one

43 5 145
                                    


  Yaz tatilinin bitişinin ardından herkes okula döndüğünde okul bahçesi birbirini özlediği için sarılıp, kocaman gülümseyen kızlarla doluydu. Hayır, birbirlerinin hayatlarına katıcakları şeyleri bilmeden aynı okul bahçesi kapısından giren altı kız onlara dahil değildi. Herkes sıraya girip okul müdürü Musa Özdemir'in konuşmasını dinlerken altı kızdan üçünü çoktan korku sarmıştı bile. Onlar için lisenin ilk günüydü ve üçü de ne yapacağını bilmiyordu.

İlk ders zili çaldığında 9. sınıflar müdür ve müdür yardımcılarının kapılarında sıraya girmiş, sınıflarını öğrenmeye çalışıyordu. 9. sınıflar harici çoğu kişi çoktan sınıflarına girmişti bile, bazı kişiler hariç. Aslı kattaki nöbetçi felsefe hocasına kendisini anlatmaya çalışırken koridordaki seslerin hepsi kısılmıştı, sanki hepsi Aslı ve eşinden yeni ayrıldığı için depresyona girip kocaman bir bira göbeği yapmış, kafasının arkası kel felsefe hocasını dinliyordu.

"Hocam ciddi misiniz?"
"Dediğim gibi Aslı, yasak. Bu konuşmayı geçen sene de yaptık, tıpkı bir önceki sene yaptığımız gibi."
"Bence sorun sizde." Felsefe hocası Mustafa Bey derin bir nefes alarak kollarını göğsünde birleştirdi, Aslı da onu taklit edip kollarını birleştirdi. "Ya saçlarını topla ya da müdürün odasında bu konuşmayı yaparız Aslı." Sarışın kız öğretmeni ile göz temasını bozmadan bileğindeki tokayı rastgele saçlarına geçirdi,
"Bu muharebeyi siz kazanmış olabilirsiniz, ama savaş daha bitmedi." dedikten hemen sonra ilk günden müdürün odasına gitmemek için hızla oradan uzaklaştı. Yakalanmazsa müdüre de gitmezdi. 

Aslı'nın koşar adımlarla üst kata çıktığını gören Elif sırıtmasına engel olamadı, okula yeni gelmişti ve sınıfını bulmak için müdürün kapısının önünde beklemek zorundaydı. Önündeki iki kız da sınıflarını öğrenip hızla merdivenleri indiğinde kapıyı yavaşça tıklatıp müdüre selam verdi. Sınava çok çalışmıştı ve bundan sonraki okul hayatının kolay olacağını düşünüyordu.

Bu altı kızın tanışması fazlasıyla normal olacaktı aslında, sevdikleri filmler aynıydı, sevdikleri şarkıcılar aynıydı hatta siyasi ve dini düşünceleri bile aynıydı, arkadaş olmamaları için hiç bir sebep yoktu. İlk dersin bitişinde Elif tek arkadaşı olup kendisiyle aynı sitede oturan Buse ile kantinde oturuyordu.
"Nasıl geçti ilk dersin?"
"Normaldi, tanıştık falan. Senin?" Buse sırıtıp bacaklarını karnına çekerek küçük kantin sandalyesine sığmaya çalıştı. "İlk günden dersler başladı." İkisi de pek samimi değildi aslında, ikisinin de arkadaşı yoktu ve bunu birbirlerinin arkadaşı olarak yok sayıyorlardı. Kantine bu sene son sınıf olmuş kızlı erkekli bir grup gülüşerek girdi, iki kız da dahil olmak üzere kantindeki gözler onlara çevrilmişti.
"Şöyle bir arkadaş grubum olsun isterdim." Elif kaşlarını çatarak Buse'ye baktı. "Asıl öyle bir arkadaş grubu seni almadıkları için üzülmeli, sen değil." Buse arkadaşının destekçi tavrına gülüp sağ elinde tuttuğu poğaçadan zoraki bir ısırık aldı, kahvaltı yapmadan gelmişti ve aç değildi ama ikinci dersin ortasında karnı acıkırsa derse odaklanamayacağını biliyordu.
"Hem sana bir arkadaş grubu kurabilirim ki."
"Hı hı..." Buse'nin onu ciddiye almadığını farkettiğinde kantine giren insanlara bakmaya başladı. "Yapabilirim, cidden."
"Elif 9. sınıfsın, seni temizlik görevlileri bile umursamıyor."
"Tamam lan." Elif hızlı bir şekilde sandalyesinde ters oturup kantine giren çıkan insanlara göz gezdirdi. "Sen sadece arkadaş olmak istediğin kişileri göster, kalanını bana bırak." Elif'in hevesini kırmamak adına kantinden gelen insanlara baktı. "Mesela şu kim?" Buse kantin kapısından giren sarışın kıza baktı.
"Aslı."
"Çok açıklayıcı oldu." Elif gözlerini devirdiğinde Buse sırıttı. "11. sınıf, yaşıtız. İlkokulda aynı sınıftaydık, kaykay kaydığını biliyorum. Bir de bir şekilde sürekli müdürün odasına gidiyor." Aslı ağzındaki lolipopu çıkartıp kantinci kadının yanına yaklaştığında Elif'in gözlerini sarışın kızın üzerinden çekebilmesi zor olmuştu.
"O zaman ilk kurbanımızı seçtim."

Buse ona gülümseyip poğaçasından bir ısırık daha aldı, Elif kendisinden o kadar emin gözüküyordu ki kendisinden iki yaş küçük arkadaşına güvendi kız. "Bak şu ikisi de kafa insanlara benziyor." Elif Buse'nin gösterdiği tarafa baktığında biri uzun -çok uzun- biri de diğerine göre kısa gözlüklü iki kız gördü.
"Onları tanıyorum, müdürün kapısının önünde gördüm. İkisinin de adının Elif olduğunu öğrendiklerinde konuşmaya başladılar, onlar da 9. sınıf."
"Eğlenceli birilerine benziyorlar," dedi Buse poğaçasından son bir ısırık daha alıp ellerini beyaz kantin masasının üstüne sirkelerken.
"O zaman bir kurban daha."

İçeri okulun basketbol koçu ve yanında bir kız girdiğinde Elif kıza sırıtıp son kişiyi de belirlediğini belli eder gibi gülümsedi. Kız, kısa saçlarını rastgele toplamıştı, elindeki tenis raketi ile hararetli bir şekilde koç ile konuşuyordu. "O kim?"
"Sena," dedi Buse. "O da 11. sınıf, koçun en sevdiği öğrencisi olabilir, sağ kolu hatta."
"Bence tamamız." Elif gülümseyip uzun, koyu kaherengi saçlarını arkasına attı, Buse'nin istediği arkadaş grubunu ona vermek istiyordu.

𝗳𝗼𝗿 𝗺𝘆 𝗴𝗶𝗿𝗹𝘀

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 26, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ot6Where stories live. Discover now