thirty two: miss kang

4.3K 467 463
                                    

Kiss Me, Rob Vischer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kiss Me, Rob Vischer

Bir hafta sınav telaşı ve mezuniyet hazırlıklarıyla beraber adeta göz açıp kapayınca dek geçmişti. Bu geçen süre zarfında ise Jennie ve diğerleri birkaç kez konuşmaya yeltenmiş olsalarda, her seferinde bir bahane bularak uzaklaşmıştım yanlarından. Gerçekten kırgındım, asla bunu inkar edemezdim ve hâl böyle olunca hiçbir şey olmamış gibi gülerek onlarla sohbet edemez, sorun yokmuş gibi davranamazdım. Onlara anlatmadığım birçok şey vardı, bu konuda hatamı kabulleniyordum ancak yine de sözde en yakın arkadaşlarımın, Sehun'un yaptığı iğrenç imaya ve Taehyung ile ettiği kavgaya rağmen onunla samimi olmaya devam etmeleri doğal olarak öfkelendiriyordu beni. Yaptıkları yanlışı fark edene dek, hiçbiriyle konuşmak gibi bir planım yoktu.

Ve şimdi ise; nefesimi tutmuş, yanımda alaylı gözlerle beni izleyen Taehyung'u umursamadan öylece önünde dikildiğimiz kapıya bakıyordum hissettiğim gerginlik ve bol miktarda heyecanla birlikte. Sol elimi avuçları arasına almış olmasaydı eğer, çoktan titreyen dizlerimin üstüne çökmüştüm belki de.

Onun evine ilk kez geliyordum. Geniş bir bahçeye sahip olan bu üç katlı ev, tahmin ettiğimden çok daha şatafatlı ve büyüktü. Taehyung'un ailesinin maddi durumunun epey iyi olduğunu biliyordum ancak bu kadarı, kesinlikle beklentilerimin üstündeydi. Şehir merkezinin kalabalık ve gürültüsünden uzakta, her zaman yaşamak için hayalini kurduğum tarzda, oldukça hoş bir yerdi.

Taehyung, annesinin benimle tanışmak istediğini söylediğinde; ona benden bahsetmiş olmasına epey şaşırmış ve itiraf edemesem de fazlasıyla mutlu olmuştum. Ancak bu denli heyecana kapılacağım, aklımın ucundan bile geçmemişti en başında. O kadar önemli bir mesele değildi esasında, evleniyor falan değildik sonuçta fakat içimde yükselen endişeye de engel olamıyor, aklımdan geçen korkunç soruları zihnimden uzaklaştıramıyordum.

Acaba beni sever miydi? Ya da o, oğluna çok düşkün, takıntılı annelerden biri miydi?

Bakışlarımı yanımda dikkatli gözlerle beni izleyen Taehyung'a çevirdiğimde dudaklarımı dişledim sertçe ve ardından, "Nasıl görünüyorum?" diye sordum bugün binlerce kez bu soruyu ona yöneltmiş olmama rağmen. Beni telkin etmesine ihtiyacım vardı. Bıkkınlıkla bıraktığı nefesi havaya dağılırken, sımsıkı tuttuğu elimi okşadı usulca. "Güzelsin Lalisa. Tanrı aşkına, daha kaç kere soracaksın bana bunu? Artık içeriye girebilir miyiz, donmak üzereyim."

Gözlerimi sinirle devirdiğimde, hapsettiği elimi hızlıca kendime çekerek ondan birkaç adım uzaklaştım. "Beni geçiştirmek için söylüyorsun çünkü, cevapların tatmin etmiyor," diyerek çıkıştım sinirle cep telefonumu çantamdan çıkarırken. Kamerayı açıp son bir kez daha kendimi kontrol etmeye karar verdiğimde, ona söylenmeyi de ihmal etmedim. "Ayrıca hava yirmi altı derece ahmak, ne üşümesinden bahsediyorsun sen?

strawberries and cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin