Dün yaşananlardan sonra mutlu bir şekilde süslenip, İlay'ı anneannesine bırakıp arkadaşım Göksu'yla dışarı çıkmaya karar vermiştim. Çok oturmuş, çok karamsar bir ruh haline bürünmüştüm. Bu moddan çıkmanın vakti gelmiş, geçiyordu.
Evde kimse olmadığı için arabamın anahtarını kapmış, hızla çıkmıştım. Göksu ile sevdiğimiz bir cafede buluşacaktık ve heyecanlıydım açıkçası.
Arabaya bindim ve kısa bir süre içerisinde cafeye vardım. Eşyalarımı arabadan alarak bir yere geçtim ve oturarak bir su söyledim. Göksu'yu beklerken tanıdık bir sesle kafamı kaldırdım.
"Ada, sonunda çıkmışsın evden." Anıl bana gülümsedi. Gülümseyip elimle oturmasını işaret ettim. Anıl, Sercan'ın yakın arkadaşlarından biriydi ve onu severdim.
"Öyle oldu ya, arkadaşımla buluşacağım bugün." Yüzündeki buruk gülümseme ve gözlerindeki hissettiğim şeyle bakışlarım değişirken ona doğru dikkatlice baktım.
"Anıl, ne oldu sana? Bak anlatabilirsin, biliyorsun."
"Artık zorlanıyorum Ada, sana hislerimi görmezden gelmemi geç içinde bulunduğun durumdan nefret edip Sercan'ı öldürmek istiyorum."
Birkaç saniye şaşkınlıkla kaldım. Ne duygusu? Ne durumu?
"Anıl neler diyorsun düzgünce anlatır mısın?"
"Yukarıya çık ve oraya bak. Tek isteğim bu." Masadan kalkıp cafeye girdim ve merdivenlerden çıkarak derin nefes aldım. Yukarı kata girdiğimde gördüğüm bir sürü insandan sadece gördüğüm şey Sercan'dı.
Sevdiğim, uğruna ölmek istediğim adam; başkasıylaydı ve mutluydu. Beynimi saran sinir ve intikam düşüncesiyle hızla aşağıya indim ve Anıl'a baktım.
"Anıl, beni evine götür."
"Ne?"
"Beni evine götür."
-
planlarım harika bir şekilde ilerliyor kitap için, mutluluğumdan kesinlikle çıldırıyorum şu an
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son • ezhel
Fiksi Penggemar"birkaç kadeh, iki üç anı... bu bizim son gecemiz, kocacığım."