Bu sorunun cevabını en az doktor kadar merak ediyordu. Kafasında kurduğu, kendisiyle konuşan, gülüşüyle içini ısıtan kişi kimdi? Neredeydi? Sehunun onunla ne gibi bir bağlantısı vardı da herkes ona bunu soruyordu?
Meraklı bakışlarını doktorun arkasında ki esmere doğru yöneltti. Başlarda yüzüne oturttuğu gülümseme soruyla birlikte kendini başka bir ifadeye bırakıyordu. Ve Sehun o ifadenin hiç de kibar bir şey olmadığını söyleyebilirdi.
"Kim Jongin." Esmer olanın dudakları hareket ediyordu. Fakat önce ki gür sesinden eser yoktu. Sehun onu duymak için göğsünü masaya doğru yasladı. Buz gibi soğuk masa kıyafetlerini geçerek tenine işliyordu.
"Kim Jongin, Busanda."
Busan mı? Sehunun ilk düşündüğü şey buydu. Hafızasını kaybetmiş bir aptal olsa bile busanda hiçbir şey olmadığını biliyordu. Ne büyük binalar, ne kalabalık şehir hayatı, ne de kaliteli bir şey. Busanda olan tek şey balıktı. Jongin gibi birinin yaşaması gereken en son yer olmalıydı.
"Busan mı? Seul de 3 tane evi varken neden Busanı seçtiğine dair bir fikriniz var mı bay Oh?"
Sehun otomatik olarak başını hayır anlamında salladı. Fakat doktorun arkasında kendisine onaylamaz gözlerle bakan Jongini görünce yanlış bir cevap verdiğini anladı. Toparlamak için birkaç kez kekeledi. Neyse ki gözlerini deviren bir Jongin, durumu kurtarmak için oradaydı.
"Çıkmadan önce bana bir not bırakmış. Busana gittiğini ve onu orada bulmam gerektiği hakkında bir şeylerdi."
Sehun o kadar şok olmuş bir vaziyetteydi ki, bir anlığına Jonginin dediklerini aktarmayı unutuyordu. Kafasını karıştıran bazı şeyler vardı. Birincisi Jonginin geçmişinden biri olduğu kesinleşmişti. Yalnızca televizyon da, ya da yolda gördüğü birini hayal etmiş sayılmazdı. Bunun için minnet duyarken buldu kendini. İkincisi Jonginle ne gibi bir bağlantısı olduğunu anlamamıştı. Fakat Jonginle herhangi bir bağlantısı olduğunu düşünmek bile kanını kaynatıyordu.
Sehun notu biliyordu. Parlak ışıkları ve korna seslerini duymadan önce cebinde tuttuğu bir şey olduğunu hatırlıyordu. Belki de o bir şey Jonginin yazdıklarıydı.
"Bu kadar gelişme göstermeniz beni çok mutlu etti bay Oh." Adam önünde ki deftere birkaç şey daha not aldı. Yüzünde memnun bir ifade vardı. Ve Sehun rolünün inandırıcılığını arttırmak için gülümsedi. Öyle uzun zamandır gülümsemiyordu ki dudak kenarlarının sızladığını hissedebiliyordu.
"Hepsi sizin ve kliniğinizin sayesinde doktor." Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. Gülümsemesini sabit tutmak o an için iskenceden farksızdı. "Hepsi sizin sayenizde."
**** **** ****
Artık işkenceler yoktu. Sabah odasının kapısını çalan, onu kollarından sürükleyip, masaya yatıran birileri yoktu. Sehun bunun için mutlu hissetmeliydi. Yine de birkaç gündür kafası fazlasıyla karışıktı. Bazen mutluluk dışında her türlü duyguyu yaşadığını hissediyordu.
Kafasını karıştıran elbette ki yeni bir şey yoktu.
Aklı Jongin, Jongin ve Jongin hakkında doluyken nasıl kendisine başka konu bulabilirdi ki?
Sehun bir an ona her şeyi sormayı düşündü. Aklında ki soru işaretlerini kaldırabilecek tek kişi esmer olandı.Fakat Sehun ne zaman dudaklarını aralıp konuya giriş yapmaya çalışsa, Jongin agresif bir şekilde konuyu değiştirmenin yolunu buluyordu. Sehun geçmişi hakkında bir şeyler öğrenmek isterken, Esmer olanın sandeletlerinden bahsetmesi onu tam anlamıyla delirtiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lay down to die // Sekai
FanfictionHiçbir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine, bildiği halde titaniğin defalarca batmasına engel olmamıştır. Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. Çünkü Romeo ölmeli, titanik batmalı, ama aşk herşey...