*~*~*~*~*
15.01.1971, Cuma
6th Lavinia, öğleden sonra saat beş suları
Kütüphanede sakin bir akşamüstü
Ayla
"İlk baskısını bulmak güç. Ancak ben yine de sizin için arka tarafa bakacağım. Vaktiniz varsa lütfen oturun," dedi, karşı taraftan gelen ufak onaylamayla oradan ayrıldı. Ayrılmasıyla aklına onun gelmesi bir oldu. Kendi kendine mırıldandı, "O iyi, o halde sen de iyisin. Her şey çok güzel olacak, her şey çok güzel olacak, her şey çok güzel olacak..."
Tozlu ve mis gibi eski kitap kokan ufak ardiyeye girdi ve müşterisinin aradığı kitabı bulmak için işe koyuldu. Ah, o müşteri demeyi sevmezdi. O kitapsever derdi. Onlar müşteri değildi...
Birkaç rafı hızla geçip aradığı kitaplığa ulaştı. Raflara teker teker bakarken içinden de, yüksek raflarda olmasa iyi, diye düşünüyordu. Boyunun eriştiği tüm raflara bakmıştı ancak kitabın orijinal baskısı burada yoktu. Hoş, belki de bu kütüphanede yoktu...
İlerdeki tabureye uzandı ve hızla üstüne çıktı. Zaten ne olduysa o an oldu. Başı ani hareketinden mi, yoksa atladığı sabah kahvaltısı ve öğlen yemeğinden midir bilinmez, bir anda dönüverdi. Rafa tutundu ve gözlerini yumdu. Bir süre beklese de geçmemişti baş dönmesi. Gözlerini açtığında etraf çılgınlar gibi dönüyordu, üstelik yavaşça gözlerinin karardığını da hissetmeye başlamıştı. Düşeceğini hissettiği an tabureden inmek için bir hamlede bulundu ancak her şey için çok geçti. Gürültüyle yere düştü ve beraberinde birkaç rafı da aşağıya indirmiş oldu.
O sırada kütüphanede yeni işe başlayan Judd kitapları yerleştiriyordu. Gürültüyü duyunca başını ardiyeye doğru çevirdi. Yerleştirdiği kitapları hızla bir kenara bıraktı ve ardiyeye doğru yöneldi. İçeri girmesiyle yerde uzanan Ayla'yı gördü ve koşarak yanına gitti. Soğuk kanlı davranmaya çalışarak hızla yanına çöktü.
Genç kadının yüzü bembeyaz olmuştu, hatta öyle ki Judd bir an onun öldüğünü sanmıştı. Ancak nefes alıyordu. Hızla üstündeki kitapları çekti ve onu kucakladı. Burası oldukça tozluydu, ve onun ihtiyacı olan biraz açık havaydı.
15.01.1971, Cuma
Aynı saatlerde 6th Lavinia'nın arkasındaki sokaklardan biri
Güzel kokan bir çiçekçi
Harry
Gözlerini kıstı, ancak yine de ilgisini en çok kırmızı olanlar çekiyordu, "Biraz da kırmızı kasımpatılardan koysak, güzel olur mu?" karşısındaki kadın başıyla onayladı. Güzel olurdu tabi, ancak olmasa da koyacaktı. Kışın para kazanmak güçtü, hele çiçekçiyseniz çok daha fazla güç.
Harry gözlerini kırmızı kasımpatılara dikti. Bu çiçekleri gördükçe aklına yalnızca onun gelmesi normal miydi?
"Kasımpatılardan ayrı bir buket yapabilmeniz mümkün mü?" diye sordu çiçekçi kadına. Tüm kasımpatılarını Harry'ye ayıracak gibi görünüyordu. Harry rahatsızca yerinde kıpırdandı, "Tabi sizin için de sorun olmayacaksa..." diye ekledi.
Çiçekçi kadın gülümsedi, çok düşünceli bir adamdı, "Hayır efendim, ben hemen bir buket de kasımpatılar için hazırlayacağım. Buketi ne renk kağıda sarayım?" diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
Hayran KurguSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...