Selâmün aleyküm mümin kardeşlerim✌
Yıldızı okşayalım vee bölüme geçelim'☆
◆ ◆ ◆
Ertesi gün sabah yine erkenden sabah namazı için kurduğum alarm ve horoz sesleriyle zorla da olsa uyanmıştım. Dün camiden geldikten akşamı evde dedem ve anneannemle televizyon izleyerek geçirmiştik. Şimdi ise tekrardan camiye gitmek için hazırlanıyordum.
Altımdaki gri eşofmana baktığımda feracenin boyunun uzun olduğuna hesaba katarak gözükmeyeceğini düşündüm ve değiştirme gereksinimi duymadım. Feracemi giydikten sonra ayaklarıma bakarak odanın içinde şöyle bir tur attım ve yürürken de gözükmeyeceğinin kanaatine varıp bonemi yapmaya koyuldum. Bonemi de yaptıktan benim kendi eşyalarımı koymak için yer ayırdığım dolaptan siyah şalımı aldım. Omuzlarımı ve göğüslerimi kapatacak şekilde örttükten sonra aynadan son bir kez bakıp şalımın önünü düzelttim ve koyu kahverengi, eski desenlerle oyulmuş dolabın önünden siyah sırt çantamı da tek koluma taktıktan sonra odadan çıktım. Bu sefer anneannemden erken kalktığım için mutfağa girdim ve kahvaltı sofrasını hazırlamaya koyuldum.
Kahvaltıyı hazırladıktan sonra ağzıma birkaç şey attıktan sonra sessiz adımlarla anneannemgili uyandırmamaya çaba göstererek evden çıktım. Merdivenlerden indikten sonra bahçedeki ekili çiçeklerden en güzelini kopardım özenle. Burnuma götürüp koklarken kaburgalarımda çiçekler açmış gibi hissetmiştim sanki. Çiçeğin o güzel kokusu ciğerlerimde yola çıkarken gözlerimi kapattım. Sonra kendime gelip gözlerimi açtım ve çantamdaki Kur'an'ımı çıkardım. Sayfaların arasına çok yakışacaktı. Rastgele bir sayfa açtım çiçeği özenle yerleştirdikten sonra çantama geri koydum. Çantamın fermuarını da kapattıktan sonra bahçenin çıkış kapısına yöneldim ve caminin yolunu tuttum.
Kuşlar ağaçların üstünde seromoni yaparken güneş de yavaş yavaş yerini almış ve bütün canlılara kucak açıyordu. İnce uzun tahta köprüden geçerken aşağıda gürül gürül akan dereye de göz atmayı unutmamıştım. Burası benim, köyde en çok sevdiğim yerdi. Derenin kenarında çamurdan tas tabak yaptığımız günler geliyordu aklıma. Sonra eve geldiğimde annemin bana ceza olsun diye bahçedeki buz gibi suyla hortumu açarak yıkamaları... Âh mazi, neden hep bu kadar güzel olmak zorundaydı ki?
Şu an, yaşadığım bu gün belki de benim için hiçbir şey ifade etmiyor olabilirdi ama ileride bugünümü de deli gibi özleyeceğime adım gibi emindim.
Çünkü insan bu, duyar hep mâziye özlem. Hem de bu geçmeyen özlemlerden.
Köprüden geçerken arkamda adım sesleri duymamla birlikte ani bir refleksle arkama dönüp kimin geldiğine baktım. Baktım bakmasına ama kimse yoktu. Allah Allah. Adım sesi duyduğuma o kadar emindim oysa ki.
Kendimi geçiştirdikten sonra caminin beyaz ve paslanmış demir kapısını ittirerek içeriye girdim. Duvarların kenarına ekilen çam ağaçları caminin gözükmesine engel oluyordu. Kapıdan içeri girdiğinizdeyse yeşil çimlerin arasında taşlardan iki tane yol ayrılıyordu. Sağ taraftaki caminin arka kapısına giderken, sol taraftaki caminin ön kapısına gidiyordu. Yani erkek çocuklarının olduğu yere. Sağ taraftaki otlarla kaplanmış taştan yolu takip ederek caminin arka kapısına gittim. Saat daha henüz sekiz buçuk falandı muhtemelen çünkü birkaç öğrenciden başka kimse yoktu.
Tam dış kapıyı açıp ayakkabılarımı çıkardıktan sonra ayakkabılığa bırakıyordum ki kapının çaprazında bir çocukla dün gördüğüm adamı gördüm. Biraz daha dikkatli bakınca çimlerin üstüne oturup bağdaş kurarark çocukla konuşan kişinin Asaf olduğunu anladım. Beynim kırmızı alarm verirken bakışlarımı hemen çektim ve ayakkabılarımı ânın telaşıyla fazla gürültü çıkararak bırakmış olmalıyım ki iki çift göz bana döndü. Asaf ve küçük çocuk bana bakarken hızlı adımlarla koridoru geçtim ve asıl camiye giren kahverengi kapıyı da açıp yerimi aldım. İrem beni görse de okuduğu kitaba bakmaya devam edince içimden bir tuhaf olsam da belli etmeden selam verdim. Belki bir şeylere canı sıkkındır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Gülüşlerin Adresi ✓ Texting
Духовные0526..: Ey iman eden, sahurda ne yiycen? Zümra : Zıkkımın kökü. Yer misin? Sürekli 'Bugün erken yatacağım.' deyip asla erken yatamayan Zümra, bir gün yine sahura kadar uyanık kalıp kitap okurken telefonuna bilinmeyen bir numaradan deli saçması mesa...