Bölüm 2 - Tanışma

555 12 2
                                    

Benim hayatımın kadını olmalıydı,

o yaşta ne hayatı, ne kadını demeyin.. bazen insan hisseder ya, hah dersin, işte bu olmalı, böyle olmalı..bu olacak, olmak zorunda..

sabahları okula gitmek zor gelir sanarsınız, ama üniversitenin o ilk günlerinin heyecanına bir de bu ilk görüşte tutulma eklenince neredeyse alarma bile ihtiyaç

duymamaya başlamıştı beynim ve bedenim. 1-3-5 gün derken, ilk haftanın son günü ciddi anlamda ilk tanışmamız ve muhabbetimiz oldu..

adı ayşen'miş,

tam da o sevimliliğine yakışır bir isim..

o gün kimya dersi vardı, laboratuvardayız,

tabi ben bir haftadır kızı devamlı kesiyorum, bir yandan da diyorum "ulan hayvan gibi bakmasam ya, ayıp oluyor, ilk günden sapık gibi damgalanacağız" ama bir yandan da gözlerimi alamıyorum, resmen mücadele ediyorum savaşıyorum kendimle ama olmuyor be panpalar,

yaşayan bilir.. zaten baktığın her yerde de onu görüyorsun ya..kafanı başka yere çevirsen ne fayda..

neyse,

laboratuvarda böyle bankolar var, her grup için setler hazırlanmış, altı grup muyuz neyiz, kütüphane gibi düşünün o bankoların arasını, arada iki tane raf gibi bölmeler var, karşı tarafı görebildiğiniz, amk öyle de bir yerde ki o bölmeleri ayıran sunta, benim karşıyı görmek için ya biraz eğilmem, ya da biraz parmak ucuma yükselmem lazım..

deneye başladık, tam karşı grupta bu,

anladım tabi başıma geleceği, hemen alet edevatın başında kaçtım aq, elim kolum titreyecek rezil olacağım.

deftere not alıyor bahanesiyle eğildim bankonun üzerine, alttaki aradan buna bakıyorum bir yandan da, gördü baktığımı, hemen kaçırdım gözlerimi, ulan zaten bir an için göz göze gelebilmek için bakıyorum ama geldik mi de hemen otomatik refleks olarak kaçırıyorum gözlerimi..

neyse böyle bir oldu iki oldu..

derken ben artık utandım kız rahatsız olacak diye, ama bakmadan da duramıyorum, dedim bu sefer de yukardan bakayım bari çaktırmadan

biraz, parmak ucuma yükselip bir göz uzattım ki o da bana bakıyor olmasın mı o ara?

bu sefer gözlerimi de kaçıramadım, bir gülümsedi bu bana muzurca, o an öldüm işte beyler..o an ben öldüm, artık başka biri vardı beynimin bedenimin içinde, bambaşka biri, yabancı biri, aşık biri..

mavi göz farı sürmüştü o gün, inanılmaz, bu kadar mı yakışırdı bir insana o şey? hala unutmamışım..

tabi dersde o bakışmalar, gülümsemeler filan, hafifden gazı aldım ya ben,

ders bitti, toparlandık çıkıyoruz, koca sınıf kapıya hücum etti, baktım bu ağırdan alıyor, dedim "oğlum fırsat bu fırsat,

yarat bir bahane" ben de acele etmedim, aq o yaşta bebenin yaratacağı bahane ne olacak, çıkışımızı ayna ana denk getirip kapının önünde yol vereceğim de o da teşekkür edecek filan öyle oradan muhabbet olacak.. sonra baktım bu hafiften ilerliyor kapıya doğru, bir tane de

samimi bir kız arkadaşı var, sıra arkadaşı, yani samimi dediğime bakmayın işte 1 hafta içinde en yakınlaştığı diyelim.

bunlar ilerliyorlar kapıya doğru, ben de adımlarımı hızlandırdım, önce önlerine geçtim bunların, sonra da yol verecem aq,

neyse, harbiden de kafamda kurduğum gibi oldu lan, yol verdim, gülümsemeye çalıştım, teşekkür etti, gülümsedi, gözlerini ayırmadı..

"-selam" dedim, jest ve mimiklerimle de desteklemeye çalışarak,

"-merhaba" dedi gülerek, harika bir ses tonu.. hayal etsem o kadar güzelini, o tipe yakışanını bulamazdım.

"- ismin ne? Umut ben"

"- ayşen ben de, memnun oldum, nerden?"

"-bursa, sen? (gene gülümsemeye çalışıyorum, o ara elde kitap defter yürüyoruz bir yandan)

"-istanbul benimde"

bursa ya gelmiş bir kaç kere, kapalı çarşıyı, zafer plazayı filan konuştuk, eh tabi ben de istanbul gezilerimden bahsettim biraz.

neyse biz böyle konuşa konuşa servislere kadar geldik nerdeyse, o ara yanındaki arkadaşı demesin mi; "ya ayşen ben senden fotokopi alacaktım, onu halledelim mi?"

diye, vay aq..ne güzel yan yana gidecektik, yol da merkeze kadar en az 25-30 dakika, iyice tanırdım, tam da ideal bir başlangıç olurdu işte..

ama illa birileri hayatınıza limon sıkmak zorundadır ya beyler, bu her zaman böyledir işte, sen plan yaparsın, birileri gelir içine eder dedim ben de bekleyeyim sizi, öbür salak hemen atıldı, "yok yaa gerek yok valla" diye, ulan sana mı sorduk? yolda muhabbet sırasında bunla da tanıştım ama pek siklemedim tabi, benim gözüm dünyayı görmüyor zaten..bu da aklı sıra gıcıklık mı yapıyordu ne yapıyordu nlamadım.

bu öyle diyip kız da nezaketen "cidden gerek yok beklemene" filan deyince, ne yapayım bende, yavşak değilim ya..zaten göt soruyla gelmişim bin bir bahaneyle

tanışmışım, ben de üsteleyecek yürek nerde?

Nasıl Piç OldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin