merhabalarrr:d umarım beğenirsiniz, bölümü epey uzun tutmaya çalıştımmm❤
oy verip yorum yapmayı unutmayın,,, keyifli okumalar❤
🍃
"Dün kliniğe yeni bir hemşire atandı," dedi Jungkook son derece keyifli bir sesle. "Partiye onu da davet ettim. İsmi Chaeyoung ama Rose denmesini tercih ediyormuş, sizi tanıştırdığımda lütfen beni ona çokça öv."
Sırıtarak "Kaderin ellerimde anlaşılan," dediğimde gülümseyerek omuz silkti ve "Belki," dedi. "O değilde ilk defa bir kıza bakarken benim için doğru olduğunu hissettim.. Belki flörtü, çıktığı falan vardır bilmiyorum ama yine de göz göze geldiğimiz andan beri birbirimize ait olmuşuz gibi hissediyorum.. Ne bileyim, öyle işte.."
Jungkook'un Amerika'da kaç kez kızlardan kaçtığını, kaç kez onları apaçık reddettiğini ve defalarca kez onlar tarafından aldığı çiçekleri mektupları çöpe attığını iyi biliyordum. Hatta ona yakınlaşmak isteyen herkes onun tepkisinden korkarak -buna bazı erkeklerde dahildi- soluğu yanımda alıyordu ve resmen aralarını yapmam için bana yalvarıyordu. Jungkook'la fakültelerimiz farklıydı ama önemli değildi onu sevenler için, bir şekilde buluyorlardı beni. Hepsinden bıkıp usanmıştık ama şimdi düşününce, Jungkook'un dört sene boyunca doğru kişiyi bulamayıp karşısına çıkalı iki gün olan birine abayı yakmış olması kesinlikle Chaeyoung'un özel birisi olduğu anlamına geliyordu.
Onun bu şirin mi şirin aşık halini gülümseyerek izledim. Chaeyoung'tan bahsederken resmen eli ayağı birbirine girmişti, öyle ki az kalsın kendi ayağına takılıp düşecekti de zor tutmuştum.
"Bir tanışalım bakalım, kimmiş bu arkadaşımı pata küte düşüren kız?"
"Yoldadır kesin, gelir birazdan," dedikten sonra kapıdan giren davetli bir çifti selamlamaya gitti. Bende bu esnada yavaş yavaş dolmaya başlayan parti alanında yiyeceklerin olduğu bölüme ilerliyordum. Beni en çok ilgilendiren kısım burasıydı ve parti bitene kadar yerimi kesinlikle bulmuştum.
Kapı tarafından bir gürültü geldiğinde müziğin sesi bastırılmıştı, irkilerek başımı arkaya çevirdiğimde Jungkook ve diğerlerinin sarılarak gülüştüğünü gördüm. Bu görüntü gülümsetmişti, hepsini tekrar bir arada gördüğüme çok mutlu olmuştum.
Jimin Jungkook'un boynuna sardığı kollarını gevşetirken bu sefer de Yoongi aynı şekilde sarılıyordu ona.
Jungkook bir yandan ağlarken bir yandan da gülerek hepsine sarılmaya çalışıyordu. Diğerleri de onun ağlamasıyla duygusal moda girmişti şimdi. Daha fazla bakarsam bende ağlayabilirdim. Bunu bilerek başımı yavaşça önüme çevirdim.
Elime kırmızı karton bir bardak alıp içindeki alkolü içerken önümdeki atıştırmalıklardan yiyordum. Hiçbir zaman alışık hissetmediğim bu parti yerleri bende daima bir an önce eve gitme isteği uyandırıyordu, Jungkook için geceye kadar dayanmak zorunda olmasam çoktan gitmiştim de bu parti ikimiz içinde önemliydi.
Omzuma birinin dokunmasıyla başımı yana çevirdim. Lalisa gülümseyerek "Hey," dediğinde nasıl davranmam gerektiğini bilemeyerek ayağa kalkmıştım. Yarım yamalak gülümseyip "Merhaba," dedim. "Görüşmeyeli nasılsın?"
Koluma hafifçe vurup "Sana çok kırgınım," derken sitemliydi. "Hiç aramadın, kendimi affettirmeme izin vermedin. İntihar edeceğini bile diğerleriyle öğrenmiştim.."
Bunları konuşmanın ne yeriydi ne de zamanı.. Lalisa'ya başta biraz kızmıştım sırrımı Angelina'ya söylediği için ama bunun sonradan bir önemi olmadığını farketmiştim. Onunla görüşmeyi kesmemin sebebi ben intihar ederken yanımda kimsenin olmasına izin vermemekti. Yalnız olmak istiyordum. Zaten sonradan Amerika'ya gitmiş yeni bir başlangıç yapmıştım, görüşememiştik bu yüzden.