilde davranma lütfen,"
"Bana nasıl davranmam gerektiğini söyleyemezsin."
Ona bakmadan cevap verip yazmaya devam ettim.
"Elbette söyleyemem, sadece bunun daha kolay olabileceğini söylüyorum. Bu kadar gerilmene ya da sinirlenmene gerek yok derken bunu sadece kendim için değil, senin için de söylüyorum. Hatta direkt olarak senin içi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Delta - Taekook |Omegaverse|
Fanfiction[DEVAM ETMEYECEK] Delta Kim Taehyung, yıllar önce kurt adamlar ve vampirler arasında yapılmış kanlı bir savaşa katılmış ve babasını korumak isterken bir vampir tarafından ısırılmıştı. Ancak Taehyung ne ölmüş, ne de iyileşebilmişti... "I ask an angel...