Nisa oturduğu bankta denizi izlerken gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözleri kapalı iken onun yanında olduğunu hayal etmeye çalıştı. Sanki başını omzuna yaslamış gibi hissetmeye çalıştı. Sadece çalıştı.
Çalan telefonu ile düşüncelerinden sıyrıldı. En yakın arkadaşının çağrısını yanıtlayıp kulağına götürdü telefonu. "Nisa!" En yakın arkadaşının sesi kulaklarını doldurduğunda tebessüm etti.
"Efendim Esin?"
"Sana bir kitap ismi vericem. Bu kitabı okuman lazım. Mükemmel nisa. Hatta kitaptaki karakter senin isminle aynı."
"Söyle bakalım ismini."
"Yok oluş."
"Yazar?"
Hattın kesilmesi ile kaşlarını çattı nisa. Sonra boş verip sahilin karşısına yürüdü. Kitapçıya girip raflar arasında gezindi. Gördüğü siyah kapak ile tebessüm edip eline aldı. Kapağı bile bu kadar sade olan bu kitap ilgisini çekmişti. Simsiyah bir kapak üzerinde sadece küçük harfler ile 'yok oluş.' yazıyordu. Ne yazar ismi vardı ne de arka kapak yazısı.
Yavaşça kasaya yürüdü ve kitabı karşısındaki yaşını almış beyaz saçlı adama uzattı.
"Ne kadar?"
"23."
"İsmi yok mu yazarın?"
"Var ama belirtmek istememiş. Ve ortadan kaybolmuş bazıları intihar etti diyor, bazıları gitti. Yayın evinde ki birine talimat verip kitaptan elde edilen bütün parayı kimsesiz çocuklara bağışlamış."
Nisa kaşlarını kaldırıp kitabı alıp oturduğu yere döndü. Kulaklığını takıp poşetten kitabı çıkardı ve ilk sayfasını açtı.
papatyaları çok seven, gülüşünde güneşi saklayan kadına..
Buruk bir tebessüm etti nisa. Bu sıfatı başka birilerinin kullanması içini yaktı. kitabın ona yazıldığını bilmeden.
Sayfaları okudukça gözleri doldu. Sayfaları her geçtiğinde canı çok yandı. Hep canı bir önceki sayfadan daha çok yandı. Her 'özür dilerim' cümlesinde biraz daha fazla ağladı. Etrafından geçen onca insana aldırmadı. Sadece ağladı. Kabullenmedi ama onun olduğunu hissediyordu. Burdaki yaşamına sevginin katili kendisiydi.
'Ben senin için ölmeyeceğim nisa, ben senin için yaşayacağım.'
"Yalvarırım, sözünü tutmuş ol Barış Murat. Yalvarırım bir yerlerde nefes alıyor ol."
Bütün sayfaları ağlayarak okudu. Bir umutla sonunu bekliyordu. O olmamasını diliyordu. Bu denli öldürmüş olmamayı diliyordu.
Acı çektirmiş olması acıyı bilmediği anlamına gelmiyordu. Barış Murat bilmiyordu belki ama nisada acı çekiyordu. Barış Murat kadar olmasa bile o da acı çekiyordu. Yangını yakan o iken çığlık atması anlamsızdı. Onları yakan nisaydı.
'diri diri gömmek istedim kendimi
ama geri çekildi toprak
sen çoktan çürümüşsün dedi
bana yapacak iş bırakmamışsın.'Bunu okuduktan sonra aklına gidişi geldi. Eşyalarını toplarkenki o duruşu, boş bakışları, ellerini önünde birleştirip sadece izlemesi geldi gözlerinin önüne. O an bile ölü gibiyken bu iki yılda acıyı kaldıramayan vücudunu düşünemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yok oluş. |nisbar.| 'tamamlandı.'
Fanfiction"toprak yağmura, ben sana.." "bir gün beyaz gülmüş, siyah aşık olmuş.. başka çaresi yokmuş, beyaz çok güzelmiş.."