45.BÖLÜM:"Ruhların Sızısı"

914 43 158
                                    


Parmaklarımın ucuna dolanan saçlarını yavaş hareketlerle okşarken yüzündeki solgunluk içimi tedirgin etmişti. Gözlerindeki kızarıklık, ara ara tiz bir sesle öksürmesi endişenin ağına yakalarken gözlerimi Aybars'a çevirdim.

"Hastaneye götürdünüz mü? Doktor ne dedi?"
Gözlerini Ayperi'den çekip ağır ağır gözlerime çıkartırken kalbimde manasız bir heyecan beliriverdi. Ağzım kurumaya başlarken boğazımdaki düğüme engel olamadım.

"Götürdüm de değişen bir şey yok. İlaçlarını düzenli kullandığı takdirde iyileşeceğini söyledi. Kendime çok kızıyorum doğru düzgün ilgilenemedim bile."

Uzun bir süre ayrı kalmamızın ardından karşısına geçipte geçmiş ile ilgili hesap soramazdım. Şu an ikimizinde ortak bir sorunu vardı. Ayperi hastaydı ve eski sağlığına kavuşana denk yanında olmam icap ederdi. Her şeyi bir kenara atarak Aybars'ın yanına ilerlemeden önce Ayperi'nin yüzüne baktım. Üstündeki pikeyi biraz daha yukarı sıyırdığımda alnına kondurduğum buseyle kenara çekildim.

Elini elime alıp sımsıkı tutarken aralanan dudaklarımla konuşmaya başladım. "Haydi bakalım Ayperi hanım gözlerini kapatıp uyuyorsunuz. Bende sizi çabucak ayağa kaldıran çorbamı yapayım."

Kolunun altındaki ayıcığı kendisine daha çok yaklaştırırken masum bir edayla başını eğmesiyle "Dildar abla uyumasam hem bir şey yapmana gerek yok canım pek yemek istemiyor. Ben zeytin gözle televizyon izlesem yeter" dedi.

Sahte bir kızgınlıkla çattığım kaşlarımla yüzümü yüzüne yaklaştırırken "Bak şu gözlere küçük hanım. Biz seninle böyle mi anlaşmıştık? Hani sen benim dediğim her şeyi yapacaktın. Küserim valla bir daha da konuşmam seninle."

Çocuksu bir edayla sesimi incelttiğimde çattığım kaşlarımla normal bir hal almıştı. Tavrım Ayperi'ye moral olurken dudakları arasından çıkan kıkırtılar beni gülümsetmişti.

" Tamam ya küsme sen. Sonra abim gibi üzülmek istemiyorum. Dildar abla abim senin kalbini çok mu kırdı? Bundan dolayı mı kendisiyle konuşmuyorsun?"

Dudaklarımdaki gülümseme Ayperi'nin sorduğu soruyla donarken avucumun arasındaki pikeyi sıktım. Alt dudağımı ısırıp içimden kendime telkin verirken sanki biri boğazımı sıkıyormuş gibi nefes alamadığımı hissettim. Gözlerimin içine beklentiyle bakan Ayperi'nin isteğinin yanı sıra kapının ağzında duran beden gözüme çarptı.

Solmuş teni, kan çanağı olmuş gözleriyle karşımda duran Aybars'a içim burkulurken nasıl hissedeceğini önemsemeden dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım.

"Çok kırıldım kendisine. Öyle ki sanki kaburga kemiklerim çığın altında ezilmiş gibi kalbimde bir acı nüksetti. Ama böyle hissetmemin nedeni ondan beklenmeyecek bir şey yapmasıydı. Neyse konu şu an biz değiliz zaten hiçbir zamanda biz olamadık konunun muhatabı hep başkaları oldu. Belki de bu sebepten ötürü yaralandım. "

ZEMHERİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin