Karşımda duruyordu. Neden gelmişti? Biraz yaklaşınca farkettim. Elinde bira şişesi vardı. Sarhoştu. Yanına gidip "Ateş? İyi misin?" dedim. "Nasıl görünüyorum. İyi gibi görünüyor muyum ordan?" dedi hafif sesini yükselterek. İrkildim. Neden böyleydi. Sorunca söylemeyeceğini biliyordum ama yine de şansımı deneyip "Anlatmak ister misin?" dedim. Bir iki saniye durduktan sonra derin bi nefes aldı ve " Bak Asya, ben hiç mutlu değilim tamam mı? Hayatımda herşey çok boktan gidiyor ve ben bundan gerçekten bıktım" dedi, sesi kayıyordu konuşurken. Sonra devam etti "Eminim çok iyi bir ailen var ve o yüzden böylesin, mutlusun. Ben hiçbir zaman bir ailem olduğunu hissetmedim Asya. Hiçbir zaman. Hep tek başımaydım. İhanetlere uğradım, yine tek başımaydım. Kaza geçirdim, kavga ettim, öldürülmek üzereydim, yine tek başımaydım. Annem ve babam ayda 1 kere yurt dışından geliyorlardı ve bazen bundan haberim bile olmuyordu. Bi ara herşeyim dediğim kuzenim, kardeşim, canım vardı. O da bıraktı beni. Parayı görünce herkes değişiyor Asya. Sen asla onlardan olma sakın. Karşındaki çok üzersin yoksa"dedi ve nefesini düzenlemeye çalışıyordu. Benim çok iyi bir ailem olduğunu düşünüyordu. Ama şuan onu desteklemeliydim. Sonuçta kendini kötü hissettiği zaman bana gelmişti. Ve en sonunda dağılmış olan Ateş'e bakıp "Ben varım, hani eğer istersen. Ne zaman yalnız hissedersen ben burdayım." diyebildim. Gözüme gelen göz yaşlarımı geri yolluyordum. Çünkü şu an olmaz. "Ben hep yalnızım Asya. Her gün, her saat, her dakika.." dedi. Ve gözleri dolmaya başladı. Ne yapmalıydım. Onu ilk defa böyle görmüştüm. Kaldırımda oturuyorduk. Bedenine iyice sokuldum ve onun yanında olduğumu göstermek için dizinin üstünde duran elinin üstüne elimi koydum ve hafifçe sıktım. Bana baktı, gerçekten çok kötü bir haldeydi. Dirseklerini bacağına koydu ve başını ellerinin arasına aldı. Aniden kalktı ve geriye doğru birkaç adım sendeledi "B-ben özür dilerim. Sana gelmemeliydim, beni daha tanımıyorsun ve ben sana gelip dertlerimi anlatıyorum" dedi. Giderken kolundan tuttum "Tanıt o zaman kendini bana" dedim. Ve bana sarıldı. Bana sarıldı. Öyle bi sarıldı ki sanki küçücük bir çocuk gibi sevgiye muhtaç bir çocuk gibi..
Sarhoştu , bana sarıldığını , bunları söylediğini yarına kadar unutacaktı belki.. Ama bana sarıldı ve bu gerçekten ihtiyacım olan bişeydi. O gün hiç konuşmadan o kaldırımda oturduk. Tek kelime bile konuşmadan. Kaan ve teyzem beni odamda uyuyor zannediyordu. Onlara yalan söylediğim için kendimi kötü hidssediyordum ama başka seçeneğim yoktu. Saat sabah 5'e yaklaşmıştı ve Ateş artık gitmemiz gerektiğini , okulun olduğunu hatırlattı. O kadar oturduk , en azından tek kelime bile olsa konuşsaydık..
Evin kapısına geldiğimde sessizce eve girmenin bi yolunu bulmalıydım. Sessizce kapıyı açtım,eve girdim. Tam kapıyı kapatırken Kaan "Nerdeydin sabah sabah ?" diye sordu sert bir şekilde. "Uyku tutmadı bende size kahvaltı hazırlamak istedim, ekmek olmadığını gördüm ve ekmek almak için dışarı çıktım. Ama market daha açılmamış" dedim. Allahım ne kadar çok yalan söylüyordum. Kaan "Peki " dedi ve pek inanmadığını gösteren bi yüz ifadesiyle odasına çıktı.
Bende odama çıktım ve üstümü giyindim. Gözlerim ahh çok iğrenç görünüyordu. Biraz makyajla yüzümü bakılacak hale getirdim çantamı aldım ve aşağı indim. Kahvaltı yapıp çıktık.Kaan beni okula bıraktı.
Sınıfa girdiğimde Ateş yoktu. Bahçede de görememiştim. Sanırım bugün gelmeyecekti. Zaten ne zaman düzgün bi şekilde okula geliyordu ki?
Ders bittiğinde bahçeye çıkıp hava almak istedim. Bahçede gizlice sigara içenler mi dersiniz , yiyişenler mi dersiniz. Herşey vardı. İğrenç. Sessiz bir yer bulmaya çalışıyordum. Okulun çevresi yeşilliklerle çevriliydi. Okul dıştan gerçekten çok hoş görünüyordu ama içten .. Okulun yan tarafında bi boşluk vardı ve 4 kişilik oturacak yer vardı. Yeni keşfetmiştim. Bu okula nazaran çok hoş biyerdi. Arka tarafı bomboş duvardı.Buraya neden kimse dokunmamış diye düşünürken 'kesinlikle o duvara bikaç tablo veya graffiti lazım' diye içimden geçirdim. Kesinlikle birilerinin yeridir diye düşündüm ama şuan kimse yoktu.Ortada bir ateş yanıyordu. Bir yandan üşümeyeceğim diye sevinirken bir yandan da rahatça kulaklığımla müziğimi dinleyebilirdim. Başım çatlıyordu ve uykum vardı.
Geçip oturdum kulaklığımı taktım, dirseklerimi bacaklarımın üstüne koydum ve başımı ellerimin arasına koydum. Sabahtan beri kaç tane ağrı kesici içtiğimi sayamadım ^^ Ama hala başımın ağrısı geçmemişti. Ateş'i düşünüyodum. Meğer hayatı ne kadar kötüymüş. O yüzden böyleydi sanırım. Sessiz,hiç konuşmayan,ters ve hiç gülmeyen.. Ve birine ihtiyacı olduğu zaman neden beni aradı, neden yeni tanıştığı birini aradı , numaramı nerden bulmuştu? Gerçekten cevaplarını çok merak ettiğim sorulardı.Omzumda hissettiğim bir elle irkildim ve ayağı kalktım. Aynı anda kulaklığımı çıkardım. Karşımda Burağı görünce şok oldum. Bir iki adım geriledim. Ama o üstüme doğru geldi. "Meraba canım " dedi ve göz kırptı. Burak'ta gerçekten çok yakışıklıydı ama çok itici bi tipi vardı. Değişik bişey. Hala kolumu tutuyordu. Kolundan kurtulmaya çalışınca daha çok sıktı. Napmaya çalışıyordu bu?
"Efendim Burak ? Noldu ? " diye sordum, tabiki yine sesim titredi. "Sadece bu güzel kızla sohbet etmek istedim " dedi ve beni duvardan tarafa döndürdü. Üstüme yürümeye başlamıştı. O üstüme yürüdükçe bende geriye doğru adım atıyordum. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Duvara çarptım ve yine irkildim ve bu kadar korkak olmama lanet ettim. Burak " Neden bu kadar çok korkuyorsun Asyacığıım?" diye sordu sanki aklımı okuyormuş gibi. "B-ben korkmuyorum , sadece ne istediğini merak e-ediyorum" dedim yine kekeleyerek -,- "Seni " dedi ve bana daha çok yaklaştı. Aramızda 2-3 cm kalmıştı. Dudaklarıma bakıyordu. Allahım nasıl bi okula geldim ben diye düşünürken sanırım gözümden bi damla yaş süzüldü. Evet sanırım değil süzüldü. Neden böyleydim , herşeye ağlıyordum. Ah bu ben olamazdım. Burak baş parmağıyla göz yaşımı sildi ve yanağımı avcunun içine aldı. Korkan gözlerle ona bakmaya devam ederken sağ tarafımızdan bağıran bi erkek sesi geldi. Aynı yöne doğru kafamızı çevirince bağıran kişinin Eren olduğunu gördüm. Sonunda beni kurtaracak biriii , 'ikinci kez' bir kere de Ateş'in elinden kurtarmıştı beni ve o kadar kibar davranmıştı ki gerçekten şaşırmıştım.
Eren bize doğru geliyordu. Burak hareketsizdi. Hala aynı pozisyondaydık.Tabiki yine titriyordum. Eren Burağın kolundan tutup onu resmen diğer yana savurdu. Bu çocuk gerçekten çok güçlüydü. "Napıyorsun sen ? Şimdi de daha yeni gelen kıza mı sardın ? " diye bağırdı Eren. Ben onlardan birazcık uzaklaşmıştım. Burak "Seni ilgilendirmez Eren. Bu işe burnunu sokma." dedi ve Eren'in üzerine yürümeye başladı. Erenle çok yakınlaşmışlardı ve sonra bi baktım Eren'in bi yumruğuyla Burak yerde.. Kısa bir çığlık attım ve Eren'e "Yapma lütfen !?" diye bağırdım beni duyabileceğinden emin olduğum bir sesle. Burak yerden kalkmadan Eren elini hafifçe sırtıma koyarak ilerlememi ima etti. Okulun içine girdik ve beni yönlendirdiği odaya girdim. Aletlerden ve duvarlardan anlaşılacağı üzere burası 'Müzik odasıydı'.
Tabureye oturmam için eliyle işaret etti ve bende oturdum. Bir şişe su getirdi.Çok ciddiydi. Getirdiği suyu içtim ve "B-ben çok teşekkür ederim, ikinci kez hayatımı kurtardın gibi bişey oldu sanırım" dedim ve gülümsedim. "Önemli değil" dedi ve sıcak gülümsemesiyle tüm ciddiyetini yok etti. "Ateş'in nerde olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Nerden geldi bana bu cesaret , tövbe tövbe. "Evde o , aynı evde kalıyoruz biz , gece 6 gibi geldi eve ve direk uyudu. Okula gelirken uyandırmak istemedim ve uyandırmadım" dedi ve daha sonra bunu neden anlattım dermiş gibi bi ifade oluştu yüzünde. "Peki " dedim. "Böyle olaylar yaşadığında çok fazla endişeleniyorsun ve titremeye başlıyorsun. Bi hastalığın falan mı var ?" diye sordu. Evet öyleydi ve hastalığım olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. "Hayır yok" dedim ve devam ettim " Sadece küçükken yaşadığım olayların yüzünden böyle sanırım. Zaten pek böyle şeyler yaşadığım söylenemez ama .." dedim. "Bu okulda hep böyle şeylerle karşılaşacağın için üzgünüm" dedi. 'Napalım artık katlanıcaz' dermiş gibi bi yüz ifadesi yaptım ve müzik odasından çıktık.
Eren'e defalarca teşekkür ettikten sonra Selin ve Nazlı'nın 'onların yanından ayrılmayacağımı falan filan ' iki saat bunları dinledim ve sonunda Selin'le arabaya binip eve gittik.
Gerçekten çok yorgundum felaket uykum vardı , Kaanlarla yemek yemeden hemen odama çıktım, pijamalarımı giyip sıcacık yatağımın içine girdim. Büyük ayıcığıma sarılıp mükemmel olacağını düşündüğüm uykuya daldım..
Vote ve yorumlarınızı bekliyoruum. Çok az okunuyo ve bu beni gerçekten çok üzüyo lütfen bana yardımcı oluun . Sizi seviyoruum :**