"Duysal! Kalk, kalk geç kaldık vallahi. Hadi kızım kalk! Saat 12 oldu!" Annemin kapımın önünde ki çırpınışıyla sıçrayarak yatağımda doğruldum. Saat 12 mi demişti o?
"Hiiiii! Ama annecim ya Üniversite'de de geç kalamam yani hani!" Kendi odasına doğru yürüyor bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.
"Duysal ben sana demiyor muyum alarm kur diye! Alarmını kur kendin kalk koskoca kız oldun. İşine gelince büyüdün ama!" Klasik bir anne lafı, işine gelince büyüdün. Hızlıca yataktan kalkıp banyoya ilerlemeye ve anneme cevap vermeye çalıştım.
"Yahu uyanamıyorum alarm ile. Sanki bilmiyorsun uykumun ağır olduğunu." Cevabıma sinirlenip bir şeyler söylese de banyonun kapısını kapadığım için sesi boğuk çıktı ve hiçbir şey anlamadım.
Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve koşarak dolabın yanına gittim. Günlük dolap merasimimi es geçip kot pantolonumu, açık pembe tişörtümü kapıp giyinmek için kapımı kapadım. Üzerimi giydikten sonra saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptım, yüzüme biraz kapatıcı uygulayıp kirpiklerimi kıvırdım. O kadar düz kirpiklerim var ki, utanmasalar aşağı doğru kıvrılacaklardı. Saliha bir keresinde kirpiklerimi hiç kıvırcık görmediğini söylemişti.
Mini makyajımı tamamlayıp çantamı hazırlamaya başladım. İki defter, kalemlik, cüzdan, akbil, kulaklık, ajanda ,asla kullanmasam da, ve çantam hazır.
Aşağı indiğimde annem bir taraftan babam bir taraftan koşuşturuyorlardı. Dolapta sandaletlerimi ararken annem arkamda durup çantama bir şey sokuşturmaya çalışıyordu. Arkamı dönüp ona bakmaya çalışınca da beni itekledi ve sendelememe neden oldu.
"Anne napıyorsun?" Huzursuzca homurdandı ve çantamın ağzını kapadı.
"Dün akşam poğaça yapmıştım onu ısıtıp koydum yolda yersin diye." Anlık gelen sinirim gitmiş yerine yumoş yumoş duygular gelmişti. Arkamı döndüm ve sarılıp boynuna bir öpücük kondurdum.
"Teşekkür ederim." Anneme iyi işler deyip içeride ceketini giyen babama doğru seslendim.
"Baba ben hazırım çıkabiliriz." Kapıdan çıkıp arabaya ilerledim, babamda hemen arkamdan çıkmıştı. Şoför koltuğuna yerleşip arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk. İlk dersi kaçırmıştım fakat ikinciye yetişebilirim diye umuyordum. Araba inmem için okulun önünde durdu.
"Dün olan vedalaşmayı yaşamayacağız diye umuyorum Duysal." Kıkırdadım ve babama döndüm. Yüzüme gülümsememi yerleştirdim.
"Maalesef bugün vaktim yok ama yarın ve diğer günler yapabiliriz. İyi işler!" Babam da benim gibi güldü ve yanağıma bir öpücük bıraktı.
"Allah zihin açıklığı versin kızım." Amin babacım amin.
Hızlıca inip okula yürümeye başladım. Zilin çalmasına 2 dakika var, kapının önünde bekleyebilirim bence. Kapının önündeki güvenliğe kolay gelsin deyip içeri geçtim. Herkes derste olduğu için olabildiğince sessiz bir şekilde yukarı kata çıktım. Ben yukarı çıkar çıkmazda zil çaldı. Herkes hunharca sınıftan çıkmaya başlayınca aralarından sıyrılmaya çalışarak sınıfa girdim.
Gözlerimi gezdirmeye başlayınca Tolga ile göz göze geldik, gülümseyip yanlarına gelmemi işaret etti. Tabii o da Tolga'nın kime el salladığına bakmak için bana döndü ve ben de ona dönmüş bulundum. Gözlerimizin kesişmesiyle benim bakışlarımı Tolga'ya çevirmem bir oldu. Tolga'nın yanında o oturuyordu ve önlerinde de kız kardeşi oturuyordu. Yanlarına ilerledim ve kıza doğru döndüm. Ona rağmen gülümsemeye çalıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansın Melodisi
Teen Fiction"İnsanları korumak, onları savunmak istiyorsun doğru mu anladım?" Tek kaşını kaldırdı ve bana meydan okurcasına baktı."Hepimiz bunun için burada-" Alay edercesine güldü." Hayır, hepimizin hayalleri senin gibi değil bailarina, ben buraya hüküm vermey...