İki gün yaşadım ben bu dünyada. İlk gün güzel olduğum için saklandım. İkinci gün çirkinleştiğim için sakladılar."Saçlarını öreyim, bekle!" diye seslendi annem.
Merdivenin ilk basamağına oturdum, arkama oturup saçlarımı parmaklarıyla taradı. "Ne de güzel uzamış saçların." Gülümsedim, annem pek böyle şeyler söylemezdi. Örerken parmak uçlarıyla saçlarımı okşuyordu.
"Keselim mi uçlarından biraz?" dediğinde gülümsemeyi bıraktım. Bu kadardı. Annem benim olmasından mutluluk duyduğum her şeyi istiyordu sanki. "Olur." dedim. Ona karşı çıkmamayı öğrenmiştim.
Sert kadındı annem. "Baban ölünce böyle oldu bu Meryem." derdi Gül Abla. Babam ben üç yaşındayken ölmüş. Sadece öldüğü gün ağlamış annem. Hiçbir zaman bahsetmezdi babamdan. Sorsam da cevap vermezdi. Ya çok seviyordu ya nefret ediyordu -ben birinci ihtimale tutunuyordum.
İnsanlar babalarıyla ilgili bir şey söylediğinde benim aklıma annem geliyordu. O yüzden anne kız olamadık sanırım. O hem annem hem babamdı. İkiye bölünmüş bir kadından iki ses, iki nefes çıkmadığından bir süre sonra annem, babam olmaktan uzaklaşmıştı. Ya da ben büyüdüm.
"Okuldan dönünce keseriz."
"Hı?" dedim başımı biraz çevirip.
"Saçlarını dönünce keselim."
"Tamam." dedim parmaklarım örgünün ucuna giderken. İlk defa bu kadar uzamıştı. Kesilmesini istemiyordum.
"Okula geç kalma hadi." dedi omzuma dokunarak.
Başımı sallayıp ona bakmadan bahçe kapısına ilerledim. Gözlerim dolmuştu çünkü. Görmesini istemiyordum. Ağlarken birinin beni görmesine tahammül edemiyordum, annem olsa bile. Saçlarımın kesilmesi dünyanın sonu değildi, küçük bir kayıptı ama benim kayıplarım o kadar çoktu ki.. yerlerinin hep boş kalacağını da biliyordum üstelik.
Hızlı adımlarla yürüyordum. Birinin kolumu çekmesiyle adımlarım tökezledi. Başımı kaldırıp baktığımda onu gördüm, Anıl. Ana yolun kenarındaki sokağa çekmeye başladı. Benden daha hızlı yürüdüğü için zor olsa da adımlarına ayak uydurdum. Evlerin seyrekleştiği yere geldiğimizde yavaşladı. Bir ağaç dibinde durdu. Etrafa göz gezdirdi. Ardından belimden tutup kendine doğru çekti. Başını omzuma doğru eğip "Seni özledim." diye fısıldadı.
Okul formasının kenarından tenime değen nefesiyle irkilerek geri çekildiğimde belimdeki kollarıyla uzaklaşmama mani oldu.
"Gitmeseydin o zaman." dedim.
"Sınavlarım biter bitmez geldim güzelim." derken elini boynuma sarıp baş parmağıyla hafifçe okşadı.
"Benim bitmedi ama, bırak da okula gideyim."
Gözlerimin içine baktı, farklıydı. Anıl'dı ama tanıdığım Anıl'dan uzaktı. Saçlarını uzatmasından daha başkaydı farklılığı. Üniversiteye başlayacağını söylediğinde en çok korktuğum ikinci şeydi değişmesi.
"Bir söz verirsen..."
"Ne sözü?"
Küçük kızlar her şeyi merak eder.