Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen..
100k olmamıza az kaldı, olduğumuz an kitabın kapağı değişecek.
Sizi seviyorum ❤🔅
Çevremdeki herkese acı verdiğimin farkındaydım. Kim benim yanımda olsa, benimle birlikte canı yanıyordu. Bunun en büyük kanıtı, gözleri ağlamaktan şişmiş, dudağı patlamış kan içinde olan Dicle'ydi. Onu böyle görmeyi beklemiyordum. Neşeyle kapıyı açıp geldiğime sevinmeliydi. Benim hem mutlu olmamı isteyip hem de bu evde kalmamı isteyen tek kişi oydu. Yani beni gerçekten seven kişi.
Gözlerime inanamadım. Çınar, Dicle'ye vurmuştu. Hem de benim yüzümden. Kendimi ateşe hiç düşünmeden atmışken benim harlanan ateşimde Dicle de yanmıştı.
Gözlerimi Dicle'den alıp Çınar'a çevirdim. Kaşlarını çatıp aynı şekilde bana baktı. Sonrasında umursamayıp üst kata çıktı. Çok kızgındım. Kendim de dahil herkese kızgındım.
"Yenge lütfen gel."
Dicle kolumdan tutarak odasından içeriye soktu beni. Kapı önündeki kalabalık çoktan dağılmıştı. Kapıyı kapatıp ağlayan Dicle'nin yanına geldim. Elimle gözyaşlarını silip saçlarını okşadım. Gözlerim dolmuştu. En kötüsü de o böyle ağlarken elimden birşey gelmiyordu.
"Yenge, ben çok kötüyüm. Lütfen yardım et sana yalvarırım."
Dicle'nin ağzından çıkan hıçkırık resmen kalbime saplanmıştı. Öyle içli ağlıyordu ki dayanamıyordum. Yüzü, üstü, saçları berbat haldeydi. Kendini harap etmişti.
"Ne oldu Dicle? Ne bu halin?"
Dicle burnunu çekip gözlerini sildi. Özür dilemek istedim fakat şuan için bir anlamı olmayacaktı. Olan olmuştu artık. İki sözüm değersizdi.
"Yenge sen gittikten hemen sonra korumalara sapık adamın kaçtığını söyledim. İki saat boyunca etrafı aradılar. Yokluğunu fark edince Çınar ağabeyimi aradılar. Ağabeyim hemen yanımıza geldi. Herkesin içinde tokat attı bana yenge. Yere düştüm. Ama biliyor musun? Canımı yakan bu değil yenge!"
Ağlaması tekrar hızlandı. O kadar kişinin içinde Çınar'ın Dicle'ye vurduğuna inanamıyordum. Çok fazla ileri gitmişti. Ondan nefret ediyordum. Yaptığı bu iğrençlik yanına kâr kalmayacaktı.
"Söyle güzelim. Asıl canını yakan şey ne?"
Önüne düşen bir tutam saçı alıp kulağının arkasına koydum. Tavana bakıp derin bir nefes alarak kendimi sakinleşirmeye çalıştım. Ben sakin kalırsam Dicle de sakin davranabilirdi.
"Yenge beni dayımın oğlu Samet'le evlendireceğini söyledi. Ben Fırat'ı seviyorum yenge. Ondan başkasıyla olamam. Kıyarım canıma, yemin ederim yaparım."
Yaşadığım ikinci bir şokun üzerine ne diyeceğimi bilmiyordum. Dicle benim gibi istemediği bir evliliğe zorlanıyordu. Öyle öfkeli öyle kinliydim ki şuan gidip Çınar'ı mahvetmek istiyordum.
"Bu asla olmayacak. Bana güven Dicle. Şimdi gözyaşlarını sil ve gülümse, benim adım Gül ise sen Fırat'la evleneceksin."
Dicle gözlerini ve burnunu elindeki peçeteye silip kendini susturmaya çalıştı. Yatağa uzanmasını sağlayıp üzerini örttüm. Kafasına küçük bir öpücük kondurarak odadan çıktım.
Bir günüm bile sorunsuz geçmiyordu bu evde. İki dakika gülümsediysem günlerce acısı çıkıyordu benden. Çok düşündüm. Ne yapmıştım da bunları yaşıyordum? Bir sene önce evleneceğimi, bu şehre geleceğimi söyleseler inanmazdım bile. Olmaz dediğimiz şeyler hep olmuyor muydu zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım (TÖRE)
Fiksi Remaja"Benden kaçabileceğini mi sandın? Nereye kaçsan bulurum seni. İntikamımı almadan sana yaşamak yok." O, Çınar Soyluydu. Bir çift yakıcı mavi gözlerin sahibi. * "Ben birşey yapmadım. Yalvarırım boşa beni artık. Bitir bu acıyı." Ben Gül Zaloğlu, berdel...