Eğik yazı ile yazılan sözler,size birkaç tavsiye olsun.
Ayrıca lütfen atlayarak okumayın,bazı yerleri kaçırırsanız gelecekte ki bölümlerde yanılabilirsiniz ve aklınız karışabilir.
Sizi yorum yapın diye zorlamak istemiyorum.Kitap hoşuna gidenler zaten isterlerse yorum yapıp,oy verirler.Hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz.İsteyen yapar.Ama siz dersiniz ki 'yazarcığımızı mutlu edelim.' Eh o zaman sizi tutmam gjdfhdh💜
Ve lütfen sırf uzun diye atlayarak okumayın.İnanın eğleneceksiniz.
''Jungkook!''
Ardından koşmaya devam ettim. ''Jungkook dur!'' Okulun bahçesinde onu durdurmaya çalışsam da bir türlü ona yetişemiyordum.
Arkasına bile bakmıyordu.Tanrım,ne halt ettim ben böyle?Ayaklarım ağrıdı ya,dur artık.
''Beni duymuyor musun dursana!'' Hızlıca koşup kolundan tuttuğumda sinirle nefes verdiğini anladım.Yüzüme bile bakmıyordu.
''Yüzüme bak.''
İfadesizce yüzüme baktığında bu hallerine hiçte alışık olmadığımı anlamıştım. ''Ne,ne var?''
''Neden trip atıyorsun ki?''
Etrafına bakındı ardından şaşkınca bana baktı. ''Trip mi?Sen cidden manyaksın.Bana etmediğin küfür kalmadı ve sen bana cidden bunu mu soruyorsun?''
Hayal kırıklığı ile harelerine çevirdim yüzünü.
''Ben üzgünüm Jungkook,kırılacağını düşünmemiştim.'' dedim kırık sesimle.
''Üzgün müsün hah! Boşver artık seninle istediğin dilden konuşacağım.''
Şaşkınca ona bakıyordum. ''Anlamadım.'' Elimi kolundan sertçe ittirince yana savrulmuştum.
''Artık seninle arkadaş gibi değil de,hiç tanışmamış insanlar gibi konuşacağım.Umrumda değilsin bu günden sonra.''
Beni okulun ortasında tek bırakınca ben arkasından bakakaldım.Ellerimi kafama koydum ve parmaklıkların orada ki betona çıktım.Tanrım,neden yaptım ki böyle birşey?Neden Rosé'nin oluşturduğu sinirimi,Jungkook'da patlatırsın ki?Ah kafayı yiyeceğim.En yakın arkadaşım benim yüzüme bile zor bakıyor.
Sevdiklerinizin değerini,kaybettikten sonra anlıyorsunuz.Bu yüzden onları kırmayın.Sizi affetmezse,bu his sizi sonsuza kadar rahat bırakmaz.Kaybetmek istemediğiniz birini kendinize affettirmek için herşeyi yapın,gerekirse sabah akşam yalvarın ama yinede kendinizi ona affettirin.Eğer gerçekten değer vermiyorsanız,affettirmeye çalışmazsınız.
''Lisa!'' diye bir ses işittim.Etrafıma bakındığımda elimle gözlerimi sildim ve kim olduğuna bakındım.Yeri bana doğru koşarken ben gözlerimi kıstım,artık stresten gözlerim ağrıyordu.
''Oha,sen ağlıyor musun?'' dedi yanıma oturarak.Hızlıca gözlerimi sildim.
''Hayır canım,ne alakası var?''
İnanmamışca yüzüme baktı. ''Ne alakası mı var?Çok alakası var Lisa.''
''Unnie..'' dedim kaşlarımı çatarak.Ardından cümleme devam ettim. ''Lisa Unnie.''
''Bundan ne zaman vazgeçeceksin yahu?'' dedi. ''Hiçbir zaman.'' diyerek hafiften kıkırdadım.
''Ya sadece iki yaş var aramızda Lisa!'' dedi sahte bir sinirle.Tanrım,yanaklarını sıkasım var.Birde saçlarını iki tane tepeden bağlamış,gelde ağzını burnunu yeme şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More than a friend | liskook
FanfictionJungkook'un Lalisa'nın değerli günlüğünü alması ile her şey daha bir karmaşık hal alır. ©2020 | lavalia