Şarkı : Lucia-Hide
"Abi gitmesek olmaz mı ya?"
"Dorina artık sızlanmayı kes ve hazırlan." dedi Karmen Bey. Abimi çok seviyordum ama gerçekten beni deli ediyordu.
Ailemi iki sene önce -hatta nerdeyse iki buçuk sene olacak- kaybetmiştim. Hem de ne zaman ve nasıl mı? Doğum günümde bana pasta almak için arabayla pastaneye doğru giderken bir trafik kazası geçirmişlerdi. Bana süpriz yapmak için evden çıkmışlardı ama bir daha geri dönememişlerdi. Bu durum için kendimi suçlamıyor da değildim. Aslında annemle babama da kızgındım. Hem bize çok erken veda etmişlerdi, hem de beni şu uyuz abimle -kendisi hala bana içerden sesleniyor- tek başıma bırakmışlardı. Ankara'da yaşıyorduk ve gittiğim okulu pek sevmiyordum. Hepsi farklıydı,çok farklı. Bu arada bu sene dokuza - yani lise 1- başlamıştım. Ben de bu durumu abime birkaç kez anlattım. Bilin bakalım ne oldu? Evet, abim taşınmaya -İstanbul'a- karar verdi. Sizce de fazla abartmamış mı? Neymiş efendim, İstanbul'da daha iyi eğitim görür, daha iyi yerlere gelebilirmişim. Burda da iyi yerlere gelebilirim diyecektim ki haksız olduğumu yine, yeniden fark ettim.
Aslında beni buraya bağlayan hiçbir şey yoktu, yani evimiz dışında. Annemle de babamla da çok iyi geçinirdim, geçinirdik. Çok güzel bir aileydik. Onlar gidince bir hayli sarsılmıştım. O sene herkesle arama mesafe koymuştum. Zaten hiçbir zaman herkesle samimi olan tiplerden değildim ve öyle olanları da sevmiyordum. Öyle kişiler bana hep yapmacık gelir. Ha bide çıkarcı. Yani bunlar etraflarında çok kişi bulundururlar ki, bir şey olduğunda onları güzelce kullansın, sonuçta onlarda arkadaştan bol ne var! Arkadaş dedim bu arada, dost demedim. Ay biz nasıl bu konuya geldik, benim iç sesim yine neler saçmalıyor?
Ben yatakta bunları düşünürken abim birden odaya girdi, "Ee sen hala hazırlanmamışsın, neyi bekliyorsun?" dedi. Gergin olduğu her halinden belliydi.
"He-hemen hazırlanıyorum abi." diyerek kekeledim.
"Zahmet olucak." diyerek sinirli gözlerle bana baktı. Başka bir zaman olsa 'evet' der onunla dalga geçerdim. Fakat şu an gözlerindeki gerginliği okuyabiliyordum ve dalga geçmek hiç yararıma olmazdı. Bende hızlıca hazırlanmaya başladım.
Tam bir saat içinde hazırlanmıştım.
"Hazırım ben abi!" diye bağırdığımda, "İyi, on dakikaya çıkıyoruz." dedi.
"Tamam." diyerek karşılık verdim.
Bavullarımızı yavaş yavaş arabaya yerleştirmeye başladık. Abim İstanbul'da kalacağımız evi ayarlamış, hatta bazı eşyalarımızı -koltuk,televizyon gibi- kargo ile yollamıştı. Buradaki evi satmayı ne kadar çok düşünse de yapamamıştı."Hadi geç arabaya hazırız, ben de hemen geliyorum."
"Tamam." dedim ve evden tam çıkacakken son bir kez eve bakmak için döndüm.
Hani dizilerde olur ya, böyle bütün anılar gözünün önünden bir film şeridi gibi geçer. Hah, tam öyle oldu. Ben buna pek inanmazdım ama şu an doğru olduğuna kalıbımı basabilirdim.
Gözlerimin dolmaya başladığını gören abim hemen yanıma gelip sarıldı. Daha sonra alnımdan öptü ve "Hadi arabaya koş Dorina Aras, yoksa seni gıdıklarım." dedi gülerek.
"Abiii!" diyerek kıkırdadım ve arabaya doğru yürümeye başladım. Gerçekten abim olduğu için çok şanslıydım, o olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. Ya da vazgeçtim, biliyorum; kesinlikle delirirdim!
Abim arabaya doğru geldi, tam kapıyı açıp içeri girecekken geriye döndü ve garajdan bir şey alıp geldi.
Arabaya binince poşetin içinden bir yastık ve bir battaniye çıkardı. "Al bakalım Dorina Hanım, uzun bir yol var önümüzde, size iyi geceler." diyip yastığı bana doğru fırlattı ve sırıttı.
Ben de yastığı alıp "Saol abi." dedim ve hafif bir tebessüm ettim. Sanırım yastığı alır almaz uyumuştum. Çünkü geceye, yolculuğa dair hiçbir şey hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
Teen Fiction"yani şu hayatta senin bile yerin dolacaksa inanacak hiçbir şeyim kalmaz"