kitap tüm "Ay Günlüğü” okurları için.
Benimle bujolculuğa çıktığınız için teşekkür ederim.
Ayna, ayna,
Söyle bana, En güzel kim bu dünyada ?
ATEŞİN ÜZERİNDE UZANMIŞTI. SICAK KÖMÜRLER sırtını dağlıyordu. Gözlerinin önünde beyaz kıvılcımlar uçuşuyordu. Bayılmayı bekledi ama bilinci kapanmak bilmiyordu. Bağırmaktan sesi kısılmıştı. Boğazı acıyordu.
Cızırdayan etinin kokusu burun deliklerini dolduruyordu. Dumandan yanan gözlerini kırpıştırdı. Teni kabarcıklarla kaplanmıştı. Derisi soyuluyor, altından cılk dokular görünüyordu.Acı kızgındı ve ızdırabı hiç dinmeyecek gibiydi. Ölmek için yalvardı ama olmadı.
Sağlam eliyle kendini ateşten uzaklaştırmaya çalıştı. Kömürden yatak, ağırlığı altında yer değiştirdi. Korların ve dumanın içine biraz daha gömüldü.
Pusun arasında bir çift merhametli göz gördü. Sıcak bir gülümseme. Bir parmak kıvrılarak ona işaret etti. Gel, kardeşim.
Levana inleyerek doğruldu. Ağır battaniyelerin altında eli ayağı birbirine dolanmıştı. Çarşafı terinden sırılsıklam ve buz gibiydi, ama teni hâlâ rüyanın etkisiyle yanıyordu. Boğazı çığlıklarından tahriş olmuştu. Yutkunmaya çalıştı, ama tükürüğü is kokuyordu.
Tiksintiyle suratını buruşturdu. Solgun sabah ışığında titreyerek rüyanın etkisinden kurtulmayı bekledi. Yıllardır aynı kâbusu görüyordu. Yakasını hiç bırakmayacak gibiydi.Kendini ateşin gerçek olmadığına inandırmak için kollarını ve gövdesinin iki yanını yokladı. Hayır. Diri diri yanmıyordu. Odasında yalnız ve güvendeydi.
Titrek bir nefesle döşeğin kuru tarafına kaydı ve sırtüstü uzandı. Gözlerini kapamaya korktuğu için karyolasının tavanını seyre koyuldu. Az sonra nefesi yavaşladı, kalp atışları düzene girdi.
O gün nasıl bir role bürüneceğini düşünerek oyalanmaya çalıştı.
Binlerce seçeneği vardı. Güzel olacaktı. O kesindi. Ama güzelliğin de çeşitleri vardı. Ten rengi, saç tipi, göz biçimi, boynun uzunluğu, yüzde uygun bir yere yerleştirilen bir ben ya da çiller ve zarif tavırlar.
Levana nın güzellik hakkında bilmediği yoktu. Ve tabii çirkinliği de iyi biliyordu.
Sonra cenazeyi hatırladı.
Sıkıntıyla homurdandı. Onca insanın arasında sihrini bütün gün korumak zor olacaktı. Cenazeye gitmeyi hiç istemiyordu ama başka seçeneği yoktu.
Dikkatini kâbuslarla dağıtmak için yanlış bir gündü. Belki de bildik bir rol seçmeliydi.
Rüyası bilinçaltının derinliklerine itilirken Levana o gün, annesi olduğu fikriyle oyalandı. Kraliçe Jannali’nin öldüğü günkü hâli gibi görünmeyi planlamıyordu şüphesiz. Ama belki on beş yaşındaki görünümüne bürünebilirdi. Hem cenazeye annesinin elmacık kemikleri ve menekşe rengi ışıltılı bakışlarıyla katılması bir hürmet göstergesi olabilirdi. Herkes bu görüntünün sihirle elde edildiğini bilecekti tabii ama kimse yüksek sesle söylemeye cesaret edemeyecekti.
Birkaç dakika için annesinin o yaşta nasıl göründüğünü hayal etmeye çalıştı ve sihrin üzerine yerleşmesine izin verdi. Bir ense topuzuyla toplanan ay sarısı saçlar. Bir buz parçası kadar solgun bir cilt. Büyüdüğünde sahip olacağından biraz daha kısa bir boy. O canlı bakışları gölgede bırakmayacak açık pembe dudaklar.
Sihir onu sakinleştirmişti. Ama kendine alıcı gözüyle bakar bakmaz tuhaflığı fark etti.
Ailesinin cenazesine ölü bir kızın görüntüsünde gitmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Ayna
AdventureAyna, ayna, söyle bana benden güzeli var mı dünya'da? Ya da Ay'da... İki gezegen arasında aşklarını ne kadar sürdürebilirlerdi kİ?Daha doğrusu, bir gezegen ve Ay arasında. Ya da her neyse. Saf kötülüğün bir adı var. Aldatıcı maskelerin ardında gizle...