15. BÖLÜM

284 15 8
                                    

Yorumlarınız ve oylarınız için teşekkürler 😊

Keyifli okumalar!

Kutay deliydi. Buna kesinlikle emin olmuştum. Benden Özgür'ün ölüm emrini vermemi istemesinin başka bir açıklaması olamazdı.

"Saçmalama. Şaka yapıyorsun değil mi?" Umutla sorduğum soruya karşılık gülmeye başladı. Ardından gülüşü aniden kesildi.

"Sence şaka yapar gibi bir halim mi var?" Şaka yapmıyordu. Oldukça ciddiydi.

"Böyle bir şeyi yapamayacağımı biliyorsun. Ana fikri aktaramadım sanırım: kimsenin zarar görmesini istemiyorum," dedim. Uyuşturucu işini bırakmak isteme nedenim zaten buydu. Tek bir kişinin bile hayatına sebep olmamaktı. İnsanların hayatlarına değer verirdim ve eğer bir kişi bile benim yüzümden ölürse bunu kaldıramayacağımı adım gibi biliyordum.

"O zaman sana yardım edemeyeceğim maalesef. Dediklerimi yapmazsan bu iş yürümez," dedi rahat bir şekilde.

Sinirle "Beni kuklan olarak kullanmak istiyorsun!" dediğimde ellerini iki yana açtı.

"Bu işler böyle yürür Derin. Senin belli bir gücün vardır ama ne yapacağını bilmezsin; başkalarının ise senin kadar gücü yoktur ama bilgisi vardır. Buna iş birliği derler ama senin durumun biraz kukla-sahip ilişkisini andırıyor, haklısın," diye karşılık verdi.

Yeşil gözleri garip bir hazla parlıyordu. Zor durumda olmam ona zevk mi veriyordu? Karşı çıkmaya hazırlandığımda konuşmaya devam etti.

"Biliyorum, bunu yapmak senin için zor çünkü çizdiğin sınırların dışına çıkıyorsun ama eğer kabul edersen sana büyük bir destek sağlarım. Yeni ve kalabalık bir çete, Kılıç'ı indirmen için yeter de artar bile." Çete falan istemiyordum. Neden anlamıyordu?

"Benim gerçekten bir çeteyi yönetebileceğimi mi düşünüyorsun? Sence ben öyle biri miyim?" Diye sordum yakınarak.

Kutay gülümsedi. "İçinde senin bile bilmediğin bir yönün var. Bence o yönünü açığa çıkarmayı başarabilirsek bırak bir çeteyi yönetmeyi, ülkedeki baronları bile kendine bağlayabilirsin," dedi.

Gözlerimi devirerek "Beni anladığına emin misin sen?" diye sordum. Kutay ayağa kalkıp karşımdaki sehpaya oturarak ellerimi tuttu.

"İstediğin şeyi yapabilmek için önce, şu an yönetimine devam eden krallığı yıkmak zorundasın. Kendi kurallarını koyabilmek için eski kuralları çiğneyebilecek güçte olman gerekir. Şimdi, sen beni anlayabiliyor musun?" Diye sordu. Garip bir umutla bana bakıyordu. Onu anlamıştım ama onu anlamış olmam söylediklerini düşünmeden uygulayabileceğim anlamına gelmiyordu.

Başımı yavaşça salladım. "Evet, tamam söylediklerinde haklısın. Kabul ediyorum ama dediğini yapamam lütfen sen de beni anla. Özgür'ü neden öldürmemiz gereksin ki?"

Kutay'ın bakışları aniden soğumaya başladı. "Çünkü o senin zayıf noktan ve bu yolculukta tüm zayıf noktalarını ardında bırakman gerekiyor."

Özgür gerçekten hâlâ benim zayıf noktam mıydı? Ona çok sinirliydim hatta öfkeliydim ama ölmesini istememem insanlık duygumun gelişmiş olmasından dolayı değil miydi?

"Onu hâlâ seviyor muyum?" Diye mırıldandığımda Kutay ellerimi bıraktı.

"Eğer seviyorsan ondan kesinlikle kurtulmalıyız Derin," diyerek ayağa kalktı. Kaşlarımı çattım.

"O zaman tüm sevdiklerimden kurtulmamı mı isteyeceksin benden? Yanımda kimse kalmayacak mı? Kardeşimi çok seviyorum mesela, onu da mı öldürmemi isteyeceksin?" Diye sordum korkuyla.

PARALELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin